Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kocatepe Gazetesi

MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ NEDEN HALA HAREKETE GEÇMEZ ?

Kocatepe Gazetesi 13 Ağustos 2013 Salı 03:00:00
  Afyonkarahisar’da 2012 yılında yakalanan başarı adına yapılan tüm yapılanmaların ortadan kaldırılmasından sonra eğitim öğretimde istenilen başarı yakalanamadığı gibi, her yıl geriye doğru gidiyoruz.
Çok önemli toplantı ve etkinlikleri neden özel okullarda yapma gayreti içersine girdiler, Özel dershaneler ve özel okullar sürekli teşvik edildi. Test mantığı her zaman ön plana çıkarıldı. Öğrenciler birer yarış atı gibi okuldan sınava, sınavdan dershanelere, dershanelerden de özel öğretmenlere mahkum edildiler.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yaptığı anketlerle öğretmenler küstürülmüş, okullar tepkisini göstermiş, ancak Milli Eğitim Müdürlüğü Devlet okulları bilinçli bir şekilde geri plana itildi.
Özel dershaneler ve özel okullar, ataması yapılamayan yeni mezun stajyer öğretmenlerle bu işi götürmeye çalıştılar. Çünkü bu öğretmenlerin büyük bir çoğunluğu kendini kanıtlayıncaya kadar ya birkaç yıl ücretsiz çalıştırılıyor, ya da asgari ücretin de altındaki emek sömürüsüne razı oluyorlardı. Neden mi? Nedeni gayet açıktır.
Her yıl iki milyon civarındaki üniversite adaylarından en fazla onda biri kadarı üniversitelere ve yüksek okullara yerleşebiliyorlar. Geri kalanlarını da sokaklara, internet kafelere ve havasız küf kokulu kahvehanelere mahkum ediyoruz.
Öğrencinin temeli olarak benimsediğimiz İlkokulu sınıfını önemsemediğimiz ve yaparak, yaşayarak öğretmeyi özümsemediğimiz sürece bu ezberci eğitim sisteminden kurtulmamız olanaksızdır. Kütüphanelerin kaldırılıp, sınıf yapılmaya çalışıldığı, Laboratuarların ve Bilgisayar sınıflarının kaldırılıp sınıf yapılmaya çalışıldığı bir anlayıştaki bir düşünce ile nasıl başarılı olunabilir?
Öğretmenin ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal olarak doyurulmadığı; öğrenmeyi öğretemediği bir sistemde nasıl başarılı olunur? Daha açıkçası, eğitilmeye muhtaç eğitimcinin sayıca yüzde yetmişlerde olduğu bir sistemde başarıdan nasıl söz edilebilir?
Öğretmenler arasında “kariyer basamak sınavı” adı altında eğitimle hiçbir ilgisi olmayan, eğitici ve öğretici bilgi ve birikimden yoksun olan sınavlar yapılarak, öğretmenleri “uzman öğretmen, baş öğretmen” diye adlandırarak ikiye, hatta üçe bölme mantığının egemen olduğu bir sistemde başarıdan nasıl söz edilebilir?
Sabah okula gelen öğrencinin fiziki olarak sınıfta olmasına rağmen, düşünce ve beyin olarak sokakta olmasının nedenlerini ortadan kaldırmadan ve bu konuda gerçekçi çözümler üretemeden eğitimde başarıdan söz etmek kadar abes bir şey edilebilir mi?
Öğretmenin okumaktan ve yazmaktan; dolayısıyla üretmekten korktuğu bir sistemde başarıdan söz edilebilir mi?
Maaşını ve diğer tüm özlük haklarını devletten aldığı halde, Eğitimde Toplam Kalite Yönetimi’nden sorumlu “uzman” eğitimcilerin, velileri toplayarak özel okullara götürdüğü ve orada konferans adı altında özel okulları överek, öğrencilerini bu okullara kaydırmalarını istediği başka bir ülke daha var mıdır, merak ediyorum.
Sizlere bir gerçekten bahsetmeye çalıştım. Bunları göz ardı etmemeniz dileğiyle…
(Bir Eğitimci)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER