Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Yusuf İLGAR

YUNAN VAHŞETİ – Kocatepe Gazetesi

Yusuf İLGAR 3 Temmuz 2017 Pazartesi 12:40:18
 

(Cumartesi’den Devam)
-Yunanlılar tarafından Karahisar’dan hiçbir sual sorulmaksızın evimden alınarak İzmir’e götürüldüm. Ve orada ol babdaki evrak okuduklarında Kemal Hükümeti’ne casusluk etmek maksadıyla Karahisar’da kalmış olduğumdan ve ilk işgalden sonra dahi gelmiş olan Türk Hükümeti’ne istihbârâtta bulunarak Mutasarrıf Sabit ve Dava Vekili Hulusi’nin idamlarına hüküm verdirdiğimden bahis edildiğini anladım. Meselenin gerçek dışı olup sırf mutasarrıf ve Belediye Reisi Sabit’in daha ziyade fena şeyleri güzel gösterdiği ve bu hususta ifadeleri kayda girmiş insanların kendi adamlarından ibaret bulunduğunu söylemiş isem de hiç dinlemeyerek ve önem vermeyerek Maltız çarşısında olan bir karakola gönderdiler. Orada yalnız bir odaya hapis ederek bir hafta ekmek ve su vermedikleri gibi yatacak yatak da olmadığından bir iskemle üzerinde vakit geçirdim. Bir hafta sonra bir vapurla Pire ve oradan da Atina’da Lusya [Liossia] esirlerinin karargâhına nakil ettiler. Diğer esir kardeşlerimizin kaldıkları çadırlardan birinde biz de yerleştik. Orada dahi örtü ve yatak vermedikleri gibi bir sene ikamet esnasında elbise ve çamaşır velhasıl hiçbir şey vermemişlerdi. Ancak günlük yarım ekmek ve sade fasulye vermekte ise de bunu alabilmek için karavana başına bırakmış oldukları bir Yuna askeri tarafından yüz defa sövmek ve bazen da tokat yemek mecburiyetinde idik. Verdiği şey, gıda olmadığından günden güne zayıflamakta idik. Hatta yemek verirken o askerin dövdüğü esir arkadaşlarımızın dövülmekten ölmeleri sebebiyle Türk işçileri nezaretine bırakılmış olan Hollanda Sefiri’ne (elçisi) şikâyette bulunduk. Bu husus üstünkörü inceleme ile geçiştirildi. Bütün gün yağmurdan çadırımız akar, su içinde yatardık. Sonradan memleketten paramız gelmeğe başladığından kendi paramızla yiyecek giyecek alıp idare oluyorduk. Amma bir taraftan da Yunan askerleri ve komutanları türlü bahane ile bizleri soyup paralarımızı alıyorlardı. ve bir defa Atina’ya gitmek için izin istediğimizde 25 Drahmi parayı çavuşa veriliyor ve yanımıza katılacak askere 5 Frank yani Drahmi ve bir paket sigara ve lokantada karnını doyurmak mecburiyeti olduğundan esirlerin fakir kısmı izin hususunda mahrum idi. Ve esirlerin asker kısmını türlü işkence ve angaryalarla ezip bir taraftan imha etmekte olduğunu gözlerimizle görür ve bu gibi mezalime son verilmesi hakkında lazım gelenlere şikâyette tasavvur etmediğimiz halde bir semere istihsal edemeyerek en sonra bizi geride Kandiye’ye gönderdi. Orada İslamlar hakkında yapmış olduğu mezalim ve itisâfatınta‘dâdı kabil değildir. (Yolsuzluk, doğru yoldan sapmanın toplamı mümkün değildir.) Gerek Yunanlılar ve gerek Rum muhacirlerinin yaptıkları zulüm ve katliamda Kandiye köylerinde bir tek İslam kalmadığı gibi bu badireden yolunu bulup kurtulmuş olanlar dahi Kandiye’ye naklederek İslam ahâlisinin evlerine çâr-nâ-çâr sıkışmışlardır. Nihayet Kandiye’de bile bize verdiği ekmeklerin içine Göktaşı kattığından bir türlü yemek mümkün olmuyordu. Hatta bunlardan bir kısmını İzmir’e çıktığımızda Hilâl-i Ahmer Heyeti’yle ve yetkililere gösterip teslim ettik.
Sonuç olarak Yunan Hükümeti’nin İslam esirleri hakkında reva gördüğü mezalimin ta‘dâdı (toplamı) mümkün olmadığından bu kadarla iktifa ediyorum. Fî 10 Haziran 39/1923 Dava Vekili Ahıskalı-zâde Ahmet”.
Karahisar’ın Gökçe Mahallesi’nden Nalıncı Zeybekoğullarından Ahmet oğlu 35 yaşında Kadir Çavuş’un yazdığı ve üç arkadaşının da tasdik ettiği ifadesidir:  10 Haziran 39/1923
             (Devamı Yarın)

 

20 YİZE., s. 9-10, Esaret Hatıraları, s. 101-103.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER