Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

Ruslar Tarafından Kurulan Yapay Devletler (2)

1924 tarihinde diktatör Stalin Türkistan’daki birliği bozmak için Batı Türkistan’da yapay ve sorunlu alanları barındırılan sınırlar çizerek beş otonom cumhuriyet kurmuştur. Bunlar: Kırgız Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Özbek Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Tacik Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti, Türkmen Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti ve Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti (Kırgız Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuş 1936 yılında bu şekilde ismi değiştirilmiştir).
1924 yılında diktatör Stalin’in emriyle başlangıçta sorunlu bir şekilde kurulan bu Özerk Cumhuriyetlerin 1991’de SSCB’nin dağılmasıyla bu sorunlar büyüyerek devam etmiştir. Söz konusu cumhuriyetler arasında hep sürtüşmeye neden olmuş, bir türlü çözülememiş ve her zaman Rusya’nın hakemliğine ihtiyaç duyulmuştur. Her hakemlik sonrasında ise Rusya’nın marifetiyle çözülmeden sorun dondurulurken Rusya bölgeden eli boş dönmemiş, birtakım avantajlar elde etmiştir.
Bugün Türkistan’da yaşanan en önemli sorun çizilen “sınırlar” dır. Bölgedeki ülkelerin tümü arasında sınır sorunu bulunmaktadır. Bilinçli olarak sorun teşkil edecek şekilde çizilmiş sınırlar bir taraftan Bölge barışı ciddi bir şekilde tehdit ederken, diğer taraftan bölgede Rusya’nın hakemliğini gerektirmektedir. Sınır sorunu yanında bir diğer ilginç sorun ise Anklav/Eksklav sorunudur. Fergana vadisinde sınırlar belirlenirken, bilinçli olarak oluşturulan, bir ülkenin başka bir ülke tarafından kuşatılmış toprak parçasına anlamına gelen Anklav sorunu hakikaten ibretlik bir manzarayı teşkil etmektedir. Konunun bizim açımızdan daha iyi anlaşılması için bir örnek verecek olursak: Tarihi ve kültürel boyutları olan Süleyman Şah türbesinin bulunduğu alan, Türkiye’nin eksklavı olup, Suriye açısında ise burası anklav alan durumundadır.
Mesela Özbekistan’ın Kırgızistan’da Soh, Şahimardan, Çonkara ve Jangıayıl adıyla bilinen dört anklav’ı bulunurken, Kırgızistan’ın da Özbekistan’ın ana sınırı içinde Barak adıyla bilinen bir anklav’ı yer almaktadır. Bunlar arasında en ilginci ise Kırgızistan’da Soh Anklavıdır. Çünkü bu yer Kırgızistan sınırı içinde egemenliği Özbekistan’a bırakılmış ve etnik olarak da Taciktir. Dolayısıyla Soh, Kırgızistan sınırları içinde olduğu halde Özbekistan açısından egemenlik, Tacikistan açısından soydaşlık sorununa kaynaklık etmektedir. Bu konuda daha önce yine Batkent’e Kırgız Özbek çatışması olmuştur.
Netice-i kelam, 28 Nisan’da Tacikistan’ın Kırgızistan sınır karakoluna ateş açmasıyla iki ülke arasında başlayan çatışmanın kaynağı yine sınır meselesi ve bu mesele ile alakalı su paylaşımı meselesinden kaynaklanmıştır. Görünür sebep bu iken bu olayın Rusya’nın Tacikistan ile askeri iş birliği yapması ve Rusya’nın Tacikistan’da Üs açmaya karar vermesi akabinde gerçekleşmiş olması manidardır. Hali hazırda Rusya suskundur. Kanaatimce bu olayla Rusya’nın bir taraftan ABD yanlısı Kırgızistan’ın yeni Cumhurbaşkanına “buranın hâkimi benim” mesajı verirken, diğer taraftan bölgede varlığı kuvvetlendirecek yeni dengeyi kurmaktadır. Tabi yine hakem rolü ile yine ellini öptürerek… Yani değişen bir şey yok: Rusya senaryoyu yazıyor, oyuncuları ise Müslüman ve Türklerden seçiyor. Kazanan Rusya, kanı dökülen Müslüman ve Türkler… Kazanan Rusya, evini barkını terk etmek zorunda bırakılan, ciğeri yanan Müslüman ve Türkler… Rus analar sevinç çığlıkları atarken, Müslüman ve Türk anaların feryatları göğe yükseliyor… Ancak tüm bunlara rağmen yine MüslümanlarTürkler Rusya’ya karşı kedi, birbirine karşı aslan olmaktan geri kalmıyor. Ne diyeyim Allah feraset versin… Çözüm ise Yunus Emre yıllar önce dilendirmiş: Gelin dostlar bir olalım. (Yüce, M. 1 Mayıs 2021,https://kafkassam.com/)
Türkistan’da kurulmuş olan Türk devletleri arasındaki problemlerden birisi de Fergane Havzası ve buradaki su kaynaklarının paylaşımı sorunudur. Orta Asya’da istikrar Fergana Vadisinden geçmektedir. Zira Orta Asya’nın merkezinde bulunan Fergana Vadisi tüm bölge ülkeleri açısında çok önemli özelliklere sahiptir. Vadi bölgesinde su bulunmakla beraber, Aral Havzasının önemli nehirleri olan Sir-i Derya (Seyhun)ve Amu Derya (Ceyhun) nehirlerinin sularının ülkeler arasında eşitsiz olarak paylaşılması Fergana bölgesi ülkeleri arasında sorunlara yol açmaktadır. Tacikistan ve Kırgızistan’ın çeşitli mülahazalarla su kartını koz olarak kullanması bölgede tansiyonun yükselmesine neden olmaktadır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER