Bir bahar sabahı doğruldum yatağımdan.
Henüz daha güneş doğmamış.
Bir ışık giriyordu sağımdan.
Bu arka pencereydi. Bugün ona ne olmuş?
Bu minik pencere bugün pek güzel göründü.
Yanına sokuldum, dokundum camlarına.
Yoksa her şey neş’eye mi büründü?
Bilmem. Belki öyle görünüyordu bana.
Pencerenin camlarını açtım.
Bir bahar havası doldu ciğerlerime.
Önünde duran bahçeme baktım.
Hiç böyle bir güzellik gelmemişti önüme.
Yeşil yapraklar, taze filizler.
Rengârenk çiçekler, güller.
Üstünde damla, damla çiğler.
Aklımdan geçiverdi o eski günler.
Bahar yeni girmişti.
Bu arka pencerenin önündeki gül fidanında.
Bir filiz belirmişti.
Filiz büyümüştü kısa bir anda.
Filiz uzamış pencereyi aşmıştı.
Bu arka pencere ile sanki dost oldular.
Derken filiz açmıştı.
Pencere de gül de neş’e ile doldular.
O kadar güzeldi ki bu yeni açan taze gül.
Bu minik pencere büsbütün güzelleşti.
Derken bu taze güle aşık oldu bir bülbül.
Güle uyuşacak fevkalâde bir eşti.
O günden tezi yok bülbül bir mesken kurdu.
Arka pencere önünde.
Buluştu artık sevgililer.
Düğün yaptılar en müsait bir günde.
Seviştiler, seviştiler.
Bu arka pencere bir cennet oldu gülle, bülbülle.
Par, par parlayan güneşle.
Bahçedeki güzelim çiçeklerle, sümbülle.
Her şey çok hoştu taptaze mesut eşle.
Artık sabahları hep erken kalkıyordum.
Bu cennet parçasının tazeliği solmadan.
Arka pencereden bakıyor, bakıyordum.
Kızgın güneş doğmadan.
Aradan günler geçti, gül hastalanmıştı.
Pembe cildi solmağa başlamıştı bile.
Başını yaslamıştı.
Bağrı yanık bülbüle.
Bülbül şarkı söyliyerek teselliye çalışıyordu.
Zavallı güzelini.
Kaybederim korkusuyla ağlıyordu.
Koyverdi yaş selini.
Bütün cennet halkını bir hüzündür kapladı.
Hiç kimseler gülmüyor.
Yıkılan bir çift varken olur mu cennet tadı.
Heyhat güzel gül ölüyor.
Bir ölüm yeli esmişti şimdi.
Gül’ün bütün etleri düşüvermişti yere.
Bu yanık nağme kimdi?
Bülbül ağıt yakıyor gül’e.
Saatlerce böyle ağladı durdu.
Arka pencere önünde.
Yaşlarla mezar kurdu.
Bu acıklı gününde…
Şimdi aradan tam bir ay geçti
O hüzünlü günlerden.
Bülbül unuttu bile gülü.
Arka pencere önünde bir gül daha açtı.
Bülbül çok sevmişti bu yeni açan gülü.
Bu yeni açan gülle, bülbül tanışıp, konuştular.
Aklına gelmiyordu bile ölen sevgilisi.
Çabucak uyuştular.
Ölen eski ise şimdi bu da yenisi…
İnsanlar da böyledir bülbül ile gül gibi.
Arka pencerede gene tatlı bir huzur.
Hayatta her hüzün bir hülya gibi.
Unutulur, unutulur.
Mayıs 1958 Afyonkarahisar.
Rahmetli arkadaşım İsmet Oyal’a ithafen.
Bu serbest şiir E.S.E bitirme sınavındaki edebiyat hocalarımızın beğenisini kazanarak okuldan yüksek puanla mezun olmamı sağlamıştır.
ASAYİŞ
10 Haziran 2023GÜNDEM
10 Haziran 2023GÜNDEM
10 Haziran 2023ASAYİŞ
10 Haziran 2023ASAYİŞ
10 Haziran 2023UNCATEGORİZED
10 Haziran 2023UNCATEGORİZED
10 Haziran 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.