Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

MUHARREM AYI VE AŞURE GÜNÜ

Muharrem Günay 10 Eylül 2018 Pazartesi 14:00:51
 

Şehrullahi’l-Muharrem” olarak meşhur olan, yani “Allah’ın ayı Muharrem” olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Yüce Allah’ın ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Bu sene Muharrem ayının biri 11 Eylül 2018 gününe denk gelmekte olup; aynı zamanda  11 Eylül  Hicri Yılbaşıdır.)  Aşûre Günü Muharrem’in 10.günüdür. (20 EYLÜL 2018)  Aşûre Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hakk on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kutsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.
Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Aşûre Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Aşûre Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.
Aşûre gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresi’nin ikinci âyeti olan “On geceye yemin olsun” ifadelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.
Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem’in Aşuresine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.(Bak. Elmalılı M. Hamdi Yazır; Hak Dini Kur’ân Dili Tefsiri/Fecr suresi) Cenâb-ı Allah bu gecelere yemin ederek onların kutsiyet ve bereketini bildirmektedir.
Bu Güne Niçin Aşûre Denmiştir?
Bugüne “Aşûre” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir.  Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hakk on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah, Hz. Musa’ya (a.s.) Aşure Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Aşure Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Aşûre Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem’in (a.s.) tövbesi Aşûre Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Aşûre Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud’un (a.s.) tövbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim’in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub’un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(Sahih-i Müslim Şerhi, 6.140.)
Hz. Âişe’nın belirttiğine göre, Kâbe’nin örtüsü daha önceleri  Aşûre gününde değiştirilirdi.
İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nispetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tövbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur.
Aşure Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Aşûre Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Medine’ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. “Bu ne orucudur?” diye sordu.
Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.) şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler.
Bunun üzerine Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam da, “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti.(Ibni Mâce, Siyam: 31.) Zaten Sevgili Peygamberimiz Hz. Âişe’nin rivayetine göre Medine’de iken de bu gün oruç tutuyordu. (Buhari, savm:69)
Aşûre günü yalnız Ehl-i kitap arasında değil, Nuh Aleyhisselâmdan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim Aleyhisselâmdan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.
Bu hususta Hazret-i Âişe validemiz şöyle demektedir:
“Aşûre, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine’ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Aşûre gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı.”  (Buhari, Savm: 69).
O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı. “İsteyen tutar, isteyen terk edebilir” buyurdu.(Müslim. Siyam: 117.) Böylece Aşûre orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER