Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İMAN YAZILARI İKİNCİ BÖLÜM-7 – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 26 Eylül 2011 Pazartesi 03:00:00
  İNANMADIKLARI HALDE İNANDIK DERLER (7)
İman etmedikleri halde inandık derler; inanıyormuş gibi davranırlar. Yukarıda mealleri verilen Bakara 8-16 ayetlerde münafıkların bu özelliğine dikkat çekilir:
“İnsanların bir kısmı da (münâfıkdırlar; onlar kalpten) inanmadıkları halde (dilden) “Allah’a ve âhiret gününe inandık.” derler (ve akıllarınca) Allah’ı ve inananları aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar da farkında bile olmaz-lar.” (2/Bakara8–9)
“(Resûlüm!) Münâfıklar (imanlarında samimi olmayan, içlerinden sana ve İslâm’a düşman olanlar) sana geldiği zaman: “Şehadet ederiz ki sen elbette Allah’ın Resûlü’sün.” derler. Allah da biliyor ki kesinlikle sen, elbette kendisinin Resûlü’sün. (Bununla beraber) Allah (yine) şehadet eder ki o münâfıklar hiç şüphesiz yalancıdırlar.” (63/Münafıkun-1)
Münafıklar inanç ile inançsızlık arasında bocalarlar
Münafıklar iman ile imansızlık, Müslümanlar ile kâfirler atasında dolanır dururlar, inanç ile kafirlik/inançsızlık arasında bocalar dururlar. Onların bu durumları Nisa suresinde şöyle anlatılır:
“Muzebzebîne beyne zâlike, lâ ilâ hâulâi ve lâ ilâ hâulâi. Ve men yuDlilillâhu fe len tecide lehu sebîlâ(sebîlen).
“Onlar (münâfıklar), mü’minlerle kâfirler arasında kararsızdırlar. Ne bunlara ne de onlara (dahil olur/bağlanırlar). Allah kimi sapıklık üzere bırakmışsa artık sen ona bir (çıkar) yol bulamazsın.” (4/Nisa-143)
Ayette geçen “müzebzebine” kelimesi tereddüt eden, bocalayan, bocalayıp duran manasındadır. Münafıklar ne yürekten inanır Müslüman olurlar ne de açıkça kâfir olurlar.
Münafıklar Allah’ı Aldatmaya Çalışırlar
Münafıkların sadece insanları değil Allah’ı da aldatmaya çalıştıkları Kur’an’da şöyle anlatılır:
İnnel munâfigîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâS Salâti gâmû kusâlâ yurâunen nâse ve lâ yezkurûnallâhe illâ galîlâ(galîlen). (4/Nisa-142)
“Münâfıklar (kalplerinde küfrü ve düşmanlığı gizleyip dilleriyle iman ettiklerini söyleyerek güya) Allah’a hile yapmak isterler. Hâlbuki O, onların hilelerini başlarına geçir(ip cezalarını ver)endir. Onlar, namaza kalktıkları vakit üşene üşene kalkarlar (özen göstermezler), insanlara gösteriş yaparlar. Allah’ı da ancak pek az zikrederler (hatırlarlar).” (4/Nisa-142)
“İnsanların bir kısmı da (münâfıkdırlar; onlar kalpten) inanmadıkları halde (dilden) “Allah’a ve âhiret gününe inandık.” derler (ve akıllarınca) Allah’ı ve inananları aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar da farkında bile olmazlar.” (2/Bakara8–9)
“(Allah) gözlerin hain (bakış)ını da, göğüslerin gizlediği şeyleri de bilir.” (40/Mümin-19) “(Lokman:) “Ey yavrucuğum! Şüphesiz ki o (yaptığın iyilik ve kötülük) bir hardal tanesi ağırlığında olsa, hem de bir kaya içinde veya göklerde, yahut yer içinde bile olsa, Allah onu getirir (ve karşılığını verir). Çünkü Allah Latîftir, her şeyden haberi olandır.” (31/Lokman-16)

Not: Arapça ayet metinlerini Türkçe harflerle yazarken sad harfi büyük S, peltek zel ve peltek se harflari küçük ve koyu olarak (z,s), s,z harfleri küçük renksiz , Zý harfi büyük Z ile, Tý harfi büyük T, te harfi küçük te, Dat harfi büyük D, dal harfi küçük d ile gösterilmiþtir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER