Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

Nefs Terbiyesi 17

Hayatımızda bazen öyle insanlarla karşılaşırız ki, yanlarından ayrılmak istemeyiz. Bu insanların konuşmalarından, hallerinden, hareketlerinden, insanlarla olan ilişkilerinden, naif tavırlarından adeta edep akar. Girdikleri ortamı yaydıkları nurla aydınlatırlar. Onların konuşmalarında nefsin şerrinin konuşma dili hâkim değildir. Her halleri ve tavırları Billahi idrak üzeredir.
Billahi idrakte yaşayan bu kullar Rabbimizden ayrı olmadıklarını bildikleri için olaylar karşısında sükûnetle verdikleri tepkileri de farklıdır.
İmam Ebu Hanife, ticaretle de iştigal ederdi. Bir gün talebelerine ders verirken adamın biri telaşla yanına geldi ve “Ya İmam, gemin battı.” dedi. Ebû Hanife’nin ticari mallarını taşıyan gemiyi kast etmişti. O, bu habere: “Elhamdülillah” dedi. Adam çekip gitti ve tekrar yeni bir haberle çıkageldi: “Ya İmam, yanlışlık oldu, batan gemi senin değilmiş.” dedi. Bu habere de aynı cevabı verdi İmam ve: “Elhamdülillah” dedi. Haberi getiren adam hayrete düştü. Biri kötü diğeri iyi, iki haber getirmişti ve Ebû Hanife ne sevinç ne de üzüntü alameti gösteriyordu. Şaşkınlıkla sordu: “Ya İmam, her iki habere de ‘Elhamdülillah’ dedin. Bu nasıl hamd etmek böyle?” İmam Ebu Hanife: “Sen gemin battı diye haber getirdiğinde kalbimi şöyle bir yokladım. Dünya malının gitmesinden dolayı en küçük bir üzüntü yoktu. Bu nedenle Allah’a hamd ettim. Batan geminin benimki olmadığını bilince, dünya malına kavuşmaktan dolayı kalbimde bir sevinç yoktu. Bu hâli bana bahşettiği için de Allah’a şükrettim.”
İmam Ebu Hanife’nin olay karşısındaki tevekkülü bizim için güzel bir örnektir.
Nefsin şerrinin konuşma dilini fark edip onun dilini kesmek, nefs terbisi için önemli bir adımdır. Şimdi bahsedeceğimiz konu ise hassas bir inananın daha çok önemseyeceği maddelerdir.
Bu husus daha hassas olmak isteyenler içindir. İnananların öyleleri vardır ki konuları dinleyince taliplik damarları öyle coşar, hassasiyetleri öyle artar ki konuya çok hassas olurlar. İşte bu öneri taliplerin o hassas yanlarına hitap etmek içindir. Daha hassas olmak isteyenler için vereceğimiz örnek cümlelerde, kişi eğer o cümlelerden hassas olmanın mesajını çıkarırsa, kendisine öyle hassas olacağı birçok konu oluşturabilir. Bu yolda hassas olmanın en önemli kuralı şudur: Hassasiyet; 1) büyük bir sessizlikle 2) kul ile Allah arasında olmasına özen göstererek 3) deşifre olmamaya gayret edilerek yürütülmelidir (Yılmaz Dündar-Nefs Terbiyesi).
* Davranışlarını Hakk bulmadığınız insanlar için “bunlar ne biçim insan, aklım almıyor. Bu böyle yapılır mı? Bunu yapan nasıl bir insan? Aklım almıyor bu insanları” gibi cümleler kurmamak gerekiyor. Herhangi bir şeyle ilgili yorum yapmamız gerekiyorsa yapacağımız yorum kişiyle ilgili değil, kişinin yaptığı fiille ilgili olmalıdır. Örneğin; “bu telefonları hiç sevmiyorum” dediğimizde telefonu yapan firmayı suçlamış oluyoruz. Halbuki “bu telefonun şarjının kısa sürede bitmesinden dolayı kullanmak istemiyorum” dediğimizde sebebi kullanımla ilgili fiile bağladığımız için firmayı suçlamadan derdimizi anlatmış oluruz. Aynı durum “Elif’i hiç sevmiyorum” derken de geçerlidir. Yaptığımız eleştiride Elif’in sahibi Rabbimiz olduğu için bu şekilde konuşmak doğru değil. Burada Elif’in yaptığı bir fiilden hoşlanmadığımızı dile getirebiliriz. Örneğin “Elif’in fazla konuşması benim hoşuma gitmiyor” diyebiliriz. Burada eleştiri yaptığımız Elif’in zatı değil, ondan çıkan bir fiil olacağı için bu şekilde söylememiz daha doğru olacaktır.
* Dua cümlelerine karşı da hassasiyet göstermek
Yaptığımız dualara baktığımızda dualarımızın 3 kategoriden oluştuğunu görüyoruz.
1) Tembih niteliğinde olan cümleler; “hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda versin” bu cümleler söyleyin Allah’a versin cümleleridir.
2) Temenni niteliğinde olan cümleler;” hastalara şifa, dertlilere deva, borçlulara eda verir inşallah” bu cümleler ise temenni cümleleridir. Doğrudan Allah’a bir hitap olmadan, temenniyle olan dua cümlesidir.
3) Doğrudan muhatabına yönelik cümleler; “Allah’ım lütfen hastamıza şifa ver Ya Rabbi, Allah’ım lütfen borçlularımıza eda nasip eyleyiver Ya Rabbi” bu cümleler doğrudan muhatabına yöneliktir. Allah’tan istek cümleleridir.
Bakara Süresi 186: “Kullarım sana Beni sorduğunda (söyle onlara); ben çok yakınım. Bana dua ettiğinde dua edenin duasına icabet ederim.”
Furkan Süresi 77: “Rasulüm! De ki: Yalvarmanız (duanız) olmasa Rabbim size ne diye değer versin?”
Dua ederken Rabbimize yönelişimizin nasıl olması gerektiğini öğrendik. Allah’la kul arasında bir aracı olmadığının bilincinde olarak Rabbimize yönelişimiz bizim Rabbimize doğru yönelişimizi sağlayacaktır.
* İbadetlerin niyetlenme cümlelerini ortaya söylememek
Hassas inanalar için olan maddelerden biri de ibadetlerin niyet cümlelerini ortaya söylememektir. Bir ibadete başlamak için niyet etmemiz gereklidir.” Niyet ettim sabah namazının farzına” şeklinde edeceğimiz niyette kabuldür biiznillah. Ancak her işimizi “Allah’ım senin rızan için niyet ettim sabah namazının farzını kılmaya” şeklinde olursa hassas inana için Allah’la güzel bir şekilde irtibat kurmuş oluruz.
* Sonuçlarla ilgili cümle kurarken dikkat etmek lazım
Bir başka dikkat edilmesi gereken hassas konu sonuçlarla ilgilidir. Her sonuç, yaşadığımız hayattaki her sonuç gözle görebileceğimiz bir Allah hükmüdür. Allah hükmünü gözüyle görmek istiyorsa bir kişi sonuçlara baksın. Her türlü fiil, her türlü sonuç Allah’ın hükmüdür. Sonuç derken kast ettiğin şey kapsamlaştıkça, genişledikçe Allah’ın hükmünü de görmek o kadar sık olur. Allah’ın hükmünü sürekli görebilirsiniz. Aslında konumuz oralar değil ama yeri geldi diye bir cümle söyleyeyim: Her türlü fiilde, her türlü sonuçta Allah’ın hükmünü görmek fiillerin tecellisini başlatan şeydir. Fiillerin tecellisi denilen şey odur. Bu hassasiyeti gösterirse kişi fiillerin tecellisi kapısını açar. Her türlü sonuç Allah’ın hükmüdür. Eğer kişi bir konuda kendisine bir sonuç tarif eder ve sonra bu sonucu umursamazsa, bu sonuca saygılı davranan cümle kurmazsa iyi olmaz (Yılmaz Dündar-Nefs Terbiyesi).
Hepimizin hayatında çok normal olarak kullandığı ama hassas inanın önemsemesi gereken bir örnek verelim. Sınav hazırlığında olan çocuğumuza “sen çalış, sonuç benim için önemli değil” deyişimiz çok normal gibi görünüyor. Ancak sonucu önemsemeden konuşmak Allah’ın verdiği hükmü önemsememek anlamına geleceği için daha doru cümle ile ifade etmemiz gerekir. “Ya Rabbi, bu sonucu bize hayırlı yap. Çocuğumuzun gayretlerinden razı ol ve sonucunu bize hayırlı yap.” Cümlesiyle daha doğru anlatırız.
*Emir cümlesi kurmamaya da dikkat
Çok, çok daha hassas talib kardeşlerimiz vardır ki onlar emir cümlesine de dikkat ederler. Böyle yapılması lazım, böyle olmazsa olmaz demiyorum, bunu o hassas olanlar diyorlar. Diyorlar ki: Emir “Müstakilen VAR ve Muhtar” olan Allah’a aittir, emir cümlesini O kurar! Dolayısıyla ben mümkün olduğunca emir cümlesi kurmamaya çalışayım… (Yılmaz Dündar-Nefs Terbiyesi)
Allah’ım doğu ile batıyı birbirinden uzak eylediğin gibi nefsin şerrinin konuşma dilini de bizden uzak eyleyiver Ya Rabbim.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti