Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

PEYGAMBERİMİZDEN ÖNCE NAMAZ – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 19 Kasım 2013 Salı 02:00:00
  Yüce kitabımız Kur’an’dan öğrendiğimize göre Cenâb-ı Hak her ümmete güç yetirebildiği şekilde emirler, yasaklar ve ibadetler teklif buyurmuştur.
“Ey îmân edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, oruç size de farz kılındı.” âyetiyle orucun bizden önceki ümmetlere de farz kılındığını bildiren Kur’ân, muhtelif âyetleriyle namazın da, zekâtın da bizden önceki ümmetlere farz kılınan ibadetler arasında yer aldığını bildirir.
Meryem Suresinde Hz. İsa’nın henüz çocukken şöyle dediği anlatılmaktadır:
“Nerede olursam olayım (Rabbim) beni, mübarek (feyizli ve insanlara faydalı) kıldı. Hayatta olduğum müddetçe bana namazı ve zekâtı emretti.” (Meryem:31)
Hz. İbrahim de, “Ey Rabbim! Beni ve neslimden (gelenleri) de namazı ikâme edenlerden/gereği gibi kılanlardan eyle…” (İbrahim: 40) diye dua etmiştir. Hz. Lokman’da oğluna namazı dosdoğru kıl diye nasihat etmiştir:
“Ey Oğulcuğum! Namazı ikâme et / dosdoğru/gereğine uygun olarak kıl…” (Lokman:17)
Yahudilik ve Hıristiyanlık ta da şekil açısından farklılıklar olsa da Namaz bütün ilahi dinlerde var olup sadece Muhammed ümmetine has bir ibadet değildi, bizden önceki ümmetlerde de vardı. Bu duruma Bakara suresinde dikkat çekilir:
“Hani (vaktiyle) İsrâiloğullarından: “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara güzel davranıp iyilik edin; hem de insanlara güzel söz söyleyin, namazı ikâme edin; dosdoğru kılın ve zekâtı verin.’’ diye (emretmiş), sağlam söz almıştık. (Bu sözden) sonra, sizin pek azınız hariç, (hepiniz) döndünüz. Sizler zaten yüz çeviren (dönek)lersiniz.” (Bakara: 83)
Cenâbı Hak, Kur’an’da Hz. Musa’ya:
“Şüphesiz Ben Allah’ım, Benden başka tanrı yoktur; Bana kulluk et; Beni anmak için namaz kıl. (Namazı ikâme et.)” diye hitap eder.
Yüce Allah Hz. İbrahim, Hz. İshâk ve Hz. Yakup’a “İkâme etmeyi/namazı dosdoğru kılmayı” emretmiştir;
“Onları(n üçünü de İbrahim’i, İshâk’ı ve Yakup’u) emrimizle doğru yola çağıran önderler yaptık. Kendilerine hayırlı işler yapmalarını, namazı ikâme etmeyi (dosdoğru kılmalarını), zekât vermelerini vahyettik. Onlar sadece bize kulluk eden (kimse)lerdi.” (Enbiya: 73)
Beş vakit namaz farz kılınmadan önce, Hz. Peygamber’in ibadet tarzı Cenâb-ı Hakk’ın yaratıklarını düşünmek, Allah’ın yüceliğini tefekkür etmek, sabah ve akşam ikişer rekât hâlinde namaz kılmak şeklinde idi.
Mahmud Efendi Hazretleri Ruh’ul Furkan Tefsirinde Peygamberimizin ibadet şekliyle ilgili olarak aşağıdaki bilgileri vermiştir:
Ravzatü’l – Ahyar kitabında zikredildiğine göre İmam-ı Mukatil (Radıyallahu Anh) şöyle buyurdu: Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Mekke’deyken, iki rekât sabah, iki rekât akşam namaz kılardı. Mirac’a çıktığında beş vakit namaz farz edildi. Namazın farz kılınmasındaki hikmet şudur:
Efendimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Miraç ettirildiğinde, göklerin bütün maneviyatını ve orada bulunan meleklerin ibadetlerinin çokluğunu görerek onlara gıpta etti. (İmrendi.) Ümmeti için böyle ibadetler talebinde (isteğinde) bulundu. O zaman Mevlâ Teâlâ meleklerin bütün ibadetlerini beş vakit namazda topladı. Çünkü meleklerin bir kısmı kıyamda, bir kısmı rükûda, bir kısmı da secde de bulunuyorlardı. Mevlâ Teâlâ Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e, ümmeti beş vakit namazı hakkıyla eda ettiklerinde, göklerde bulunan bütün meleklerin ibadetlerinin sevabını vereceğini vaat etti. (Söz verdi.) Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri, namazın beş vakit olmasındaki hikmet ise şöyle izah etmiştir. Efendimiz (Salallahu Aleyhi ve Sellem) farz namazın elli vakitten daha aza indirilmesini istedikleten sonra, Mevlâ Teâlâ O’na şöyle buyurdu:
“Ey Muhammed! Bu namazlar her gün ve gecede beş keredir. Her namaz için on hasene (mükâfat) vardır. O halde bu (beş vakit namaz) elli (vakit) namaz (sevabı) dır.”
İşte farz namazlar ilk olarak bu ümmete elli vakitti, sonra hafiflik olsun diye beşe indirildi. Fakat sevap aynı kaldı.
Diğer bir hikmet de, şudur ki: Beş vakit namaz evvelki ümmetlerde dağınıktı (Beş vakit olarak değildi, meselâ: Bazısında sabah, bazısında öğle, bazısında sadece akşam namazı vardı) Allah-u Teâlâ onları Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ümmeti için topladı. Zira Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), dünya ve ahiretteki bütün faziletlerin mecmai (toplandığı zât) tır. O, bütün Peygamberlerden üstün olduğu gibi ümmeti de, diğer ümmetler arasında fazilet (şeref) te onun gibi üstündür. Sabah namazını ilk kılan, Âdem (Aleyhisselâm) dır. Öğle namazını ilk kılan İbrahim (Aleyhisselâm) dır. İkindiyi ilk kılan Yunus (Aleyhisselâm) dır. Akşamı ilk kılan İsa (Aleyhisselâm) dır. Yatsı namazını ilk kılan da Musa (Aleyhisselâm) dır. İşte beş vakit namazda karar kılmanın sırrı budur. Şöyle de denilmiştir; Âdem (Aleyhisselâm) beş vakit namazın hepsini kılmıştı. Ondan sonra namazlar peygamberler arasında dağılmıştı. Vitir namazını ilk kılan ise Miraç gecesinde Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olmuştur. (Mahmud Ustaosmanoğlu; Ruhu’l – Furkan Tefsiri cilt: 1, sayfa:139)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER