Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

YARGIDA TARAFSIZLIK

16 Nisan referandumu şaibeli bir şekilde sonlandı. Referandum sonrası bir yandan devletin olağan işleri diğer yandan yeni anayasanın gerektirdikleri üzerinde çalışmalar başladı.
Adalet Bakanlığı daha önce yine bu iktidar tarafından atanan ve FETÖ davaları nedeniyle boşalan hakim ve savcı kadrolarına atama yapmaya başladı. 15 Temmuz sonrası her fırsatta kamuda liyakatin önemine dikkat çeken iktidar  bir süre önce sınavdan 70 ve üzeri alma zorunluluğunun kaldırdı. Artık 2 dakikalık mülakat ile kimlerin kazandığına karar veriliyor. Sonucu zaten sizler tahmin edebilirsiniz.
Şimdi gelelim asıl soruna. Bakanlığın aldığı bine yakın hakim ve savcının çoğunluğunun AKP’li ya da bazı tarikatlara yakın isimlerden oluştuğu iddiası Ankara’da yaygın olarak dillendiriliyor. Özellikle Menzil, İsmailağa cemaatleri ile İlim Yayma Cemiyeti’ne yakın birçok avukatın yargıya hâkim olarak seçildiği ifade ediliyor.
12 Eylül 2010 referandumunda AKP, bağımsız ve tarafsız bir yargı sloganıyla milletten oy istemiş ve sonuçta FETÖ ağırlıklı oluşan yapının Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunu istila ederek yargıyı ele geçirdiğini görmüştük. Bunun sonucunda ülkenin şerefli askerleri, komutanları  hatta Genelkurmay başkanı terörist damgasıyla tutuklanmış, Ergenekon, Balyoz, Oda TV, Devrimci Karargah gibi uydurma davalarla  FETÖ’nün (!) amacına ulaşması için gereken her şey yapılmıştı. Televizyonlarda her gün tutuklanan askerleri, yapılan kazılarda bulunan sözde bombaları izleyip, vesayet odaklarını birer birer yıkıyoruz diyenleri,  kendini bu davanın savcısı ilan edenleri daha dün gibi hatırlıyoruz. En azından referandumda Hayır verenlerin bunları hatırladığını düşünüyorum. Sonra Silivri mahkemelerinde adalet dağıtmaktan uzak, bağımlı ve taraflı yargı ile Silahlı Kuvvetlerimizin komuta kademesi ve önceden  belirlenen Milletvekilleri, gazeteciler tutuklandı. Yıllarca suçsuz yere hapis hayatı yaşadı. Aralarında kanser olanlar, intihar edenler oldu. Ülkenin gerçek değerleri heba edildi. Sonuç bizi 17-25 Aralık sürecine ve ardından 15 Temmuz kalkışmasına götürdü. Birileri çıkıp “biz o dönem hata yapmışız” dedi. Kandırılmış. Şimdi ise bir taraftan yargıda cemaatin yani FETÖ’nün bitirilmesi için mücadele edilirken, diğer taraftan bunların yerine başka tarikat mensupları alınıyor. Sözde bağımsız ve tarafsız yargı oluşturmaya çalışırken değişik tarikatlara yakın isimlerin Adalet Bakanlığı’nın çeşitli kademelerinde adeta istiflenmesi yarın başka sorunlara neden olacaktır. O gün biz yanlış yapmışız dediğinizden kimse size inanmayacak. Buna emin olun.
Hani meşhur bir hikaye vardır.
Çobanın biri koyunlarını otlatırken canı sıkılır ve kendi kendine “şu köylülere nasıl bir oyun oynasam?” der. Başlar bağırmaya; “yetişin köylüler yetişin kurt koyunlara saldırıyor!” köylüler koşa koşa gelirler ve etraflarına bakarlar. Kurt murt göremeyince kandırıldıklarını anlarlar. Çoban bir kaç kere daha böyle yalan söyler. En sonunda da “siz ne aptal köylülersiniz. Ben sizin gibi köylü görmedim yuh size nasıl da inandınız.” der.  Başka bir gün koyun sürüsüne gerçekten kurt saldırır. Çoban başlar bağırmaya; “yetişin köylüler yetişin sürüye kurt saldırdı yetişinnn!” Ama bu kez kimse aldırış etmez.
Bu hikayedeki çoban misali artık söylediklerinize kimse inanmayacak. Ancak ne yazık ki bunun acısını tüm milletimiz çekecek.
• Son söz; “Bir insan taraf tutmaya başlar başlamaz, dünyada da o gerçekleri o kadar az görmeye başlar.” HEYWOOD BRAUN

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER