Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

DÜĞÜNDE EĞLENME USÛLÜ VE İSRAFTAN KAÇINMAK

Muharrem Günay 4 Ekim 2018 Perşembe 13:15:16
 

Aşırılığa kaçmamak ve İslâmiyet’in sosyal hayatla ilgili olarak koyduğu esaslara uymak şartıyla düğünde eğlenmek meşrûdur. Hz. Peygamber’in düğünlerde eğlenceye izin verdiğine veya bizzat kendisinin böyle düğünlere katıldığına dair birçok rivayet vardır. Bir yakınını düğün yapmadan Ensardan birisiyle evlendirmek isteyen Hz. Âişe’ye düğün yapmasının daha iyi olacağını, zira Ensarın eğlenceden hoşlandığını söylemiş, hatta bir rivayete göre Erneb adlı bir kadını şarkı söylemek üzere göndermesini tavsiye etmiştir. (İbn Hacer, el-İsâbe, IV, 226; krş. a.e., IV, 320). Ayrıca Resûl-i Ekrem, genç kızların (câriye) def çalıp gazâ şiirleri okuduğu bir düğüne katılmış, şarkı söyleyen kızlardan birinin, “Aramızda yarın ne olacağını bilen peygamber var.” demesi üzerine böyle söylememesini ve daha önce söylediklerini tekrar etmesini istemiştir. (Buhârî, “Nikâh”, 48). Ashabın da eğlenceli düğünlere iştirak ettikleri bilinmektedir (meselâ bk. Nesâî, “Nikâh”, 80).
Sadece düğün vesilesiyle değil başka münasebetlerle de belli sınırlar içinde eğlenceye izin verildiği, Hz. Peygamber’in, ashabın ve tâbiînin bu tür eğlencelere fiilen katıldıkları konusunda birçok rivayet mevcuttur. Ancak daha sonraki dönemlerde meşrû eğlencenin sınırları fıkıh âlimleri arasında tartışma konusu olmuştur. Gerek düğünlerde gerekse diğer vesilelerle eğlenceler tertip edilmesi ve şarkı söylenmesi hususunda ortaya çıkan ve daha çok yasaklayıcı bir nitelik taşıyan ictihadlarda, âlimlerin yaşadıkları dönemlerdeki aşırılıkların büyük etkisi olduğu muhakkaktır.
Sünnet düğünü Hz. Peygamber döneminde bilinmemektedir. Nitekim fakih sahâbîlerden Osman b. Ebü’l-Âs, Asr-ı saâdet’te böyle bir uygulama bulunmadığı gerekçesiyle sünnet düğünü için yapılan davete katılmamıştır (Müsned, IV, 217). Bu rivayet aynı zamanda söz konusu düğünlerin ashap döneminde ortaya çıkmaya başladığını göstermektedir. İbn Kudâme, genel esaslar çerçevesinde bu tür bir düğüne katılmanın müstehap olacağını söylemekte, Ebû Hanîfe, İmam Mâlik ve Şâfiî’nin de bu görüşte olduğunu belirtmektedir (el-Mugnî, VIII, 116-117)
Düğünlerde asıl olan lüks israf ve aşırılıklardan kaçınmaktır. Peygamber Efendimizin ifadesiyle “Nikâhın en hayırlısı, kolay ve külfetsiz olanıdır.” (Ebu Davut, 2; 591 )  Düğün için yapılan aşırı masraflar ve gereğinden çok ve pahalı olarak alınan ev eşyaları ve takılan ziynetler yüzünden yapılan borçlanmalar evlenen çiftleri zora sokmakta geçimsizliklere ve boşanmalara neden olmaktadır.
Düğünlerimizde helâl ve haram sınırlarını asla çiğnemeyelim. İçkili, kadın ve erkeklerin birlikte eğlendiği düğünlerden uzak duralım. Bu tür davet ve düğünlere katılmak dince uygun değildir. Kulların beğenisini kazanmak adına Allah’ın rızasını bir tarafa koymayalım. Sanki düğün dernek zamanı Allah’ın emirleri rafa kaldırılıyormuş gibi hareket etmeyelim.
Eğer bizler samimi Müslümanlar isek, her konuda olduğu gibi düğünlerimizde de Peygamberimizin sünnetini örnek alalım.
Allah Rasülü sallallahu aleyhi ve sellemin, Hz. Âişe radıyallahu anhâ annemizle evlenmesi çok sade olmuştu. Kızı Hz. Fatıma ile Hz. Ali radıyallahu anhumayı evlendirirken de mehir ve düğünü pek basit tutmuş, çok sade bir çeyiz ile evlendirmişti.
Bunları gören sahabe hanımlar da evlenmede yaptıkları gereksiz harcamaları bırakıp, evliliği kolaylaştırma yoluna gittiler. Öyle ki sahabe hanımlardan bazıları mehir olarak sadece kocasının kendisine öğreteceği ayetler karşılığında nikâhlanıyordu.
Kurulan yuvaları zorlaşan düğünlerle kolay biten evlilikler haline getirmemek için lüks ve israftan kaçınmak gerekir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER