Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

2.Ve 3.Dönem Afyonkarahisar Milletvekili MUSA KÂZIM TUNÇ (Doğumunun 140.Yıldönümünde Anarken)

Afyonkarahisar’da, Devletimizi ve hemşehrilerimizi yöneten zevatın, ne tarihi geçmişimizle ne de kültür ve turizmimizle pek ilgilerinin olmadığını, üzülerek izliyorum…

Kuşkusuz Valiliğimizin de Belediye Başkanlığımızın da ilgili bürokratları, herhalde kendilerine göre bir şeyler  yapıyordur. Ama ben bir kültür insanı ve sürekli basın kartı hamili bir gazeteci olarak bunlardan haberim olmamaktadır!…Örneğin şu anda ve uzun süredir Valiliğin de Belediyenin de Kültür Müdürlükleri vekaleten yönetilmektedir!…

Biz Ankara’da yaşayan, ama yürekleri Afyonkarahisar’da atan kişiler olarak, bir önceki Belediye Başkanımız Burhanettin Çoban ve önceki Valimiz Gökmen Çiçek ile kurduğumuz olumlu diyalog ile, el-ele, kol-kola Afyonkarahisarlılar olarak önemli etkinliklere imza attık.

Örneğin, tarihimize ve tarih yazan değerlerimize sahip çıkarak;

  1. TBMM 1.Dönem Milletvekillerimiz Ali Çetinkaya, Koçoğlu Şükrü Bey ve Hoca Şükrü Çelikalay’ı görkemli toplantılarla ayrı ayrı andık…O toplantılarımız diğer Vekillerimizle devam edecekti, ama ne yazık ki, yediden yetmişe herkesin gönlünü fetheden Vali Çiçek, başka bir şehrimize atandı.
  2. Türk Dil ve Türk Tarih Kurumu Başkanlarının da iştirakleriyle, bizzat yönettiğim bir Panelde, Yunus Emre ve Türk Dili konusunu irdeledik.

Bunlar sadece bir iki etkinlikti. Bu konuda bugüne kadar neler yaptığımızı anlatmak, sayfalar dolusu yazmak demektir. Biz proje yaptık, biz uyguladık ama, bunları yaparken, Valiliğimiz de, Belediyemiz de bizim yanımızda olmuşlardı. Keza Ticaret Odamız, manen ve maddeten her zaman bizi desteklemişti.

Ne olursanız olunuz, hangi makamlarda, ne kadar oturursanız oturunuz, bir gün siz de Dünyadaki misafirlik sürecini tamamlayacaksınız. Önemli olan, yaşarken yaptıklarınızla iz bırakmak, arkanızda hayır-dua edilmesini hak etmektir.

Örneğin, Afyonkarahisar’ımızı, TBMM’nin 2. Ve 3. Dönemlerinde Milletvekili olarak temsil etmiş olan hemşehrimiz Musa Kâzım Tunç gibi…

Şimdi, bu yazımı buraya kadar okumuş olan pek çok kişinin, “yahu Nasrattınoğlu, kim bu Musa Kâzım Tunç?” dediklerini duyar gibiyim…Evet kim bu Musa Kâzım Tunç…

 

***

Doğumunun 140.Yıldönümünde, bir Büyük Afyonkarahisarlı…

İstanbul’da askeri okulda öğrenim gördüğüm yıllarda, Kartal’da “Afyon İlkokulu” adlı  bir okulun bulunduğunu öğrendim. Bir hafta sonu, Kartal’a giderek bu okulu buldum ve okul girişindeki tabelayı gördüm. Hayatım boyunca yanımda taşıdığım amatör fotoğraf kamerasına bu tabelayı kaydettim.

Bu okulun buraya inşa edilmesini sağlayan kişinin, TBMM’nde 2. Ve 3. Dönem Afyonkarahisar Milletvekilliği yapan Musa Kâzım Tunç olduğunu öğrenince, bu değerli hemşehrimizle ilgili bilgileri derlemeye başladım.

Afyonkarahisarlı Kahvecioğlu Doğramacı Halil Ağa’nın oğlu olan Musa Kâzım 1874 tarihinde Afyonkarahisar’da dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Afyonkarahisar’da tamamladıktan sonra girdiği Harp Okulu’nu 1897 yılında bitirdi ve teğmen rütbesiyle Türk Si­lahlı kuvvetleri saflarına katıldı. Bununla yetinmeyen Musa Kâ­zım, girdiği sınavı kazanarak Harp Akademisi’nde öğrenim gör­dü ve 1900 yılında Kurmay Yüzbaşı olarak mezun oldu.

Musa Kâzım, Enver Paşa ve arkadaşlarının başlattıkları hürriyet hareketinin içinde yer aldı. Abdülhamit’in tahttan indirildiği günlerde Fatih semtinin yönetimi ona verildi. Balkan Savaşı sırasında binba­şı, Birinci Dünya Savaşı arifesinde yarbay, daha sonra da albay oldu.

Musa Kâzım Bey, Millî Savunma Bakanlığı Ordu Dairesi ve Umuri Muhakim Dairesi Başkanlığı görevi yaptığı sırada, Ata­türk’ün teklifi üzerine aday oldu ve Afyonkarahisar Mebusu ola­rak TBMM’ne girdi. II. ve III. Dönemlerde ilimi­zi temsil etti.

Meclisteki görevi sona erdikten sonra İstanbul’a yerleşen Mu­sa Kâzım Tunç, tasavvufi çalışmalara yöneldi. Bu arada okul, çeşme ve cami yapımı gibi sosyal faaliyetleri manen ve maddeten destekledi.

Musa Kazım Bey, Kartal-Maltepe’de satın aldığı değerli bir arsayı, okul yapılmak şartı ile Milli Eğitim Bakanlığı’na verdi. İstanbul Valiliği, bilâhare inşa  edilen okula “Musa Kâzım Tunç İlkokulu’’ adını vermek istemiş  ise de, kabul etmeyip, “ben her şeyimi, doğduğum yer olan ve iki dönem vekili olarak TBMM’nde yer aldığım şehire atfen “Afyon İlkokulu” adının verilmesi” dileğinde bulunmuş, bunun üzerine de okula bu ad verilmiştir.

Daha sonra maalesef okulun adının değiştirilerek; ”Kâzım Tunç İlkokulu”na dönüştürülmüş olduğunu öğrendim ve çok üzüldüm. Çünkü, merhum Musa Kâzım Bey’in yaptığı anlaşma ve bir anlamda vasiyeti değiştirilmiştir!. Bu değişikliğin onun torunları tarafından yapılmış olduğu kanaatini taşıyorum. Zira, oğlu Cevat Kâzım Tunç’un bunu yapacağını zannetmiyorum

09 Şubat 1968 tarihinde, 94 yaşında iken vefat eden Musa Kâzım Tunç, Bir Osmanlı Hanımefendisi olan Neyire Hanım ile  evlenmiş ve bu evlilikten oğulları Cevat Kâzım Tunç ve Nihat Tunç ile kızları Zehra Evcim, Müveddet Günkut ve Muallâ Öktem dünyaya gelmişlerdir.

 

Şair-Albay-Cevat Kâzım Tunç

Musa Kâzım Beyin en büyük evlâdı olan  Cevat Kâ­zım Tunç, 101 yıl önce,1903 yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da yaptı. Kuleli Askeri Lisesi’nde okurken, Atatürk’ün Anadolu’da başlattığı harekete katılma düşüncesiyle, Küçük Osman Çetesine katıldı. Daha sonra, kimi askeri okul öğrencileriyle birlikte Anadolu’ya geçmeyi başardı.

Millî Mücadele aşamasında, çeşitli birliklerde görev yaptı. Kimi silah arkadaşlarının şehadetine tanık oldu. Yaralandı, hastanede tedavi edildi. Kıt’adan Kıt’aya atandı ve Albaylığa kadar yükseldi ve emekliye ayrıldı.

Kurtuluş Savaşına katılmış olması, gazilik onurunu yaşaması vb. gibi önemli hizmetlerinden dolayı İstiklâl Madalyası ile taltif edildi.

Cevat Kâzım Bey Samiye Hanımla evlendi; Reha Antikacıoğlu, Sevil Gürsu ve Erol Tunç adlı çocukları dünyaya geldi.

Askeri Okul yıllarından itibaren sanatla ve edebiyatla meşgul oldu. Özellikle şiire yöneldi ve hayatının her aşamasında ve her konuda şiirler yazdı, kitaplar yayımladı.

Ben de gazeteci olarak onun hemen hemen tüm kitaplarını gördüm, inceledim ve tanıtma-eleştiri yazıları yazıp yayımladım. Tabii kendisiyle de sürekli mektuplaştım. Mektuplarında bana seyahatlerinden bahsederdi. Ben de kendime göre bir seyyah olduğum için, ona bazı sorular yöneltir ve verdiği bilgilerden yararlanmaya çalışırdım. Örneğin, eşiyle birlikte akşama doğru Sirkeci’den trenle yola çıkıp, ertesi sabah Sofya’da trenden inerek, akşama kadar Bulgaristan’ın başkentini gezdikten sonra, tekrar trenle yola çıkıp, ertesi sabah tren nereye ulaşmış ise orada inmekte, akşama kadar gezip, yine geceyi trende geçirmek suretiyle, mükemmel bir Avrupa turnesi yapıyorlardı.

Bir gün Ankara’daki ofisimize gelen, Şair- Yazar Albay Cevat Kâzım Tunç’un oğlu Erol Tunç, yaklaşık 1500 sayfadan oluşan iki büyük kitap hediye etti. Bunlar Babasının hayatı ve eserlerinden oluşan bir külliyat idi. Yrd.doç.Dr. (bugün Prof.Dr) Nurcan Şen’in uzun ve titiz bir çalışmasının ürünü olan kitaplardan birisi “Cevat Kâzım’ın “Bütün Eserleri”, öteki ise  “Hayatı ve Eserleri Üzerine Bir İnceleme” adlarını taşıyordu.

Erol Tunç’un getirdiği bu kitapları, satır altlarını çizerek okudum. Niyetim, bizim Ankara’daki Derneğimizin girişimleriyle, hem Musa Kâzım Bey, hem de Cevat Kâzım Bey ile ilgili anma toplantıları düzenlemekti. Ancak, önce uzun süren pandemi sürecindeki hastalığım, sonra Nörolojik bir sorunum yüzünden düşüp, sol omzumun kırılması nedeniyle, bu düşüncemi gerçekleştiremedim. Ama önümüzdeki aylarda bunu yapabileceğimizi umuyorum.

Ebedi istirahatgahları İstanbul’da olan iki kahraman Afyonkarahisarlı hemşehrimize Allah’tan Rahmet niyaz ediyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti