CHP’DE LAĞIM PATLADI!

13 Eylül Çarşamba günü Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanlığı’nın olağan seçimli genel kurul toplantısı yapıldı. Toplantı başlamadan şiddetli bir tartışmanın başlamasıyla sansasyonel hale gelen genel kurul toplantısı sonucu başkanlık yarışında rakipleri iş insanı Mehmet Dereağzı, Mali Müşavir Bülent Güleniş’i geride bırakarak ekibiyle birlikte göreve seçilen Av. Büşra Dişçioğlu Çetinöz, seçimi kazanarak başkanlığa seçildi. Sayın Çetinöz ve CHP camiasına sonucun hayırlı olmasını diliyorum.
Sözün başında şunu belirtmekte fayda var. Ana muhalefet partisine bir karşıtlık ya da iktidar partisinin tarafkarlığı ile bu sansasyonel genel kurulu değerlendirmiyorum. Aynısının ve daha kötüsünün tüm kalbimle hiçbir siyasi parti ya da organizasyonda yaşanmaması dileğimle tarihe not düşmek adına bu satırları kaleme alıyorum.
Kocatepe Gazetesi muhabiri olarak genel kurul toplantısını görev gereği ben takip ettim. 13 Eylül Çarşamba günü sabah 10.00’dan akşam 18.30’a kadar toplantı ve seçimin yapıldığı salonda bulundum. Abartısız 23’ncü yılın içinde olduğum meslek hayatımın en zor görevlerinden birini tamamladım. Zordu, çünkü daha toplantı başlamadan kendimizi şiddetli bir tartışmanın, bir hengâmenin içinde bulduk. Çok şükür arbede sırasında ezilmedik. Daha maç başlamadan, oyuncular değil ceza sahasına, orta sahaya ilerlemeden kavganın çıkması çokta rastlanır bir şey değil elbette. Hoş rastlamayı da hiçbir yer ve zamanda arzu etmiyoruz. Hani birilerinin dediği gibi “Gazeteciler olarak size güzel malzeme çıktı.” anlayışıyla olaya bakmadığımın altını bu vesileyle çizmek isterim. Bunlar olmasaydı da bizler de sıradan standart bir genel kurul seçim haberini hazırlasaydık. Hatta toplantı sonunda olup bitenden duyduğum rahatsızlığı paylaşırken partili bir hanımefendi “Siz gazetecisiniz tarafsızsınız niye rahatsız oldunuz?” dedi. Kibar bir dille size ne oluyor demeye getirdi belki. Bana bir şey olmadı Lakin partinin propagandasını da anti propagandasını da yapmadığımı insan olarak yaşanan olumsuzluklardan rahatsızlık duyduğumu dile getirdim.
CHP Grup Başkanvekili Afyonkarahisar Milletvekili Av. Burcu Köksal, beraberinde gazeteci eşi Yasin Köksal ve yanındakilerle birlikte bağırarak salona girdi. Olayın gelişimiyle birlikte vakıf olduğumuz CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı’nın kendisini telefonda tehdit ettiğini söyleyen Sayın Köksal, “Beni Afyon’dan silecekmiş. Hadi, telefonda ettiğin tehditleri burada da yap.” demesiyle fenalaşıp yere düştü. Aynı anda Sayın Vekilin eşi Yasin Köksal da Hasan Baltacı ve CHP Kastamonu İl Başkanı Hikmet Erbilgin’in bulundukları masayı yumruklayarak “Hadi o tehditleri şimdi burada da yapsana.” diye bağırdı. Aynı anda Milletvekili Köksal, fenalaşarak yere yığıldı. Eşi ve yanındakiler önce Sayın Köksal’ı yerden kaldırıp salon dışına çıkarırken Sayın Baltacı ve Sayın Erbilgin’e, Sayın Köksal’ı haklı bulan partililer ve delegelerce “Hırsız dışarı” diye bağırıldı. Daha sonra “hırsız ve hırsızlar” dışarı sloganı Burcu Köksal’ın haklı bulanlarca Sayın Köksal, kast edilerek, “Bizim vekilimize hırsız diyenleri burada istemiyoruz. Hırsızlar dışarı” sloganına dönüşerek Sayın Baltacı’nın ve Sayın Erbilgin’in kürsüye çıktığı sırada devam etti.
Partinin Kastamonulu milletvekili ve il başkanı için “Hırsız” ifadesinin seçilme nedeninin de yargıya intikal eden somut bir veri olmamakla birlikte deprem yardımlarının yerine ulaşmadığı iddialarıyla ilgili olduğunu seçim sonrası öğrendik.
Ayrıca Sayın Burcu Köksal’a tepki gösterenler tarafından “Burcu dışarı” sloganları da olayın geldiği boyut açısından son derece üzücü ve düşündürücüdür. Çünkü Sayın Köksal, sevin sevmeyin, oy verin vermeyin bu şehrin neredeyse ara dönemi de sayarsak dört dönem boyunca seçilmiş milletvekilidir. Her şeyden önce bir insana, bir kadına, siyasi kimliği olan hukukçu bir annenin içine girdiği bu tablodan insan olarak son derece rahatsız oldum. Maalesef ki bu anlatmaya çalıştığım kötü tutum ve tavırları sergileyenlerin büyük bir çoğunluğu, avukat, tıp doktoru, eğitimci, öğretmen, iş insanı yani belli bir eğitim ve kariyere sahip kişiler. Madalyon çift taraflı, fotoğrafı tüm boyutlarıyla değerlendirmek gerekiyor. Kadına pozitif ayrımcılığı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan bir partinin kadınlı, erkekli delegelerinin öfkelerini kontrol edememeleri, en önemlisi durumun bu boyuta taşınması, kırılan kolun yen içinde kalamaması hepsi ayrı bir tartışma konusudur.
Parti yöneticilerinden edindiğimiz bilgiye göre; Daha da doğrusu iddiaların ilki şu şekilde. CHP Grup Başkan Vekili Afyonkarahisar Milletvekili Av. Burcu Köksal, Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı ile telefonda kendisine sormadan Afyonkarahisar’a gelemeyeceğini kendisinin parti Grup Başkan Vekili olduğunu ifade etmiş. Sayın Baltacı da, Sayın Köksal gibi partinin milletvekili olduğunu ve davet edildiği genel kurul toplantısına katılacağını söyleyerek, “El mi yaman bey mi yaman? Afyon kongresine geleceğim.” şeklinde tartıştıkları iddiası aktarıldı. İkinci iddia da benzeri bir tartışmayı şehrimizin Sultandağı ilçesine gelen CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ile de yaşadığı öne sürülen Köksal’ın geride kalan CHP Afyonkarahisar Merkez İlçe Başkanlığı genel kurul toplantısında Divan Başkanı yapılmadığı için bilinçli şekilde eşiyle birlikte bu olayı kurguladıkları da yönünde. Hatta yakın arkadaş oldukları ifade edilen CHP Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldız’ı kendisinin Divan Başkanı gösterilmemesi halinde Divan Başkanı olması için özellikle genel kurula davet ettiği de genel kurulun güç bela tamamlanıp seçime geçilmesinin ardından konuşulanlar arasındaydı. Hüseyin Yıldız, bir türlü yatışmayan delegelere “Ben hiçbirinizi tanımam, Afyon kongresine katılmak için geldik. Komşu ilin vekiliyim.” demişti. Toplantı salonu çıkışında rastladığım Sayın Yıldız’a, “Sayın Vekilim Divan Başkanlığı ile ilgili bu tartışma niye bu kadar alevlendi?” sorumu Sayın Yıldız, “Benim Divan Başkanı olmak gibi bir talebim yok.” şeklinde yanıtladı.
Burcu Köksal’a açıkça muhalefet eden isimlerden biri genel kurul sonrası şunları söyledi: “Burcu Köksal, bizim milletvekilimiz ve partimizin Grup Başkan Vekilidir. Aslında ve açıkça Divan Başkanlığına da o yakışır. Ama biz Burcu’nun divan başkanı olmasını istemiyoruz. Burcu bunu Divan Başkanı olmadığı her kongrede yaptı. Divan Başkanı yapılmazsa ya o kongreye katılmaz, katılırsa da kongreyi yapanların burnundan getirir. Mesela Şuhut İlçe kongresine katılmadı. Egosunun ön planda olması, despot tavırları nedeniyle onu istemiyoruz. Çok şükür ki kameraların önünde maskesi düştü. Allah gerçek yüzünü herkese gösterdi.”
Bir başka CHP’nin eski yöneticisi ile halen yönetici görevi süre gelen bir yönetici de, “Laf aramızda vallahi AKP bizden daha demokrat. Bizde onları despotlar diye eleştiriyoruz. Keşke bu kavgayı AKP’yi yenebilmek için kenetlenerek verebilsek iktidara geliriz.” dediler.
Bunları bana aktaranlara önümüzde yerel seçim olduğunu Afyonkarahisar seçmeninden nasıl oy isteyeceklerini, seçmeni nasıl ikna etmeyi düşündüklerini sordum. Köksal, muhaliflerinden bir partili “Bu seçim gitti zaten. Değişim sürecinde bu illetleri atmak, partiyi düzlüğe çıkarmak için buna mecburuz.” dedi. CHP’li bir Belediye Başkanı da, “Yerel yönetimler olarak bizim yaptıklarımızı siz basın olarak ön plana çıkarın.” dedi. İyi de Sayın Başkan, vatandaş yerel yönetimlerin icraatlarının da farkında kendi içinde ölesiye nefretle birbirine tahammül edemeyen yerelde ve merkezi hükümet bazında iktidara talip olanlarında farkında.
Partililerin kendi aralarındaki sohbette de, “İyi ki biz varız. AKP’nin hiçbir şey yapmasına gerek yok. Adamlar şiir okusalar da maçı götürecekler.” ifadeleri işin geldiği noktayı sarsıcı şekilde anlatıyor. AK Partili siyasilerin de kimi zaman dillendirdiği seviyeli ve kaliteli bir rekabet sağlayacak ana muhalefet özlemi belki bu ifadelerle de vücut buluyor. Bunlar aklıma İl Genel Meclisi Başkanı Av. Burhanettin Çoban’ın, “Allah bu muhalefeti başımızdan eksik etmesin.” sözlerini aklıma getirdi.
Genel kurul toplantısında kıymeti kendinden menkul bir zat-ı muhterem de olup bitenlerin demokrasinin güzelliği, devrimcilerin açık sözlülüğü olarak yorumluyor. Beyefendi diyorum hakikat sanılmasın, boğulduğu hayal dünyasında zırvalamaktan geri kalmadı.
Bir diğer üzücü gözlem de hiç düşmeyen tansiyonda yapmayın, etmeyin, durun, sakin olun diyen bazı kişilerin gözlerinde ve duruşlarında aslında bu olup bitenlerden ne kadar haz duyduklarını saklayamamalarıdır. Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, avukattır elbette çok daha iyisini bilir. Madem ifade ettiği şekilde mevkidaşı kendisini tehdit ediyorsa neden Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunmuyor? Kaldı ki Grup Başkan Vekili olarak partinin disiplin kurullarını çalıştırmak yerine bu iddiasını vekili olduğu ilin Merkez İlçe Başkanlığı genel kurulunda kavgaya döküyor? Üç başkan adayı ve listesini oluşturan kişilerin genel kurullarının bu şekilde yaşanmasına neden olmaya kimsenin hakkı yok. Sayın Vekilimiz mevkidaşı ile kozunu toplantı sonrası paylaşamaz mıydı? Afyonkarahisar’ın isminin hayırla, güzellikle anılmasını istiyoruz. Bu da önemli bir noktadır.
Balık baştan kokar demiş atalar. Hanımlar, beyler tavandan tabana kadar yayılan değişim rüzgârında CHP’de lağım patladı! Üzücü yönlerden biri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün adının sözünü ettiğim olumsuzlukları normal gelen kişilerin ağızlarından düşürmemeleri. Lüften “Atatürk’ün partisiyiz” söylemini de terk ediniz. Zira Gazi Paşa ete kemiğe bürünüp mezarından kalksa şu anki CHP’yi lağvederdi.
Kimi zaman terör örgütlerini ifade özgürlüğü ve demokrasi havariliğiyle bağırlarına basmaktan çekinmeyen CHP’nin üst düzey yöneticileri, terörist cenazelerine katılıp taziye bildiren milletvekilleriyle de CHP bir milli güvenlik sorunu olarak göze batmaktadır. Üzgünüm tekrarlıyorum CHP’de lağım patladı! Gerçek CHP’lilerin ve Atatürk sevdalılarının taş altına el koymaları elzemdir.