Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan Tahsin Günek

Gazeteci Faruk Fenik’in 1941 Yılı Afyonkarahisar’ına Dair Tespitleri

Afyonkarahisar’a 1941 senesinde muhtemelen 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları için gelen Vatan Gazetesi muhabirlerinden Faruk Fenik’in (1917-2010) gezip dolaştığı Dumlupınar ve Afyonkarahisar’da gördükleri, tespitleri ve vatandaşlarla yaptığı mülakatları 2, 9 ve 21 Eylül 1941 tarihlerinde Vatan Gazetesinde yayınlanmıştır. Bu mülakatlarda Afyonkarahisar halkının talep ve temennileri üzerine de uzun uzadıya konuşur. Yazısında kasap esnafının sorunlarından ve taleplerinden, halkın ekmek ununun kalitesizliği hakkındaki serzenişlerinden ve bir vatandaşın evlendirme dairesinde aylarca bitmeyen işlemleri gibi konulardan bahseder.
Gazeteci yazar Faruk Fenik 1917 yılında İstanbul’da doğmuş, Galatasaray Lisesi’nde ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde eğitimini tamamlamış ve Vatan gazetesinde 1940 yılında muhabir olarak gazetecilik mesleğine başlamıştır. Daha sonraları Cumhuriyet, Zafer, Yeni İstanbul, Hürriyet, Yeni Gazete ve Tercüman gazetelerinde de çalışmıştır. İstanbul Hâkimiyet gazetesinin ABD muhabirliğini ve New York’ta “Türkiye’nin Sesi” radyo istasyonunun yöneticiliğini yapmıştır. 1944 yılında Balkan ülkelerinde ve 1950-51 yıllarında Kore harbinde savaş muhabiri olarak bulunmuştur. Amerika Birleşik Devletlerinde hizmet veren Turkish-American Association kuruluşunun bir dönem başkanlığını da yürütmüş olan Faruk Fenik 20 Temmuz 2010 tarihinde Amerika’da vefat etmiştir.1
Şimdi gelelim Faruk Fenik’in Vatan Gazetesinde yayınlanan “Seyahat Notları” ana başlığı altında yayınlanan “Afyon’un bazı dertleri” 2 başlıklı yazısında bahsettiklerine… Faruk Fenik şöyle başlıyor yazısına:
Belediye, hem kasapları hayvanlarını kendileri kesmeğe mecbur tutuyor, hem de eski kesim ücretini almaya devam ediyor.
Afyon bir ay içinde, bir vali, bir de belediye reisi değiştirdi. Halk hep onlara ait şeylerden bahsediyor. İstimlak, temizlik, inşaat ve yenileşme hususunda onlara ve bilhassa belediye reisine dair çok şeyler anlattılar.
Maziye ait bu çok şeyleri, zaman ve lüzumunda sarf etmeği düşünerek halkla istek ve dilekleri üzerinde uzun uzadıya konuştum. Yeni belediye reisinden çok memnunlar. Yalnız bu memnuniyetleri karşılarında gördükleri gazetecinin amansız sualleri karşısında biraz gevşer gibi oldu.
-Memnunuz ama, dediler. Birkaç şikâyetimizde var. İlk önce kasaplarla konuşmuştum. Kasap dedim de aklıma geldi. Afyon’da kasap İstanbul’da bildiğiniz kasap değildir. Orada kesilen hayvanın başı, paçası, işkembesi, ciğerleri ve hatta birkaçında bağırsakları bile kasap dükkânında etle beraber satılır.
-Nedir bu bağırsaklar, dedim. İçinde bütün muzahrafatile (Muzahrafat: atıklar) tuttuğunuz bunlar neye yarar?
-Atılacak, dediler. Şimdi sucuk yapma mevsimi değildir. Kasım gelinceye kadar bu bağırsakları atarız. Kasımda yapılan sucuk iyi olur. Oturduğum iskemlede bilmem kaç yüzüncü sineği kovduktan sonra konuşmamıza devam ettik.
-Belediyeden şikâyetçiyiz dediler.
-Belediyeden şikâyetçi olmayan kim var ki, dedim. Hepimiz her şeyi onun üzerine atarız. Hep ona hücum ederiz. Hâlbuki esasında çok defa belediye haklıdır.
-Yok dediler. Bu sefer haksız.
-Nedir? Anlatın bakalım, dedim.
-Burada bir mezbaha vardır. Evvelce hayvanlar bu mezbahada baytarın muayenesinden geçtikten sonra kesilirdi. Hoş şimdi de mezbahada kesiliyor ya…
Yalnızca evvelki kesiliş ile şimdi ki kesiliş arasında mühim bir fark var. Evvelde mezbahadakiler keser, yalnız bizden kesim ücreti olarak sığır başına 149 kuruş, koyun başına da 89 kuruş alırlardı. Şimdi belediye bize bir emirle, hayvanlarımızı kendimiz kesmek mecburiyetinde olduğumuzu bildirdi.
Gidip hayvanımızı mezbahada kendimiz kesiyoruz. Fakat belediyeye, yine hayvanları kestirmiş gibi sığır başına 149, koyun başına da 89 kuruş ödemekte devam ediyoruz. Bu tahsilat acaba ne zamana kadar devam edecek?”
– İstanbul’da ekmek nasıl? Dediler.
-Nefis, dedim. Kıskanır gibi olarak:
-Vay, dediler, buğdayını biz gönderelim de, siz nefisini, biz de gayri nefisini yiyelim.
-Nedir, dedim, anlatmaya başladılar.
-Şu gördüğünüz çıtır çıtır kumlu gibi ekmek, hiç de Başvekâletin talimatına uygun bir ekmek değildir. Burada daha beyaz ve daha nefis ekmek yiyebilecekken bir takım fırıncıların inhisarcılığına (tekelcilik) kurban oluyor ve o canım ekmekten mahrum ediliyoruz. Geçenlerde halkın menfaatini korumak maksadıyla eski fırıncılardan Hasan Bıdıkoğlu, açtığı yeni bir fırında ofisten mubayaa (satın alma) ettiği 20 ton kadar buğdayla beyaz ekmek çıkarttı. İşlerinin sekteye uğradığını gören ötekiler belediyeye şikâyet ettiler. Randımanı azdır, halkı beslemez diye, bu fırını kapattırarak unlarını müsadere (el koyma) ettirdiler.
Bu adam her ne kadar tebligatta gösterilen nispet dahilinde ekmek çıkarttığını iddia etti ise de, derdini kimseye anlatamadı ve biz de bu birkaç inhisarcı fırının pişirdikleri rastgele ekmek tipini yemek mecburiyetinde kaldık. Bunu tahkik ettirip biz Afyonlulara da siz İstanbullular gibi has ekmek yedirtseler…
Evlendirme memurluğuna gitmiştim. Kanunu medeni çıktı çıkalı burada evlendirme memurluğu yapan ihtiyar, nur yüzlü baba bana Afyon’da evlenme işlerinin girdi çıktısını anlatarak dedi ki:
-25 bin nüfuslu bir şehir olan Afyon’da şimdiye kadar 3300 kişi evlendirdim. Bunların arasında boşananların miktarı binde bir nispetinde bile yoktur. Burada evlendirme, İstanbul’a benzemez. Burada yüzü kapalı geline yüzünü açtırıncaya kadar o kadar uğraşırız ki sormayın. Hele geline Evet! Dedirtmek daha güçtür.
Baba ile biz böyle dertleşirken, üzerindeki esvabından Devlet Demiryollarında memur olduğunu anladığım bir adam odaya girdi:
-Baba, dedi. Bu onuncu gidişim. Üç ay kadar daha beklersin, dediler. Ne yapalım, bekleyeceğiz. Anlayamamıştım. Müsaadelerini isteyerek lâfa karıştım.
-Nereden, ne bekliyorsun? Arkadaş, dedim. Bir dokun bin işit kâseyi fağfurdan* kabilinden adam derdini dökmeye başladı:
-Afyon’da nüfus memurluğu başlı başına bir âlemdir. Maaş az olduğu için buraya orta mektep mezunlarını tayin ederler. İşleri takip etmek kimsenin umurunda değildir. Bir imza attırtmak için haftalarca gidip geldiğimiz olur.
-Şimdi ne işin var? Dedim.
-Evlendim, dedi. Karımla kendimin nüfus kâğıtlarımızdan bekâr kelimesini sildirtip, filânca falanca ile evlenmiştir, kaydının konulmasını istiyorum. Fakat yapan yok ki…
Biraz susup düşündükten sonra:
-Hakkım değil mi? dedi.
-Haklısın, dedikten sonra, ihtiyara dönerek
-Neden yapmazlar ki baba? Dedim.
İhtiyarın yüzünden büyük bir derde dokunduğumu anlar gibi oldum.
-Bu kaçıncı defadır, diye anlatmaya başladı. Kaç defa şikâyet ettik. Afyon’da çoğu evli kimselerin nüfus kâğıtlarında hâlâ bekâr kelimesi yazılıdır. Hep nüfus memurluğunun kabahati. Biz her evlenene bir evlenme kâğıdı vermek mecburiyetinde olduğumuz halde bu kabahati örtmek için ikinci evlenme kâğıdını veriyoruz. Karısı ve kocası evli olduklarını ispat etsinler diye.”
Gazeteci Faruk Fenik’in Vatan gazetesinde 9 Eylül 1941 tarihinde yayınlanan Afyonkarahisar seyahatine ilişkin bu yazısında bahsi geçen konulara dair o dönem ki Belediye Reisi Kemal Aşkar gazeteye daha sonra gönderdiği bir mektup ile çeşitli açıklamalarda bulunarak cevaplar verir. Belediye Reisi Kemal Aşkar’ın Vatan Gazetesine gönderdiği bu mektupta yine gazetede “Afyon’un bazı dertleri” serlevhalı** yazımıza Afyon Belediye Reisi cevap veriyor” başlığı altında yayınlanarak okuyucularla paylaşılmıştır.3 Bu yazıda da şunlar yazıyor:
“Afyon’un Bazı Dertleri” serlevhalı yazımıza Afyon Belediye Reisi cevap veriyor…
9.9.941 tarihli gazetemizde “Afyon’un bazı dertleri” serlevhası altında bir yazı çıkmıştı. Afyon belediyesini alakadar eden bu yazı hakkında, Afyon Belediye Reisi Bay Kemal Aşkar’dan bir mektup aldık. Belediye Reisi bu mektubunda kendisinin Afyon’a tayin edileli bir ay değil, altı ay olduğunu yazıyor ve diyor ki:
-Kasaplardan almakta olduğumuz para, kesme ücreti değil, doğrudan doğruya mezbaha resmidir. Bağırsaklar mezbahada kalır, sakatları da ayrı dükkânda satılır, Ekmeğin hiç bir zaman İstanbul ekmeğine benzemeyişi, değirmenlerimizin fena, buğdaylarımızın ise sarı sert buğday oluşundandır. Hasan Bıdık’ın çıkarttığı ekmeğin daha beyaz oluşu, randımanının az oluşundandı. Hasan Bıdık da bugün, diğer fırınların çıkardığı tipte ekmek çıkarmaktadır.”
Sayın Belediye Reisi, nüfus işlerine dair söz söylemeğe salâhiyeti olmadığını ilave ettikten sonra, başka birisinden duyduğuna nazaran, nüfus memurunun da gayretli bir adam olduğunu söyleyerek mektubuna nihayet vermekte ve bize, kendisine bir yardımcı bulduğundan dolayı teşekkür etmektedir.
Bitaraf bir müşahit sıfatıyla orada bulunan arkadaşımız, halkın dileklerine tercüman olmaktan başka bir şey yapmadığına ve Belediye Reisinin de bunu hüsnü niyetle kabul ederek bize teşekkür edişi, bizi efkârı umumiyenin (Kamuoyu) tercümanı olmamız dolayısıyla cidden sevindirdi.
Münakaşayı, büyük bir açık kalplilikle yapmaktan çekinmeyen kıymetli idare adamlarımızdan Afyon Belediye Reisi Bay Kemal Aşkar’a burada alenen teşekkür etmeyi bir borç biliriz.
Gazeteci Faruk Fenik’in İkinci Dünya Savaşının olanca hızıyla devam ettiği bir dönemde geldiği Afyonkarahisar’da halktan kişiler, yerler ve olaylarla ilgili söyleşi, inceleme ve araştırmalarına kendi görüş ve düşüncelerini de ekleyerek yazdığı bu yazısı, 1941 yılı Afyonkarahisar’ının gündemini, halkın ihtiyaç ve taleplerini daha iyi anlayabilme ve o günlere dair bir kanaat sahibi olabilme imkânını bugün de bize vermektedir. Yazıldıkları dönemdeki mevcut şartları bizlere aktaran ve o dönemleri daha iyi anlamamıza imkân veren bu tür dönem yazılarından ulaşabildiklerimiz olduğu müddetçe sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Dip Notlar:
1http://www.oktayaras.com/faruk-fenik/tr/28989, erişim: 09.03.2023
2Faruk Fenik, “Afyon’un Bazı Dertleri”, Vatan Gazetesi, 09.09.1941, sayfa 3
3″Afyon’un bazı dertleri” serlevhalı yazımıza Afyon Belediye Reisi cevap veriyor”, Vatan Gazetesi, 21.09.1941, sayfa 2
*Fağfur: Çin’de yapılmış, Çin işi de denilen vazo, sürahi, kadeh, fincan, tabak, kâse gibi, değerli porselen (eşya).
**Serlevha: Bir yazının başlığı.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti