Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ümit Demir

“Kederde ve Zaferde Bir Değiliz”

Ümit Demir 17 Ekim 2015 Cumartesi 03:00:00
  Ülkemizdeki son olayları değerlendiren New York Times gazetesi şu ifadeyi kullanmış; “Hiçbir şey, ortak keder ve zafer anlarında dahi, Türkleri bir araya getirmeye yetmiyor gibi görünüyor. Kederde ve zaferde, Türkler hâlâ bölünmüş.”
Birliğin ve beraberliğin önemini en iyi bilmesi gerekenler olarak neden böyle olduk?
***
Mesela eskiden şöyle oluyordu:
– Senin Karaoğlan da başından kasketini hiç çıkarmıyor:)
– Ya sizin Erbakan hocaya ne demeli! Takunyası en büyük aksesuarı:)
– Neyse, akşama yengemi de al gel; yemeği bizde yiyelim…
– Olur mu hiç! En son sizdeydik zaten… Bu akşam siz bize gelin çoluk çocuk…
Tamam, mükemmel değildi ama yine de yüze bakılır, kapı çalınır, beraber yemek yiyebilirlerdi zıt görüşlü insanlar. Yukarılar yani politikacılar da bu kadar “yıkıcı” değildi, taban yani halk da bu kadar kindar ve kutuplaşmış değildi. Sonra ne olduysa yukarıları da aşağıları da tarumar oldu gitti.
***
Yine mesela bir futbol takımının Avrupa maçlarında herkes o takımı tutardı. Sevinçler, üzüntüler ortaktı. Sonra ne oldu da komşu illerin takımları arasındaki maçlarda bile kan dökmeyi becerebildik? Ne oldu da Avrupalı bir takımla oynarken o yabancı takımın taraftarı olmayı başarabildik? Türkiye’nin takımı yenilince sevinme bahtsızlığında bulunduk? Spor, tamamen kişisel hırsların, egoların tatmin edildiği, mafya dizileriyle eğitilmiş gençlerin içindeki öfkeyi kusma alanı olurken biz ne işlerle meşguldük?
***
Ve yine eskiden şuna inanırdık mesela: “100 kişilik bir gemide 99 suçlu, 1 masum olsa o masum hatırına o gemi batırılmaz.”
Peki şimdi…
Ne oldu da bu masum düşüncemizden vazgeçtik? Ne oldu da toplu katliam isteyen, toplu ölümlere üzülmeyen insanlara döndük? Ne zaman o 1 masumun hatırını hiç sayar olduk?
Ne zaman kendimizi Tanrı’nın yerine koyup daha dünyadayken başkalarını cehenneme gönderme makamına yerleştirdik?
Yaklaşık 100 kişinin can verdiği Ankara’daki o patlamada 9 yaşında bir sabî de öldü; haberimiz var mı? Cahil cesaretiyle 99 kişi hakkında hükmümüzü verdik, hepsini günahkâr ilan edip cehenneme gönderdik, oh olsun dedik!
İyi de o çocuğun hiç mi sevgisi çökmedi içimize? Nedir bu sevinç, nedir bu kayıtsızlık?
“Yeşil sarıklı ulu hocalar” der ki, “Eğer bir günaha gönlünüz kayarsa yani yapmasanız bile onaylarsanız yapmış gibi olursunuz!”
Allah’ın her gün yeni bir fırsat verdiği, kendisine dönüşünü beklediği insanların acımasızca katline eğer onay veriyorsak, seviniyorsak, üzülmüyorsak bilelim ki biz de o günahtan payımızı alırız! Şunu da unutmayalım, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez!”
Her şeyi görmezden gelebiliriz ama 9 yaşındaki o sabî bize hesap gününde baş eğdirir, diz çöktürür!
***
Yol yakınken kalbinize hüzünle yaş döktürelim lütfen.
Yol yakınken komşularımızla, akrabalarımızla, dostlarımızla ne kadar zıt fikirlere sahip olsak da bir olabilmenin yollarını arayalım.
Yol yakınken futbol başta diğer tüm spor dallarını kin gütmenin aracı olarak kullanmaktan vaz geçelim
Yol yakınken sevinçte de, kederde de bir bütün olabileceğimizi gösterelim dünyaya!
En azından birbirimizin kalbini kırmamaya gayret edelim.
En azından ya hayır söyleyelim, ya da susalım!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti