Önceki gün Irak sınrında dört askerimizi şehit verdik. Bu şehitlerimiz ne ilkti, ne de son. Ülke olarak hepimizi yasa boğan bu haberin ardından cenazeler ülkemizin dört bir yanında kalabalık halk kitlelerinin katılımıyla cenaze namazları kılındıktan sonra defnedildi. CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu da Ankara Çubuk ilçesinde defnedilecek olan Yener Kırıkçı için düzenlenen törene katıldı. Ailesine başsağlığı dileyip, şehidimize son görevini yapmak istedi.
Ancak siyasi tarihimizde PKK’nın suikast düzenlediği tek lider olan sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı linç girişiminde bulunuldu. Bazı siyasilerin uzun zamandan beri dillerinden düşürmedikleri nefret söylemleri, provakatörlerin de etkisiyle halk nezdinde karşılık bulmaya başladı. Yumruklar, taşlar sopalarla adeta bir linç girşimi yaşandı. Şehit cenazesine katılan tek siyasi lider olan Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı aynı zamanda şehidimiz Yener Kırıkçı’ya ve ailesine karşı yapılmış büyük bir saygısızlıktı.
Bakanların, Valilerin, Kuvvet komutanlarının bulunduğu bir cenazede, halktan çok korumaların bulunduğu bir ortamda, devlet Ana Muhalefet Partisi liderini koruyamadı.
Türkiye’nin başkentinde, ülkenin kurucu partisinin genel başkanı linç girişimine uğruyor. Korunmak için bir eve sokuluyor, dışarı çıkartılmıyor. Ne yazık ki Ankara Valisi bu duruma “Protesto” diyor. Milli Savunma Bakanı “Değerli arkadaşlarım, şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz. Tepkinizi gösterdiniz” diyebiliyor.
İktidar ortağı siyasi partinin lideri “Nereye gideceğini, kiminle gideceğini bileceksin” diye Kılıçdaroğlu’nu suçluyor. Bir diğeri “Bu olayların altında YSK’yı baskı altına alma kumpası var” diyebiliyor.
Ey Allahım, aklımıza mükayyet ol.
“Evet çıkarsa şehit gelmeyecek” dediniz. Şehitler geldi.
“Terörün kökü kazıdık” dediniz. Şehitler geldi.
“Başkanlık sistemi gelirse şehit gelmeyecek” dediniz. Onlarca şehit geldi.
Açılım-Saçılım dönemini, Habur rezalatini, Dolmabahçe mutabakatını, Diyarbakır’da Megri Megri  nidaları arasında “burası Kürdistan diyerek” halay çekerek terör örgütüne destek verildiğini, valilere “hendekleri görmezden gelin” denildiğin saymıyorum bile.
17 yıldan beri her türlü yetkiyi elinde bulunduran, kudretli iktidar bir kenarda duruyor, şehitlerin sorumlusu CHP. Terörün sorumlusu Kemal Kılıçdaroğlu.
Evet başarıyorsunuz. Halkımız kin ve düşmanlığa sevkederek oy devşiriyorsunuz.
İnsanlarımızı ayrıştırıyor, bölüyorsunuz.
İktidarı ve yandaş medyası ile aynı çirkin dili konuşup,  birilerini diğerlerinin üzerine kışkırtmaktan nemalanıyorsunuz.
Bu yapılanlar tıpkı Maraş olayları gibi, tarihimize kara bir leke olarak geçecek.
Herkesin aklını başına devşirmesi gerekiyor. Tüm kanaat önderleri, siyasi parti yöneticileri, gazeteciler vs. Bu gidiş, iyi değil. Takım tutar gibi taraf olup, oy devşirmek için türlü yolu izleyenlerin gazına gelip sosyal medyada ipe sapa gelmez yazılar yazanlara da sesleniyorum. Dikkatli olun. Bu ülke hepimizin. Şehitler hepimizin. Hiçbirimiz ülkemizi diğerinden daha fazla sevdiğimizi iddia edemeyiz. Ülkemizde bir  “Beka Sorunu” varsa, sorun budur. Beka Sorunu, birlik ve beraberliğimizin bozulması, birbirimize el kaldırmamız, yumruk atmamızdır. Beka sorunu kendi çıkarları için ülkeyi de, insanları da hiçe sayarak milleti birbirine düşürmektir.
Son Söz; “Demiri demirle dövdüler; biri sıcak biri soğuktu..
İnsanı insanla kırdılar; biri aç biri toktu…” Pir Sultan Abdal