Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NAMAZI KILMAK İLE İKAME ETMEK ARASINDAKİ FARK VARDIR

Muharrem Günay 18 Kasım 2013 Pazartesi 02:00:00
  Yüce kitabımızda sık sık “Namazı ikâme et” emri geçer. Hiç şüphesiz namazı kılmakla ikame etmek aynı şey değildir. Namazı kılmakla namazı ikame etmek arasında büyük fark vardır diyen Elmalılı Hamdi Yazır namazın ikame edilmesi konusunda şöyle diyor:
Elbette, “Namazı ikame ederler” demekte, “Namazı kılarlar” demekten fazla bir anlam vardır ki bu, en az “doğru dürüst” yani “namazın şartlarına uymak, Allah’a boyun eğmek ve tevazu göstermek suretiyle güzelce kılmak ve hatta kıldırmak mânâlarını ifade eder. (İkame), “kıyam” veya “kıvam”dan “if’âl” ölçüsünde olarak lügatte kaldırıp dikmek veya düzeltip doğrultmak veya kıymetlendirmek ve devam ettirmek veya dikkat ederek yapma anlamlarına geldiğinden, namazla ilgisinde bu mânâların birinden veya ortak noktalarından beliğ bir istiare yapılmış ve bunun için bir kelimelik “namaz kılarlar” yerine, iki kelimelik “namazı ikame ederler” seçilmiştir. İlk önce “dikmek” veya “doğrultmak” mânâlarını düşünelim: Bu bize “Namaz dinin direğidir.” hadis-i şerifini hatırlatır. Bu hadiste din, yüksek bir binaya benzetiliyor ve namaz aynı o binanın direği gösteriliyor ki, iman da o binanın temelidir. …Bu âyette de namaz cemaat ile kaldırılabilecek büyük bir direğe benzetiliyor ve onun güzelce dikilmesi veya doğrultulması suretiyle o yüksek binayı dinin inşa, koruma ve devam ettirilmesinin gereği anlatılıyor. Bir de bu binanın ilerde açıklanacak esasları, diğer kısımları, süsleme ve güzelliklerinin bulunduğuna işaret buyruluyor. Bundan dolayı “namaz kılarlar” demekle, “namazı ikame ederler” demek arasında ne büyük fark vardır. Hakikatte din gayet büyük ve Kutsi bir binadır. Ve bu binanın kerestesi, malzemeleri, şekli ve planı (yani şeriat) bizzat Allah’ın yaptığı ve koyduğu bütündür. Ona uygun olarak inşası, kurulup meydana gelmesi ve içinde saadetle yaşanması da insanlara aittir. Temsilen (benzetme yoluyla) diyebiliriz ki, bu binanın mimarı Allah, baş kalfası Peygamber, amelesi ümmettir. Bu binanın temeli kalplerin derinliklerinde atılacak ve ağızlardan taşacak, direği tek başına namazlarla hazırlanacak, düzlenecek ve cemaat ile görünme meydanına dikilecek, sonra üzerine diğer kısımları inşa edilecektir. (Elmalılı Hamdi Yazır, Bakara Suresi Tefsirinden) (Bak. Ali Küçük Besairü’l Kur’an Tefsiri Bakara Suresi)
Onun içindir ki Sevgili Peygamberimiz; “Namaz dinin direğidir” buyurur.
Öyleyse “egimissalâte…” ayeti ile bu direği yerine dikmemiz, yerleştirmemiz emrediliyor. Aynı zaman da namaz, ancak cemaatle ayağa kaldırılabilecek büyük bir direğe benzetilmiştir. Çok büyük ve bir kişi ile yerden kaldırılamayacak kadar bir direk düşünün ki bu direk ancak birkaç kişinin bir araya gelip güçlerini birleştirmesiyle kaldırılabilir, yerine konulabilir. İşte namazda böyle bir direktir ki ancak cemaat halinde birlikte ikame edilmesi, yerine getirilmesi gereken bir ibadettir. Onun içindir ki cemaatle namaz kılmak teşvik edilmiş ve Allah’ın Resulü tarafından cemaatle kılınan namazın sevabı tek başına kılınan namaza göre 27 derece daha fazla olduğu belirtilmiştir.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
“Güvenilirliliği olmayan kimsenin kâmil imanı yoktur, temizliği olmayanın da namazı yoktur, namazı olmayanın dine bağlılığı yoktur. Dinde namazın yeri, bedende başın yeri gibidir.”
Uhut’da Peygamber Efendimizin mübarek dişleri kırılıp, mübarek yanaklarından kanlar geldiği halde, el kaldırıp:
“Yâ Rabbî! Kavmime hidayet ver. Onlar bilmiyorlar!” Buyurmuş iken, Hendek savaşında ikindi namazının kılınmasına engel oldukları zaman:
“Bizi orta namazdan mahrum bıraktılar. Yâ Rabbî, onların kalplerini ve kabirlerini ateş ile doldur” diye dua etmişlerdir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER