Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ÇATLA SODOM VE GOMORE PATLA, BİZANS VE ROMA

Muharrem Günay 17 Eylül 2018 Pazartesi 13:10:19
 

Yazarlarımızdan Yakup Kadri Karaosmanoğlu 1. Dünya Savaşı sonrasında toplumdaki ahlaki yozlaşmayı ve İstanbul sosyetesinin nasıl yozlaşıp, ahlaksızlaştığını anlatmak ve konuya dikkat çekmek için yazdığı ve adını “SODOM VE GOMERO” koyduğu romanında İstanbul sosyetesini Lut kavmine benzetir.
Birinci Dünya Savaşı henüz sona ermiştir. Osmanlı İmparatorluğu da bu felaketten payını almış ve ülkenin her yeri kargaşa içindedir. 1921’lerin İstanbul’u, İngilizler şehri işgal etmiş ve saray buna sesiz kalmıştır. İstanbul, Anadolu’dan kopuk ayrı bir dünya gibidir. Tıpkı Allah’ın lanetlediği Sodom ve Gomore gibidir. İstanbul kızları İngiliz subaylarıyla beraber olmaktan gayet mutludurlar. Leyla’da bunlardan biridir. Bu nazik kızlarımız Kuvayi Milliyetçileri yabani dağ insanı olarak görmekte, hatta tiksinmektedirler.  Leyla’ya âşık olan Necdet ise bağımsızlıktan umudunu kesmiş, olaylara sadece seyirci kalmıştır. Sevdiği kızın işgalci subaylarla olan yakınlığını görür fakat görmezden gelir, hatta o da bu subayların çevresinde oluşan yüksek sosyeteye katılır.
Başta İstanbul olmak üzere Türkiye’deki ahlâki yozlaşmaya dikkat çeken Necip Fazıl Kısakürek ise:
“Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!” Demiştir.
Necip Fazıl’ın ve Yakup Kadri’nin dikkat çekmek istediği, ahlâki yozlaşma bu gün de devam etmektedir üstelik bu ahlâki yozlaşma sadece İstanbul sosyetesini sarmakla kalmamış zamanla başta bütün İstanbul halkı ve Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimiz olmak üzere tüm yurda hatta köylere kadar yayılmıştır. Bu durum Türk milletinin geleceği için büyük bir tehlike ve tehdit oluşturmaktadır. Bu konuda acil tedbirleri alınmalı, toplumun İslâm ahlakı ve Türk töresine göre yeniden inşası için bir eğitim ve ahlak seferberliği başlatılmalıdır. Tarihte nice büyük devlet ve medeniyetler topsuzluk, tüfeksizlik, parasızlık yüzünden değil ahlaksızlık yüzünden yok olmuşlardır. Üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyası bu duruma en yakın bir şahit olup, devletler, milletler ve medeniyetler mezarlığıdır. Bu coğrafyada kurulan Bizans, Roma, Eti, Lidya, Firik, Sümer, Selçuklu ve Osmanlı gibi büyük devlet ve medeniyetler hep ahlaksızlık ve adaletsizlik yüzünden tarih sahnesinden silinip gitmişlerdir.
Nitekim Kur’an’da Rad suresinde bu duruma şöyle dikkat çekilir:
“Bir kavim, özlerindeki (özlerini, güzel hal ve ahlâk) ını değiştirip bozuncaya kadar Allah şüphesiz ki onun (halini) değiştirip bozmaz.” (Rad suresi 11)
Bir diğer ayette ise: “…Bir topluluk, kendilerinde bulunan (güzel ahlâk)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti/güzel bir durumu değiştirmez. Allah, şüphesiz hakkıyla işitendir, bilendir.” (Enfal 8/ 53) buyrulmuştur.
Ayet-i kerîmede görüldüğü gibi, toplumsal değişmenin ve çöküşün sebebi, fertlerin kendi iradeleriyle inanç, ahlâk ve kültürlerini bozmuş olmalarıdır. Peygamber Efendimiz “Bir millete benzemeye çalışan kimse, o milletten sayılır.” (Ebu Dâvud, Libas; 4) diyerek toplumsal bozulmaya dikkat çekmiştir.
Bu düşünce milli şairimiz M. Akif’in mısralarında şöyle anlatılır:
“Bilmez misin ki kat’î bir düsturdur bu Hak’ça / Bir kavmi bozmaz Allah, onlar bozulmadıkça.” (M. Âkif)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER