3 SORUYA 1 CEVAP – Kocatepe Gazetesi

Afyonkarahisar’da düzenlenen “Neden Anayasa” başlıklı toplantıya katıldım. Çakmak Marble Otel’deki toplantıya demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri katıldı, biz de basın mensubu olarak toplantıyı takip ettik.
Toplantıdaki ilk izlenimim şu oldu: Akil Adamlar da böyle toplantılarla, halkı ikna etmeye çalışmıştı. Fakat başarılı olunmadığı, milletin vicdanında “Akil Adamları”nın karşılığının olmadığı aşikâr.
Afyonkarahisar’a gelen heyet içinde Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Oğan, Eski Emniyet Genel Müdürü ve MHP Milletvekili Kemal Çelik ve Sakarya Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr Hüseyin Aykut, dikkat çekici konuşmalar yaptı. Ancak Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Meryem Gayberli ile “aktivist” olarak kendini niteleyen İdris Kardaş’ın belirli konuları “ezberledikleri” çok belliydi. İdris Kardaş, “nedense” bende Tuna Bekleviç izlenimi bıraktı.
Acaba bağlı bulunduğu kuruluşların Bilgi Üniversitesi üzerinden Soros’la bağlantılı olabileceği kanısı mıdır bendeki, bilmiyorum. Ben böyle bir istişare toplantısı yapacak olsam ve “Evet” yönünde kamuoyu oluşturmak istesem, Meryem Gayberli ile İdris Aktaş’ı asla konuşmacı olarak seçmezdim.
Toplantıda katılımcılardan sonra ben de 3 soru sordum.
Sorularım şöyleydi:
1)    16 Nisan’da “Evet” çıkarsa, bütün kuvvetler bir kişide toplanacak. Bu yetkileri kullanacak kişi Recep Tayyip Erdoğan bile olsa, hata yapabilir. Rus uçağının düşürülmesinde devletin yaptığı hata gibi. Bu hataları önleyecek, Osmanlı’daki gibi bir Meşveret Kurulu kurulması öngörülüyor mu?
2)    Benim gördüğüm kadarıyla vatandaş, idamın gündeme geleceği, üst akıl denilen kurumlar ve devletlerle ilişkilerin gözden geçirildiği topyekûn bir anayasa değişikliği istiyor. Bu ne zaman gerçekleşecek?
3)    “Hayır” diyen kesim, “Bu değişiklik acil bir ihtiyaç değildi. Ekonomik kriz var, terör var. Bu konuda ‘evet’ çıksa, bu iki sorun çözülecek mi’ diye soruyor. Sizin görüşleriniz nelerdir?
Sorularımın sadece son şıkkına cevap alabildim. O cevabı da Eski Emniyet Genel Müdürü Kemal Çelik verdi. Türkiye’nin üzerinde istikrarsızlaştırma politikalarının sürdüğünü, ekonominin bu nedenle tehdit altında olduğunu, terörün de buna ek olarak çıkarıldığını söyledi. Çelik, güçlü bir yönetimle sorunların daha kolay aşılabileceğini belirtti. Benim için kâfi bir cevaptı.
2’nci sorumun “İdam” ile ilgili kısmına toplantıda cevap alamadım. Toplantıdan bir gün sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Manisa’da halka hitabeti sırasında şöyle dedi:
“Kardeşlerim, şuna inanıyorum; idam talebi parlamentoya gelecek. Temennim odur ki; bana geldiğinde, ben bunu onaylarım. Fakat bir sıkıntı, anayasa değişikliği gerektiriyor.
Ayın 16’sı aynı zamanda bunun da bir cevabı olacak. Gerekirse bunun için de referandum yolu açabiliriz. Eğer parlamentodan bu çıkmıyorsa, anayasa değişikliği için bir referandum talebini şimdiden hatırlatıyorum.”
Böylece sorumun ilgili kısmının cevabını bulmuş oldum. Fakat Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nden kopuşu öngören ve sömürülmeyi sona erdirecek bir Anayasa üzerinde çalışmak gerekiyor zannederim.
Birinci soruma ise hiç cevap alamadım. Lakin Meşveret Kurulu mutlaka düşünülmeli. “Sayın Erdoğan, şu konuda hatalıyız” diyebilecek, içinde alimlerin de, profesörlerin de bulunduğu, hayattan tek beklentisi güçlü ve bağımsız ülkede yaşamak olanların yer aldığı Meşveret Kurulu, devletin işleyişi için mühim olacaktır.
Toplantıda dikkatimi çeken bir başka nokta, Aygan Oğan’ın, “Referandumdan sonra baraj yüzde 5’e düşebilir” mealindeki sözleri oldu. Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı Kemal Demirkırkan, birkaç basın  toplantısında bunu dile getirmiş, “Böyle bir sistemde seçim barajı düşürülür. Tek parti yerine koalisyonlarla ülke yönetilir. Güney Amerika örneği ortadadır” demişti.
Oğan, bu açıklamalarıyla Demirkırkan’ı mı haklı çıkardı; yoksa Oğan’ın kastettiği başka bir şey mi var? Kafam karıştı doğrusu.