Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ŞEYTANIN SEVMEDİKLERİ VE KANDIRAMADIKLARI – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 13 Ekim 2012 Cumartesi 03:00:00
  Enes bin Malik (R.A.) anlatıyor:
Bir gün Eba Eyyübün evinde Peygamber (A.S.V.) efendimize sohbet ediyorduk. Bir ara dışarıdan gayet çirkin bir ses duyuldu:
_ Ya Muhammed içeri girmeme izin verir misiniz? Diyordu. Peygamberimiz:
_ Bu sesin sahibini tanıdınız mı? diye sordu. Biz:
_ Allah ve Resûlü bilir. Dedik. Peygamberimiz:
_ Bu sesin sahibi şeytandır. Buyurdu. Hemen Hz. Ömer yerinden fırladı:
_ Müsaade et, ya Resûlüllah, şu haini geberteyim. Dedi. Peygamberimiz:
_ Ya Ömer bunu yapamazsın. Zira ona kıyamete kadar mühlet verilmiştir, dedi. Sonra buraya gelmezdi, herhalde bir sırra binaen geldi, buyurdu.
Şeytanın içeri gelmesine izin verdi. Şeytan içeri girdi. Yüzü gayet çirkindi. Bir gözü kördü. Çenesinde de birkaç kıl vardı. Allah’ın emriyle geldiğini söyledi.
_ Eğer dedi, gelmeseydim Allah bana dünyada iken azap ederdi.
_ Sonra kapının yanına oturdu.
_ Ya Muhammed senden şikayetim var. Sen dünyaya geleli insanları kandıramıyorum. İnsanları azdırmak, onları yoldan çıkarmak mümkün olmuyor.
Peygamberimiz yanında duran Hz. Ebû Bekir’i gösterdi.
_ Nasıl dedi, bunu kandırabilir misin?
Şeytan cevap verdi.
_ Nerde! Onu kandırmak mümkün mü? Sarsılmaz bir kaya gibi.
_ Ya Ömer’i?
_ Onun heybetinden korkarım.
_ Ya Osman’ı?
_ Ondan utanırım. O Kur’an-ı tertip edendir.
_ Pekiyi, Ali için ne diyorsun?
_ Ona Allah arslanım dedi. Zülfikarı var, korkarım.
Peygamberimiz (S.A.V.) bu cevapları aldıktan sonra:
_ Pekiyi sen neleri sevmezsin? Düşmanların kimlerdir?
Şeytan cevap verdi.
_ Camiyi, cemaati, Kur’an-ı, Mekke’yi, Medine’yi, Arafatı, Mescid-i Aksa’yı, Mescid-i Haram gibi sizin mukaddes saydığınız yerleri sevmem. Düşmanlarım da on beş sınıf kimsedir. Başta birincisi sensin ya Muhammed, Senin yakınların ve arkadaşların. Daha sonra bütün peygamberler. Arkadaşlarının arkadaşları, veliler…
Doğru söyledin. Buyurdu Peygamber Efendimiz.
_ Ben ve bütün saydıkların da seni sevmeyiz. Sen benimde, bu saydıklarımın da en büyük düşmanımızsın.
Şeytan düşmanlarını saymaya devam etti:
İkincisi: Öğrenip, öğreten ve öğrendikleri ile amel eden din bilginleridir.
Üçüncüsü: Kur’an-ı okuyan ve okuduğu Kur’an’ın tarif ettiği gibi yüksek ahlaka sahip olan salih kişilerdir.
Dördüncüsü: Allah’ın rızasını birinci planda tutarak müezzinlik edenlerdir.
Beşincisi: Hallerinden şikayetçi olmayan fakirlerdir.
Altıncısı: Muhammetli olanlar. Sünnete sarılanlar.
Yedincisi: Cömert olanlar.
Sekizincisi: Sabah namazını vaktinde kılanlar.
Dokuzuncusu: Gerek kendi örnek ahlakıyla, gerek nasihatla halkı ıslah eden ve doğru yola çağıran vaizlerdir.
Onuncusu: Haramdan ve zinadan kaçanlardır.
On birincisi: Daima abdestli olanlar, abdestli olarak ibadete hazır bulunanlardır.
On ikincisi: Hayâ ehli olanlardır.
On üçüncüsü: Allah’a tevekkül edenlerdir.
On dördüncüsü: Fakir ve yoksulları sevindirenlerdir.
On beşincisi: Allah’a daima ibadette bulunan Allah’ın abid ve zahid kullarıdır.
Rivayet olunduğuna göre, şeytan, askerlerini sahabe-i kiram zamanında yeryüzüne yaymış ve bir zaman sonra askerler, ümit siz olarak üslerine dönmüş. Şeytan askerlerine sormuş:
– Neden böyle kızgın ve hırçınsınız?
– Biz bunlar gibi, hiç kimseye rastlamadık. Bunlar bizi son derece yordukları halde bir tanesinin kılına bile dokunamadık.
– Siz bunları yenmeğe muktedir değilsiniz. Çünkü onlar peygamberleriyle arkadaşlık yapmış, Allah’ın ayetlerinin nüzûlünü müşahede etmiş kimselerdir. Fakat üzülmeyiniz, bunlardan sonra bir kavim gelecektir. Siz ihtiyaçlarınızı ve öcünüzü onlardan alırsınız.
Tâbiîn-i kiram zamanı geldiğinde, şeytan yine ordularını seferber etmiş ama ordular yine mahrum olarak üslerine dönüp şöyle haykırmışlar:
– Biz bunlardan daha acayip kimseler görmedik. Kendilerini peyderpey günaha sokup bir şeyler alıyoruz. Fakat günün sonunda akşama doğru istiğfar etmeye başlıyorlar. İstiğfarları sayesinde
Allah günahlarını sevaba tebdil ediyor.
– Siz bunlardan da bir şey elde edemezsiniz. Çünkü inançları sıhhatli ve doğrudur. Peygamberlerinin sünnetine tâbî olmakta ciddîdirler. Fakat bunlardan sonra bir kavim gelecektir. Gözleriniz onların gelişi ile aydınlanacaktır. Siz onlarla oyuncak gibi oynaya caksınız. Onları heva ve heves gemleriyle istediğiniz şekilde, is tediğiniz istikamete çekebileceksiniz. Onlar af dilerlerse affolunmazlar. Tevbe de etmezler ki, Allah günahlarını sevaba tebdil etsin.
Râvi diyor ki: ‘Birinci yüzyıldan sonra bir kavim geldi. Şeytan, içlerine heva ve heves tohumunu ekti, bid’atları süslü ve câzip gösterdi. Onlar da bid’atleri helâl telâkki ettiler ve bid’atleri din edindiler. O bid’atleri yaptıklarından dolayı Allah’tan af dileyip tevbe de etmezler. Bu bakımdan düşman, onlara musallat oldu ve istediği tarafa sürükledi!’
İbn Mes’ud (r.a) şöyle buyurmuştur: ‘Âhir zamanda güzel hidayet çok amelden daha hayırlıdır. Siz öyle bir zamandasınız ki, en hayırlınız emirleri aceleyle yapanınızdır. Fakat sizden sonra bir zaman gelecektir ki, o zamandaki insanların en hayırlısı şüphelilerin çokluğundan ötürü teenni ile adım atanlardır’.
İbn Mes’ud çok doğru söylemiştir. Şu zamanda teenni ile adım atmayan ve halkın yaptığı işlerde onlara uyan ve onların daldığı gibi dalan bir kimse, halkın felâkete gittiği gibi felâkettedir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti