Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ALLAH KENDİSİNDEN BİR ŞEY İSTEMEYENE GAZAP EDER

Muharrem Günay 10 Ekim 2018 Çarşamba 13:23:49
 

Resûlullah Efendimiz bize Rabbimizi tanıtırken çok önemli bir hususa daha işaret ederek Allah Teâlâ’nın “Kendisinden bir şey istemeyen kimseye gazap buyurduğunu” haber vermiştir (Tirmizî, Daavât 2; İbni Mâce, Dua 1).
İnsanlar kendilerinden bir şey isteyenleri fazla sevmez, onlara değer vermezler. İşte bu sebeple büyük Ahmed İbni Hanbel hazretleri Cenâb-ı Allah’a “Allahım! Yüzümü senden başkasına secde etmekten koruduğun gibi, beni senden başkasına arz-ı hâl etmekten de koru!’ diye dua edermiş. Burada kul ile Allah arasındaki o muazzam fark açıkça görülmektedir. Allah, bizim her şeyi kendisinden istememizi arzu ediyor, üstelik bundan hoşnut oluyor. Kul ise, kendinden bir şey istenmesini arzu etmediği gibi isteyene de sıcak bakmıyor. Bunun en önemli sebebi şudur: Allah, her isteyene muradını vermenin hazinesinden bir şey eksiltmeyeceğini biliyor, kul ise verirsem servetim azalır diye korkuyor. Şu halde biz, malın ve servetin vermekle tükeneceğini zanneden kuldan değil, vermenin hazinesinden bir şey eksiltmeyeceğinden emin olan Allah’tan istemeliyiz. Her şeyin sahibi Allah bir hadîs-i kudsîde şöyle buyurmaktadır:
“Kullarım! Gelmişiniz, geleceğiniz, insanınız, cinleriniz bir yerde toplanıp benden istekte bulunacak olsanız, ben de her birinize istediğinizi ayrı ayrı versem, bu benim mülkümden iğne denize girdiğinde denizden ne eksiltirse işte ondan fazla bir şey eksiltmez” (Müslim, Birr 55).
Günde en az kırk defa okuduğumuz Fâtiha suresi’nin bir adı da “sure-i duâ” dır. Bu surede geçen “İyyâkena’budü ve iyyâkenesteîn/Yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz” âyeti Efendimiz’in bu tavsiyesinin esasını teşkil etmekte ve yardımın kuldan değil, sadece ve sadece Allah’tan isteneceğini göstermektedir.
Peygamber efendimiz bir gün Muâz İbni Cebel radıyallahu anh’in elinden tuttu ve ona: “Muâz! Vallahi seni gerçekten seviyorum” dedikten sonra her namazın ardından mutlaka: Allâhümme ainnî alâ zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetik (Allahım! Seni anıp zikretmek, nimetine şükretmek, sana lâyık ibadet etmek için bana yardım eyle!)” diye dua etmeni tavsiye ediyorum” buyurdu (Ebû Dâvûd, Vitir 26)
İnsanoğlu Allah’ın emirlerini yapabilmek, yasaklarından kaçabilmek, başına gelen sıkıntılara katlanabilmek için yine O’nun yardımına muhtaçtır. Dünya kurulalı beri böyle olmuştur. Bütün peygamber sıkıntıya uğrayınca Allah’tan yardım dilemişler, zâlimlerin zulmüne uğrayan ümmetlerine Allah’a sığınıp O’ndan yardım dilemelerini tavsiye etmişlerdir. Sevgili Yûsuf’unun kanlı gömleği önüne konup onu kurdun yediği söylendiği zaman Ya?kûb aleyhisselâm bu dayanılmaz olay karşısındagüzelce sabretmesi gerektiğini söylemiş, sonra da “Bu anlattığınız karşısında bana yardım edip dayanma gücü verecek ancak Allah’tır” demişti (Yûsuf sûresi 12/18). Mûsâ aleyhisselâm da Firavun’un zulmü altında inleyen halkına “Allah’tan yardım dileyin ve sabırlı olun” tavsiyesinde bulunmuştu (A’râf sûresi 7/128).

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER