Nöbetçi Eczaneler
28 Ocak 2012 Cumartesi 02:00:00 Allah Salihlerle Beraberdir
Yüce Allah Kur’an’da , asra yemin ederek Allah’a inanan iman eden, birbirine hakkı tavsiye eden ve sabreden insanların dışındaki insanların zararda olduklarını belirtir.
“Asra yemin olsun ki muhakkak insan kesin bir ziyan içindedir. Ancak iman edip de sâlih (sevaplı) amel (ve hareket)lerde bulunanlar, hem de birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler ha-riçtir (onlar ziyandan kurtulmuşlardır). (Asr 1-3)
Ashâb-ı kirâm bu sûreyi okumadan birbirlerinden ayrılmazlardı. Hakkı tavsiyede iyiyi, doğruyu ve tevhidi; sabrı tavsiyede ise ibadetlere devamı, nefse uymamayı ve ilâhî imtihanlara katlanmayı tavsiye vardır. İmam Şâfiî şöyle der: “Kur’an’da başka hiçbir sûre nâzil olmasaydı, şu kısacık sûre bile insanların dünya ve âhiret saadetini temine yeterdi.”
Allah bozgunculara, fitne ve fesat çıkaranlara, din düşmanlarına ne kadar uzaksa, salih insanlara ve salih amel işleyenlere o kadar yakındır. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor:
“Biz iman edip salih amel işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlarla aynı mı tutacağız? Yoksa takva sahiplerini, arsız sapıklar gibi mi yapacağız “ ( Sad / 38 )
“İman edip salih amel işleyenler, yaratıkların en hayırlılarıdır. Onların Rableri katında ödülleri… Adn cennetleridir.” ( Beyyine suresi / 7-8)
Salih amel denince akla ilk gelen ibadet, gösterişten, riyadan uzak sırf Allah sevgisi ve Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan ibadetlerdir. Bunlar, namaz, oruç, haç, zekat olduğu gibi, bir güzel söz, bir Müslümanı Allah rızası için sevmek, çünkü Peygamberimiz: İman etmedikçe cennete giremez, bir birinizi sevmedikçe ise iman etmiş sayılmazsınız “ buyurmuştur. İyiliği emretmek, nasihatte bulunmak, cami, okul, hasta hane yaptırmak, bir Müslüman kardeşinin bir işinde ona bedenen yardımcı olmak, ücret almadan bir hastayı muayene ve tedavi etmek, bilmeyene bildiği bir şeyi öğretmek, doğayı-çevreyi korumak, ağaç dikmek, hayvanları korumak bunlara salih ameller kapsamındadır. Sevgili Peygamberimiz : “İnsanların en hayırlısı insanlara hizmet edendir.” “Yerdekilere merhamet edin ki Göktekilerde size rahmet etsin” buyurmuştur.
İslam âlimlerine göre samimiyet
(İhlâs) iki kısma ayrılır:
1- Amelde Samimiyet: Amelde samimiyet, Allah’a bir adım daha çok yaklaşmayı dilemek, O’nun buyruklarına derin saygı duymak ve çağrısına koşmak demektir. Sağlam ve sarsılmaz bir inanca sahip olmak sahibini amelde samimiyet ve Allah’a bağlılığa götürür.
Samimiyetin zıddı, nifaktır. Nifak, Allah’tan başkasına yakınlaşmayı dilemek ve başkaları duysun diye ibadet etmek ve amel işlemek demektir.
2- Sevap Beklemede Samimiyet: Sevap beklemede samimiyet, hayırlı işler işleyerek karşılığında öbür dünyada menfaat ummak demektir.
Havariler İsâ Peygamber’e sorarlar:
“Samimî (halis) amel nedir? Allah bağlısı kişi kimdir?” İsâ Peygamber buna şu ibret dolu cevabı verir:
“Samimi amel, katıksız ameldir. Yani yalnız Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı gaye güden ameldir. Allah bağlısı kişi ise yaptığını sadece Allah için yapan, O’ndan başka kimsenin işlediği ameli bilmesini istemeyen kişidir.” (İmam Suyuti, Camiu’s-Sağir Ve Tercümesi, Aydın Yayınevi: 1/12.)
Hz.Muhammed’ Hz. Ali’ye : Herkes çok amel işlerken sen amelinin çok olmasına değil, ihlaslı olmasına dikkat et.” Diye nasihatte bulunmuştur. (Hz. Muhammed’in Hz. Ali’ye Nasihatinden)
Hidayet Üzere Olmak Çok
Amelden Daha Hayırlıdır
İbn Mes’ud (r.a) şöyle buyurmuştur: “Âhir zamanda güzel hidayet çok amelden daha hayırlıdır. Siz öyle bir zamandasınız ki, en hayırlınız emirleri aceleyle yapanınızdır. Fakat sizden sonra bir zaman gelecektir ki, o zamandaki insanların en hayırlısı şüphelilerin çokluğundan ötürü teenni ile (itina ile düşünerek) adım atanlardır.”
İbn Mes’ud çok doğru söylemiştir. Şu zamanda teenni ile adım atmayan ve halkın yaptığı işlerde onlara uyan ve onların daldığı gibi dalan bir kimse, halkın felâkete gittiği gibi felâkettedir.
Bu bakımdan hidayet üzere ve sağlam bir inanca, itikada sahip olmak gerekir. Hidayet ve sağlam bir itikat olmadıktan sonra zaten yapılan ibadetler kabul edilmez. Sözgelişi ABD’nin ve Batı’nın istediği bir türde Müslüman olursak veya Yahudi ve Hıristiyanlara dost olup onlardan emir ve icazet alırsak yapmış olduğumuz ibadet ve amellerin bir faydası olmaz. Çünkü Yüce Allah Maide suresi 51. ayette “Yahudi ve Hıristiyanları dost ve veli edinmeyin, kim onları dost ve veli edinirse o da onlardandır” buyuruyor.
