Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kocatepe Gazetesi
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Hunhar Medeniyet… – Kocatepe Gazetesi

Kocatepe Gazetesi 18 Kasım 2013 Pazartesi 02:00:00
  Selamün aleyküm değerli okurlarım…
Bu günkü yazımı yazmadan önce on kere düşündüm, yazdım sildim, yazdım ve sildim… Konu çok vahim, durum çok acı. Son bir ayda yeni doğmuş bebeklere kıyan öz annelerini okudukça dudağımı ısırıyorum. Her biri okumuş insanlar, sohbet etsen otursan hümanizmden, özgürlükten, insanlıktan, medeniyetten, kendilerinin insanlara karşı nasıl fedakar olduklarından dem vururlar…
Daralan ruhların, kudurmuş nefislerin eline geçmesiyle beraber tezahür eden olaylar silsilesi, özgürlükten anladığımızın ne olduğunu gördükçe hayretler içinde kalıyor, şaşkınlığımı gizleyemiyor ve de hidayet diliyorum.
Psikoloji bilim dalından bilirdik, babasından intikam almak amacıyla öz annenin çocuğuna kıyma psikolojisini. Bu psikoloji büyük bir mutasyon geçirmiş olmalı ki ortada babası olmayan evlatlara da kıyılıyor. İntikam alacak baba zaten ortada yok anne yeni doğmuş yavrusuna kıyarak neyi eski haline getirmeye çalışıyor neyi toparlamaya çalışıyor anlamış değilim. Evlilik dışı dünyaya gelen bebekler öldürülüyor öz anneleri tarafından. Zaten korktuğun şey çevre baskısıydı ve sen onu henüz dünyaya getirmemişken senin fiziksel özelliklerin bebeğinin varlığını ele veriyordu ve bu çevre onun varlığını henüz doğmamışken keşfetmişti, zaten ilk korkun olan şeyi henüz atlatmış gibiydin. Yakın çevren tarafından günah işleyen kadın kisvesini maalesef giymiştin, keşke katil kisvesini de giymeseydin.
Bu cinayeti işleyen kadın, eminim tek hayalin o bebeği babasının da kabul etmesi ve onunla birlikte büyütmendi… Olmadı… Peki ya sizin suçunuzun cezasını o bebek mi çekmeliydi? Ona reva gördüğünüz hunharca bu sonun bedeli maalesef ki iki cihanda bırakmayacak peşinizi, dilerim ki hidayet ve tevbe nasip olur, gerisi de önce Allah’a havale olur, sonra da devletimizin adaletli ellerine…
Asla kınamıyorum her biri bizim içimizden, sıradan yaşayan bayanlardı. Belki de her bilginin kolayca ulaşılabildiği, iletişimin hızlı olduğu bir çağda yaşadığımız için bunları sık duyar olduk. Fakat bunda özgürlük anlayışının cılkını çıkartmışlığın da etkisi var.
Daha önceki yazılarımda ruhunda aynı beden gibi bir eğitime, gıdaya, saygıya ihtiyacı olduğunu söylemiştim. Ruhlarının varlığından habersiz insanlar olduk maalesef. Ana temamız da bedensel ve zihinsel istek ve hedeflerimiz var, bütün dünyamızı bu istek ve hedefler kaplamış durumda, ruhumuzun da içimizde yaşayan bir varlık olduğunu unutmuş durumdayız. Tasavvufi eğitim bu konular için şart, klişe bir slogan ya eğitim şart, bence ruha eğitim şart…
İslami usulde evlenmeyi gericilikle suçlayan zihniyete sesleniyorum, ilericilik anlayışınız meyvelerini veriyor. Eserinizle övünün, bu çığırı siz açtınız, artık bu ilerleyişin ne siz önüne geçebilirsiniz, ne de biz. Bu açılan çığırın akımına kapılıp her işlenen cinayette, her günahta payınız var.
İslami yaşama tarzını tüm hayatına yansıtıp sizlere de anlatamayan kişiler olarak bizim de bunda payımız var, bunu münazara eşliğinde kırmadan incitmeden anlatmanın elbet bir yolu var, biz bazen ulaşamıyoruz, yetişemiyoruz, çabalıyoruz, bazen tükeniyoruz, bazen boş veriyoruz. Bunda hepimizin payı var.
Kurban bayramında aç bırakılarak ölen bebek, doğar doğmaz başı koparılan diğer bebek, insanlığımızdan dolayı sizlerden özür diliyoruz. Biz batı medeniyetini iyi bir şey sandık, kulağa hoş geliyordu çok rahattı, yükümlülükleri pek yoktu, nefse hoş geliyordu. Ona uyduk, sizleri dünyaya getirdik. Yine aynı medeniyet özentisi ile özgürlüğümüzden vazgeçmek istemeyip sizden kurtulmaya çalıştık. Sizden kurtulunca o çok sevdiğimiz düzende yine özgürce başımız dik dolaşırız sandık, olur sandık, olmadı gibi… Biz mevcut zihniyetimizle daha sizin gibi kaç tanesini yaşarız farkındayız.
Bedenimize “benim bedenim benim özgürlüğüm” yazar sizler ya doğmadan ya da doğduktan sonra hunharca gösteririz özgürlüğümüzü… Şık giyinir televizyonlarda internette havalı havalı yürürüz, bir çok kızın hayali olur yaşam tarzımız. Bunca hunharlığa sebep bizim bakış açımız değilmiş gibi başımız dik sırıtarak poz veririz. Melek yüzlülüğümüzden dolayı belli olmaz şeytanlığımız. Zaten aylık gelirlerimiz, yaşam tarzımız gereği hayaline düştüğümüz kızların hiçbir zaman yanında olmayız fakat müthiş özendiririz, örnek oluruz böyle. Bu hunharlıkların hesabı sorulurken bize pay yokmuş gibi sırıtıp yurt dışı gezilerimizden filan bahsederiz, çağdaşız biz yenilikçiyiz de deriz.
Sen toprağa gir bebek, sen toprak ol biz hala ahmakça bu çığırı açanları alkışlar, birer dakikalık tapınmalar yaparız önlerinde senin şu anki yaşamana sebep olan çığırı açtılar diye…
Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle Allahın selameti rahmeti ve bereketi üzerinize olsun…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER