Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

MALAZGİRT ZAFERİ VE ALP ARSLAN (4)

Muharrem Günay 31 Ağustos 2018 Cuma 14:33:39
 

Malazgirt zaferi, Türk ve İslâm dünyası için doğurduğu sonuçlar açısından çok önemlidir. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslâmlaşmasında Malazgirt zaferi dönüm noktası olmuştur. Artık Anadolu’nun kapıları tamamen Türklere açılmıştır.
Nuh Tufanında Hz. Nuh’un gemisinin Cudi dağının eteklerinde karaya oturmasından sonra Hz.Nuh’un oğullarından Yafes aleyhisselamdan türeyen ve onun TÜRK adındaki oğlundan adını alan ve ilahi bir emirle Müslüman kimlikleri ile Anadolu’dan Orta Asya’ya göç eden Türkler tekrar Müslüman kimlikleri ile anayurtlarına, Anadolu’ya dönmüşlerdir.
“Sultanla yaptığı anlaşmadan sonra Bizans’a dönmek üzere yola çıkan Diogenes yolda iken tahttan indirilmiş ve yerine Mihael Dukas geçmiştir. Diogenes Mihael’in orduları tarafından Sivas ve Adana’da mağlup edildi. Yakalanıp gözleri oyuldu ve kapatıldığı manastırda ızdırap içinde öldü. Böylece anlaşmayı tatbik güçleşti.”(İ.Kafesoğlu, S.269)
Durumu haber alan Alp Arslan hiddetlenmiş ve Rumlarla yapılan barışın sona erdiğini belirtip, “Bundan böyle Arslan yavruları olunuz, yeryüzünde gece-gündüz kartal gibi uçunuz ve Rumlara merhamet etmeyiniz” (O.Turan, S.T.ve T.İ.M. s:189) deyip Anadolu’nun tamâmen fethini ilân ediyordu.
Alp Arslan’a verilen “Cihan Sultanı”, “Sultan’ül âdil”, “Ebu’l feth”(Fetihler babası) lakapları Hıristiyan kaynaklara kadar yayılmıştı. Tıpkı Gök Türk hakanları gibi O’da milletin babası (Velâyet-i Pederâne) sıfatı ile halka hizmet eder, açları doyurur, çıplakları giydirirdi. Alparslan çok merhametli ve şefkatli idi. Divanında fakirlerin adları ve maaşları yazılı idi. Her Ramazanda yoksullara 15.000 dinar dağıtırdı. Yoksulların ve misafirlerin yemesi için sarayında günde 50 koyun kesilirdi.
Alp Arslan 1072 yılında Mâverâünnehir seferinde ele geçirilen bir kalenin Yusuf adlı komutanının suikastı sonucu yaralanmış ve dört gün sonra vefat etmiştir.
“Kudreti, süratli fetihleri ve derin imanı dolayısıyla Alp Arslan ile Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim arasında çok benzerlikler bulunmakta ve İbn Kemal’in Yavuz hakkında söylediği “az zaman içre çok iş etmişti” mısraıyla başlayan kıtası Selçuk sultanını da çok güzel ifade etmektedir.” (O.Turan, S.T.ve T.İ. M. s:169) Dokuz yıllık saltanatı içerisinde çok büyük işler başarmış ve çok büyük zaferlere imza atmıştır. Amcası Tuğrul Bey’den devraldığı devletin sınırlarını genişletmiş ve bir imparatorluk haline sokmuştur.
“Alp Arslan’ın büyük tarihi şahsiyeti, dindarlığı ve gazaları ona keramet ve kutsiyet atfeden bir takım rivayetlerin meydana çıkmasına sebep oldu. Bunlardan birine göre, Horasan çölünü geçerken askerlerin susuz kalması Sultanı muzdarip etmiş ve otağına çekilmiş; (eski Türk âdeti gereğince) “başını açıp” Allah’a sığınmış; az sonra yağan bol yağmur sâyesinde asker ve hayvanlar tehlikeden kurtulmuştur. Kafkas seferinde Melik-Şah’ın Meryem-nişin muhasarasında âciz kalması ve gece bir zelzele ile surların yıkılıp fethin mümkün olması da onun kerâmetine atfedilmiştir. Malazgirt muharebesinden önce çelimsiz Şâdi’nin ordudan çıkarılması üzerine Sultanın müdahalesiyle “Kayserin bu köle vasıtasıyla esir edilmesi mümkündür” sözüyle tekrar asker arasına alınması ve Roma İmparatoru’nun onun tarafından yakalanması da bir kaynak tarafından onun kerameti olarak gösterilmiştir.”(O.Turan, a.g.e. s:193)
Sultan Alp Arslan, babası Çağrı Bey’in askeri, amcası Tuğrul Bey’in siyasi dehasını üzerinde toplamış bir insan ve devlet adamı olarak tarihe mal olmuş bir büyük şahsiyettir.
Cenâb-ı Hak, iman edip salih amel işleyenlere, imanları ve salih amellerinin karşılığı olarak yeryüzüne mutlaka egemen kılacağını vaad etmekte ve Nur suresi 55. ayette şöyle buyurmaktadır:
 “Allah, içinizden iman edip salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri  egemen kıldığı gibi, onlarıda yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaade bulunmuştur.” Allah va’dini yerine getirmiş ve Anadolu’yu ve arkasındanda Cihan devleti Osmanlıyı Türklere ihsan etmiştir. Alparslan’ın aşağıdaki sözleri sanki bu ayetin bir tefsiri niteliğindedir.
“Biz Türkler hâlis Müslümanlarız, bid’ad nedir bilmeyiz. Bu nedenle Allah hâlis Türkleri aziz kıldı.”
Bu sözleri aynı zamanda O’nun temiz ve duru imanını gösterir.
Alp Arslan, aynı zamanda ilim adamlarına ve ilmi çalışmalara da büyük bir önem vermiştir. İlk Selçuk medresesi Tuğrul Bey zamanında Nişâpur’da yapılmıştı. Alp Arslan’ın Bağdat’da yaptırdığı ünlü Nizâmiye medresesi her sınıf insanın katılımıyla ve büyük bir törenle açılmıştır. Bu medreselerde Ebû İshak Şirazi, İmamı Gazali ve Ebu Bekir Şâşi gibi büyük âlimlerin ders verdiği düşünülürse medreselerin kalitesi hakkında bir fikir edinmiş oluruz. Onun zamanında imar faaliyetlerine de büyük bir hız verilmiş ve İmam-ı Âzam’ın mezarı üzerine bir türbe yapılmıştır. Alp Arslan’nın bütün Türk Beyleri gibi şairleri de himaye ettiği bilinmektedir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti