Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

Nefs Terbiyesi 14

Konuşmanın, dilin nefs terbiyesi ile ilişkisini konuşuyoruz ya, bir örnek üzerinden sanki şöyle bir olay varmış gibi düşünerek bir canlandırma yapalım. 9-10 yaşlarındaki yavrumuzun biraz özensiz davranıp üstünü başını kirletmesi, özensizliği sebebiyle hasta olmasına karşı onu korumak için ebeveyn olarak önce yumuşak, sonra biraz sert, daha sonra ise öfkeyle onu ikaz ettiğimizi düşünelim. Siz böyle yapmazsınız ama ben kendi kendime böyle düşüneyim. Bir kere bilmeliyim ki, ses tonumu yükseltmek (yani öfkelenmek) istediğim davranışın olması anlamına gelmiyor, yani öfkelenirsem başaracağım demek değildir. Ayrıca nefs terbiyesi açısından da öfke varsa nefs terbiyesi yok demektir. Bir yanlışı düzeltebilmek ve başarılı olabilmek istiyorsak kesinlikle Allah’ın razılığını umarak öfkelenmemeliyiz; öfkelenmezsek başaracağız demektir, o an olmasa bile sonra. Neyi Allah için önemsiyor ve öğütlüyorsak, eğer ses tonumuzu öfkeyle yükseltmezsek onu Biiznillah başaracağız demektir. Zaten eğer ses tonunu öfkeyle yükseltmezsek sesimizin tonuna, konuşmamızın kastına sevgi ve huzur katıyoruz demektir. Konuşmamıza Allah için sevgi sözcükleri katarsak, sesimizin ahengine huzur katarsak hem nefs terbiyesini hem de hedeflediğimiz diğer başarıları yaşayacağız demektir. Önerdiğimiz bir şeyin (özellikle çocuklar söz konusu olduğunda) hemen yapılmasını beklemek doğru olmaz. Aslında beklentimiz ilahlık hissiyatlı mı değil mi buna da çok özen göstermemiz gerekiyor. Eğer ilahlık hissiyatından kurtulma gayretiyle bir şey söylemiş ve bir öneride bulunmuşsak ya hemen ya da sonra, muhatabınız (mesela çocuğunuz, eşiniz) bir gün o önerinizdeki gibi olacaktır, İnşaAllah. Hemen yapılmasını beklediğimizde ve önerimiz yapılmadığında birden “niye dikkat etmiyorsun, niye önemsemiyorsun?” gibi suçlama cümlelerinin, dolayısıyla tanrılığımızın devreye girdiğini görürüz. Oysa “dikkatli ve özenli olmak bizi çok koruyacaktır Biiznillah, lütfen dikkat edelim de hasta olmayalım inşaAllah” gibi cümleler nefs terbiyesi açısından güzel olmaz mı? Hak yolda ilerlemek istiyorsak hep daha güzel ifadelerle, duygu ve düşüncelerimizi, önerilerimizi daha sevgi cümleleri ile ifade etmek gerekiyor, sevgi cümleleri bulmamız gerekiyor. Selam, merhamet ve sevgiye (yani Selam, Rahman Rahim, Vedud Allah’a) talip isek…
Günlük hayattaki sevgisiz (ğıll kaynaklı) cümleleri bize kim öğretti? Yani normal dediğimiz dunihi algıya ait konuşma tarzını (kibar bile olsa dunihi kasıtlı konuşmalar sevgisizdir, işte bu konuşmaları) bize kim öğretti? Nefs terbiyesi gayretine giren bir mümin olarak niye hemen kolayca sevgi cümleleri (Allah razılığına uygun kasıtta cümleleri dilimizde neden hemen) bulamıyoruz? Oysa suçlayıcı cümleler ağzımızdan kolayca dökülüyor. Birini suçlayıcı konuşmak için özel dersler de almadık ama onu ve diğer yanlış (yani Allah indinde makbul olmayan dunihi kasıtla) konuşmaları kendiliğinden yapıyoruz. Oysa sevgi cümlesi, dua cümlesi kurarak konuşalım dediğimizde nasıl da zorlanıyoruz, hiç akıcı olmuyor. Şu tehlikeyi lütfen fark edelim: Daha yakın çevremize, eşimiz, çocuğumuz, ailemize sevgi cümlesi (“ğıll” içermeyen cümle) kurmakta zorlanıyorsak işyerinde, trafikte, camide, çarşıda acaba sevgi cümlesini nasıl bulup da kullanabiliriz? Bu mümkün mü? Ayetimiz (Nahl-90) bize “önce en yakınlarınıza verin” derken bu mümkün mü?
Elbette, birçok zaman çocuğumuz, eşimiz bize göre (gerçekten Allah için de) düzeltilmesi gereken şeyler yapıyor olabilirler ve onların bu halleri bizi acıtıyor, üzüyor olabilir. Bu gibi anlarda eğer hemen şikâyet, sızlanma, itiraz, didişme kimyasına girmek istemiyorsak, Allah’ın nimeti olan hayat gereği bize verilenlerin şükrüyle cümle kurmaya gayret edebiliriz. Bunu yapamadığımızda kendiliğinden şikâyet, sızlanma, öfkelenme, didişme cümleleri başlayacaktır, çünkü kimyamız bozuldu… Artık şükür kimyasında değiliz, bu kimya ile cümle kurarsak da şükretmemiş oluruz.
Demek ki nefs terbiyesi için öncelikle şükretmek nediri öğrenmeliyiz, dilimizi şükreden hale getirmeliyiz, önce bu, önceliğimiz bu! Çünkü iş dilde, dönüp dolaşıp hep dile geliyor. Hemşerilerimiz, şehrimizin mübareklerinden Sultan Divani (ra) hazretlerinin “Bela dildendir” diye tekrarlar içeren gazelini hatırlayacaktır.
Hamdı ve şükrü bilmek, hamdı Allah’a teslim ederek yaşayan şükür ehli kul olmaya talip olmak, nefs terbiyesinin başlaması için önemlidir. Bizim daima şükrederek konuşan kullar olmamız öyle önemli ki. Bu elbette sürekli “çok şükür” diyor olmak demek değildir. Hali şükür olanın cümlelerinin kastı bu hale uygun olur ki ona şükrederek konuşmak lütfedilir. Her ağzımızı açtığımızda çok korkmamız lazım: Ya kelimelerim, cümlelerim şükür kapsamında olmazsa diye!
Dilimizin, konuşmalarımızın şükür kapsamında olup olmadığını anlamamıza yarayan şu listeyi bir şablon olarak dilimizin konuşma anayasası gibi görmemiz gerektiğini nefs terbiyesi yazılarımız boyunca tekraren kendime ve siz okur kardeşlerime hatırlatıyorum. Bugün “sızlanma ve mağdur hissi uyandırmayı amaçlayan cümleler” konusunu, yani böyle cümleler kurmaktan kaçınmayı tefekkür edecektik, hayrlısıyla haftaya yapalım. Çünkü üç aylarımızın bize iyice yaklaştığı şu günlerde “cümle kurarken, konuşurken öncelikle kaçınacaklarımızı” topluca hatırlamayı istedim, inşaAllah şifa, rahmet ve bereket olur.
Nefs terbiyesinde başarıyı Biiznillah çok hızlandıran bu korunmayı ölüm anımıza kadar çok dikkat ederek uygulayabilmemiz için lütfen birbirimize dua edelim. Yılmaz Dündar Hocamın KADER kitapçığının Billahi manada hürriyet ve dunihi manada hürriyet (nefs terbiyesi) bölümünde ya da YouTube kanalından Nefs Terbiyesi-2 söyleşilerinde uzunca ve çok somut açıklamalarıyla ele alınan bu maddeler şöyle özetlenebilir.
1. Suçlayan cümleler kurmamak.
2. Batılı, suçluyu, yanlışı aklayan cümleler kurmamak.
3. Şikâyet cümleleri kurmamak.
4. Dunihi algıyla övgü cümleleri kurmamak.
5. Sızlanma ve mağdur hissi uyandırma cümleleri kurmamak.
6. “Ben” hissini yüceltme cümleleri kurmamak.
7. Nefret kökenli hasetten kaynaklanan kıyas cümleleri kurmamak.
8. Emir cümleleri kurmamak.
9. Zihin rehberinizde bir kulu sözde noksanı ile etiketlememek.
10. Hakkında bilgi sahibi olmadığınız konuların peşine düşmemek.
11. İlahlık hissiyatının göstergesi olarak yemin etmemek.
12. Allah’ın hükmüyle didişen cümleler kurmamak.
Nefs terbiyesi yazılarımızda 14 haftadır bunları birlikte tefekkür ediyor, nefs terbiyesinde hayrlı, kolay ve güzel bir başarı yaşamak için dualaşıyoruz.
Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina Muhammed ve ala Al-i Muhammmed, bi adedi ilmike. Allahümme ente rabbi; la ilahe illa ente; Sübhaneke; inni küntü minez zalimiyn. Allahümme elhimniy rüşdiy ve eızniy min şerri nefsiy (âmin).
Allahım, Efendimiz Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e salat ve selam eyle ve bereketini ikram ediver. Allahım, Rabbim sensin, dunihi ilahlık iddiaları yok, ancak SEN. Ve sen Sübhansın. Ben ise (bu idrakten uzaklığım sebebiyle) kesinlikle zalimlerden oldum. Allahım lütfen bana bu hakikati anlayacak rüştümü (erginliğimi) ilham ediver ve beni nefsimin şerrinden koruyuver (amin).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti