Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

İnsanın İdrak Yolculuğu 10

Dünya hayatındaki yolculuğumuzda seçimlerimiz ahiretimiz şekillendiriyor. Rabbimiz Allah’ın kul zatına verilen muhtariyeti tercih gücü yetkisiyle biz dünya yaşantısında kesintisiz olarak ya Hakk veya Batıl seçimler, tercihler yapmaktayız. Yani bu seçimler hayatımızın her alanını tümüyle kapsamaktadır, dünya imtihanındayız veya imtihan dünyasındayız ya! Ancak dikkat edelim ki eş seçimi, iş seçimi, dost seçimi, evimize alacağımız bir eşyanın seçimi gibi seçimlerden bahsetmiyoruz; seçilen şeyin ne olduğu değil hangi idrakla seçildiği konusunda imtihandayız: Hak ya da Batıl! Yani biz muhtariyeti tercih gücümüzle, yaptığımız seçimlerin ya Hak veya Batıl kapsamında olmasını sağlıyoruz. Değilse seçim yapma hürriyeti farklı, o bir imtihan konusu değil. İmtihan olan seçimi yaparken ki idrakınız; ya Hakk idrakla veya Batıl idrakla seçim yapıyor oluşumuz. Rabbimizin bizden istediği, hangi konuda olursa olsun yaptığımız seçimin Hak olmasıdır. Ayakkabı seçimi, davranış biçimi seçimi, okul seçimi, yemek seçimi gibi konu ne olursa olsun yapacağımız seçim Hak mı Batıl mı? Allah’a ve razılığına talip isek seçimlerimizin Hak idrakla olması gerekiyor.

Talip olan şunu bilir ve çok korkar: Dünyadaki seçimlerle ahireti inşa ediyoruz. Bu sebeple kul olarak aldığımız kararlara, yaptığımız tercihlere 7/24 her an dikkat etmemiz gerekiyor. Allah’ımızın razılığına uygun idrakla yaptığımız tercihler, verdiğimiz bize çok farklı bir ahiret hazırlamakta, nefsimizin şerrine uygun olarak vehmin zulmeti yönünde verdiğimiz kararlar ise bize bir başka ahiret yaşantısı (cehennem) hazırlamaktadır.

Öyle aldığımız kararlar vardır ki, Rabbimiz Allah’ın razı olduğu hal üzere olduğunu sanırız oysa Allah’ı değil de bir dunihi ilahı (kendimizin veya bir başkasının sözde ilahlığını, ilahlık hissiyatını) memnun ve tatmin etmek için tercihler yapıyor, kararlar veriyor olabiliriz. Evet, memnun etmeye, tatmin etmeye çalıştığımız dunihi ilah bazen kendimizdir, bazen bir akrabamız, bazen eşimiz dostumuzdur… Örneğin kendisi tıp fakültesi okumak istemiş ama okuyamamış bir ebeveynin çocuğunu tıp fakültesinde okutmak istemesi belki de kendindeki ilahlık hissiyatını tatmin etmek için olabilir. Ya da yaptığı ibadetlerle kendini diğer Müslümanlardan farklı gören bir kul, ibadet dediği amelleriyle içinde olduğu ilahlık hissiyatını tatmin etmeye çalışıyor olabilir. Yani yaptığımız iş ne olursa olsun (Allah için yaptığımızı düşündüğümüz ibadetler dahil) o işi kişiliğimizi yani ilahlık hissiyatımızı mı memnun etmek üzerine yapıp yapmadığımızı didikleyip araştırıp kendimiz için bir hakem olarak tespit etmemiz gerekir. Böyle yapacağımızı her gün 5 vakit salatlarımızda okuduğumuz Fatiha Suresinde zaten beyan ediyoruz.

“İyyake nabudü ve iyyake nestain” ayetini okurken biz “Sana kulluk ederiz ve senden yardım dileriz” derken ki halimizde aslında başka kulluk edilecek ve yardım dilenecek ilah olmadığını beyan ederiz. İşte salatlarımızda beyan ettiğimiz bu yöneliş halini amel (davranış) olarak da kesintisiz olarak yaşama gayretinde olmamız gerekiyor. Bu konuda kural (Sünnetullah) şöyledir: Yaptığımız yöneliş beyanı amele (duygu durumu, konuşma ve davranışa) dönüşmezse, konuştuğumuz idraklar bizde hal olarak açığa çıkamaz. Hak yoldaki tercihlerin, kararların ameli bizde ilahlık hissiyatından sıyrılma gayreti olarak açığa çıkar. Hak yönde tercih yapmak budur!

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye (dunihi algı ve zanlarına, heva heveslerine değil de bana teslim ve tabi olsunlar diye) yarattım.” (Zariyat-56)

“Hayır! Bilakis Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.” (Zümer-66)

“(De ki): Ancak Allah’a kulluk edesiniz diye (bu Kitap inzal olundu). Muhakkak ki ben size O’ndan bir nezir ve beşir’im (uyarıcı ve müjdeleyiciyim).” (Hud-2)

“De ki: “Bana, dini Allah’a halis (Allah’a has) kılarak O’na kulluk etmem emrolundu.” (Zümer-11)

“Ya Nas (Ey, insanlar)! Siz ve sizden öncekileri halk etmiş olan Rabbinize kulluk edin ki, belki takva sahibi olursunuz (Allah’tan haya eder korunursunuz).” (Bakara-21)

“DunillaHİ çağırdıklarınız da (yöneldikleriniz de) muhakkak sizin emsaliniz kullardır.” (A’raf-194)

“Semahatta ve Arzda kim varsa, Rahman’a ancak kul olarak gelir.” (Meryem-93)

Öğrendik ki kulluk etmemiz (yönelmemiz, razılığını takip ve talep etmemiz) gereken tek makam Rabbimizdir.

Bir de dikkat ettiyseniz, ayetlerimizde kul olmak ve kulluk yapmak iki farklı durum olarak gösteriliyor. Peki öyleyse kul olmak ve kulluk yapmak nedir?

Kul olmak kaçınılmaz bir şeydir, zaten öyleyiz yani. Kulluk yapmak ise tercihle ilgili bir pozisyondur.

Kul olmak “iman” kapsamında bir durum iken, kulluk yapmak “salih amel” kapsamındadır.

Kul olmak Yöneliş’in temelidir, kulluk yapmak ise İlişkilerin temelidir.

Demek ki kul olmak yaratılmış olmakmış; Allah’ın yarattıkları Allah’ın kuludur. Bu bakışla biz “Allah’ım beni sen yarattın” derken “Allah’ım ben senin kulunum” da demekteyiz. Ancak bunun oluşması için gereken bilinçle söylenmesi gerekir ki zaten esas amaç bu cümlelerin Hak bilinçle söylenmesidir. Peki, yöneliş cümleleri için gereken Hak bilinç nedir ve ne olursa biz konuşmalarımızda “hayr” konuşan, “Hak” konuşan oluruz?

Kişi, sözde tanrılık iddiası ve bu iddiaya uygun hayat tarzından kurtulma gayretine girer ve ne kadar kurtulursa o derece bilinçli olarak “Allah’ım ben senin kulunum” der. Ancak şu bir gerçektir ki kişi, “Allah’ım ben senin kulunum” dese de demese de kul olduğunun bilincinde olsa da olmasa da her yaratılan Allah’ın kuludur. Çünkü Allah onu kendi ilminde, kendinden, kendi hissetmesi ile yaratmıştır. (Yılmaz Dündar, FATİHA ile Fetih)

İdrak yolculuğumuzda, bize yol arkadaşı olarak indirdiğin İhlas Suresi nuru ile yaşayabilmemiz için Fatiha Suresinin bir ilaç, bir şifa, bir hazine olduğunu biz kullarına öğreten Allahım, işte sana bu surenle sığınıyoruz:

Bismillahi’r Rahmani’r Rahim Elhamdü lillahi rabbil âlemiyn. ErRahmani’r Rahiym, Maliki yevmidDiyn, İyyaKE na’budu VE iyyaKE nestaıyn, İhdinas Sıratal müstakıym, Sıratellezine en’amte aleyhim, Ğayril mağdubi aleyhim ve laddaaaliiiyn (ÂMİN).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER