Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

FETİH YAZILARI -6 – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 6 Haziran 2011 Pazartesi 03:00:00
  HZ. MUHAMMED FETİHE KATILIYOR (6)
Bin bir türlü sırlarla dolu olan bu fetihte, surların dibinde bir başka güzellik daha tecelli ediyor ve vücudu delik deşik olarak kızgın yağlarla kavrulmuş Ulubatlı Hasan’ın simasında tatlı bir tebessüm yayılıyordu. Çünkü bu mübarek asker, şehit olmadan biraz önce, surların tepesinde Fahri Kainat Efendimizi görmüştü… Çünkü o kadar yara bere içerisinde onun surların tepesine çıkacak mecali kalmamıştı. Hz. Muhammed ona, surların tepesinde görünerek; “gel gel” deyince, o bütün ağrılarını unutmuş ve sancağı tepeye ulaştırmış, Resul-ü Ekrem’e gülümseyerek şehit olmuştu. Çünkü iki cihanın serveri Hz. Muhammed, hadisinde fethi müjdeler de orada olmaz mı? Allah’ın Ordusunu yalnız bırakır mı? Fatih Ulubatlı’nın yerde gül gibi açılan çehresini ve yanan vücudunu görünce, üzerine kapandı, onu kokladı, ağladı ve; “mâna kardeşim benim, İstanbul sana değermiydi…” dedi. İşte dava arkadaşlığı böyle olmalıdır.
İkindi Namazı:
Fatih, “ Fetihten hemen sonra İkindi Namazını kılarak secde’ye vardı. Ayasofya Kilisesi’ni Cami’ye çevirerek İlk ikindi namazında kendisi imam oldu. Namaz’a durunca “Tekbir” aldı, “Allahu Ekber” dedi ve el bağladı. Tekrar “Tekbir” aldı, el bağladı. Üçüncü defa “Tekbir” aldı ve el bağladı, ondan sonra namaz’ı kıldırdı. Askerler şaşırmışlardı.. Alışılmışın dışında “Üç Tekbirle” namaz’a başlanmıştı. Namaz’dan sonra Fatih’e sordular; “Sultanım niçin üç tekbir aldınız? ” Fatih: “İlk tekbir’den önce niyet ettim; Allahım Kabe’yi bana göster dedim, olmadı. Tekrar tekbir aldım, yine Kabe’yi göremedim. Üçüncü tekbir’de; Allahım, İstanbul’un güzelliğini gözümün önüne perde yapıp Kabe’yi bana unutturma! .. Arada mekan ve mesafeyi kaldır, Kabetullah’ı bana göster Allahım, dedim ve Üçüncü tekbir’i aldım. Kabe karşıma geldi ve ondan sonra namazı kıldırdım.” Dedi.
Altın Anahtar
Fatih, Hocası Akşemseddin ve Molla GÜRANİ, İstanbul kapısından içeri girerken, Bizans’ın ileri gelen Patrikleri “Şehrin Altın Anahtarını” vermek için heyecanla beklemekteler ve aralarında konuşurken; “Fatih şu 22 yaşındaki delikanlı mı, yoksa şu ak sakallı ihtiyar mı? ” diyerek birbirine sorarlar; “Olsa olsa şu ak sakallı ihtiyardır, çünkü delikanlıların karı değildir.” derler ve anahtarı Akşemseddin’e sunarlar. Akşemseddin, gözünün ucu ile Fatih’i göstererek; “Fatih ben değilim, Fatih O’dur” der ve patrikler altın anahtarı Fatih Sultan Muhammed Han’a sunarlar. Fatih Sultan Mehmet o anda yeryüzünün en ağır kumandanı; “Asıl Fatih ben değil, Manevi Fatih Hocam Akşemseddin’dir, Anahtarları ona verin…” dedi. Ve Anahtarlar Akşemseddin’e teslim edildi. Bizans kadınları yol boyunca Fatih ve askerine çiçek attılar, şarkılar, şiirler, ilahiler okudular…
İstanbul’un fethi ile bin yıllık Bizans tarihin derinlikle-rine gömülüyor, İslâm’ın sekiz yüz yıllık ülküsü gerçekleşiyor, İstanbul Kızıl Elması da Türklerin eline geçiyor ve Türk ve dünya tarihinin yeni ve parlak bir devri başlıyordu. Padişahım çok yaşa! Padişahım çok yaşa! Sesleri içerisinde şehre giren Fatih, Allah’ın ordusu ve İslâm’ın askerleri ve Hz. Peygamberimizin övdüğü askerler olmak şerefine erişen gâzilere şöyle sesleniyordu:
“Ey kahraman mücahitler! Allah’a hamdü senâlar olsun. İşte bundan böyle sizler Kostantiniyye Fatihlerisiniz. Hz. Peygamberin, Kostantiniyye şehri elbette feth olunacaktır. Onun fethine muvaffak olan hükümdar, ne güzel hükümdar ve askerleri ne kahraman askerlerdir” buyurduğu ve Lisan-i Peygamberin şereflendirdiği şerefli askerler siz oldunuz. Gazanız mübarek olsun. Zinhar çocukları, din adamlarını, sizinle harp etmeyen insanları öldürmeyin, kadınlara dokunmayın. Peygamberin size layık gördüğü şerefe layık olasınız” (Devamı Yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti