Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

AHMET GELİŞGENLER’E SAHİP ÇIKMAK ZORUNDAYIZ

Muharrem Günay 25 Aralık 2017 Pazartesi 10:46:18
 

Erenler, evliyalar, âlimler yatağı, yiğitler kahramanlar ve şehitler otağı Afyonkarahisar’ımızın, 20. yüzyılın son ve 21. yüzyılın ilk çeyreğine tesadüf eden zamanda yetiştirdiği bilim ve din adamlarının en önemlilerinden birisi de İlahiyatçı Yazar Dr. Ahmet GELİŞGEN’dir.
Ahmet GELİŞGEN Hoca’yı kısaca tanıyacak olursak:
Gelişgen Hoca, 5 yaşında köyde Kur’an’ı hatmetmiş. İlkokul boyunca devam ettiği o zamanın (buğdayla tutulan) köy imamının nesi varsa almış, öylece İmam Hatibe gelmiş. Yani 5 yaşında başlamış bu işe.
Ahmet Gelişgen, 1982 yılında Afyon İmam Hatip Lisesini birincilikle bitirdi.
Makine Mühendisliği Fakültesi ikinci sınıfından ayrılarak girdiği Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1989’da ikincilikle mezun oldu.
1993 yılında, İslam Hukuku Anabilim Dalında Yüksek Lisansını tamamladı.
2004 yılında, İslam Hukuku Anabilim Dalında doktorasını 100 puanla tamamladı.
1990-2000 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı olarak yurdun çeşitli yerlerinde müftülük ve vaizlik yaptı. 5-6 yıllık müftülük vaizlik görevinden sonra 1998’de Konya Haseki Eğitim Merkezini bitirdi.
1998 yılında, Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanlığı sınavını Türkiye Birincisi olarak kazandı ve 2000 yılında bu göreve atandı.
KPSS ve ÜDS gibi yabancı dil seviyesi ölçen önemli sınavlardan 75 ve üzeri puanlar almış bir düzeyde, Almanca ve modern Arapça’ya da hakimdir. Klasik Arapça ise zaten temel mesleği.
Kendisi bazı başarılarını zikretmemizden rahatsız olacaktır, ama ne yapalım. Nitekim bazı özelliklerini kendisi sitesinde yazmamış, biz dereceleri konusundaki bilgileri başka kaynaklardan aldık.
 12 yılı aşkın sürede yürüttüğü Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanlığı görevinden FETÖCÜLÜĞÜN TEMELİ OLAN DİYALOGCU VE ILIMLI İSLAMCI çalışma ve gelişmeleri kabul etmeyip tenkit ettiğinden ve özellikle Ehli Sünnet ve’l-Cemaat anlayışımıza uymayan yazı ve fetvaların altına imza atmadığından dolayı Diyanet yönetiminin boy hedefi haline geldi ve sonunda Diyanet’ten ayrılmak zorunda kaldı. Ve hemencecik aklımıza geliyor, “Üç günlük yeni yetmeler bile hızla basamaklar atlayarak yükselirken, Ahmed Hoca hangi suçu işledi de Türkiye birincisi olarak kazandığı kariyer görevi bile, böyle bir iktidar zamanında kendisine yaptırılmadı?” Bunun hesabını Allah kıyamet gününde sormaz mı dersiniz?
 2012 yılında Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nda Bakanlık Müşavirliğine atandı. Bakanlık Müşavirliğiyle birlikte Ehli Sünnet ve’l-Cemaat’in etkili bir âlimi olarak ilmi çalışmalarını da sürdürmektedir. Gelişgen Hoca’nın bugün, Türkiye ve dünya çapındaki ulema nezdinde bir değerinin olduğu herkesçe bilinmektedir. Bazı çalışmalarını web sitesine dökmesinden itibaren bu önem daha da artmış durumdadır. (www.ahmetgelisgen.com ). Türkiye çapında yukarıları başarıları kaydeden ve her türlü şartlar altında değerlerinden ve dürüstlüğünden taviz vermeden din devlet ve vatan yolunda gayret sarfeden bir hemşeri her vilayete nasip olmaz. Biz kendisiyle iftihar ediyoruz. Hangi dalda olursa olsun bu türden değerlerimize sahip olmak zorundayız.
Ahmet Gelişgen Hoca, Peygamber Efendimiz’in ve O’nun Sevgili Ashabı’nın takip ettiği yol olan, kitap ve sünnete dayalı Ehli Sünnet ve’l-Cemaat anlayışımızın günümüzdeki en etkili âlimlerindendir.
O Ömrünü ILIMLI İSLAMCI VE DİYALOGCULARLA yâni FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ ile mücadele geçirmiş, başta FETÖCÜLER olmak üzere bozuk fırkalara karşı Ehli Sünnet ve’l-Cemâat anlayışımızı yapmış olduğu ilmi çalışmalarla savunmuş, bu yüzden başta Fetöcüler olmak üzere bidat fırkaların ve tarihsel anlayışı hâkim kılmaya çalışan Diyanet yönetiminin hedefi olmuştur.
O da şahsımız gibi, Dinler Arası Diyalog çalışmalarının ve Ilımlı İslam anlayışının başta dinimiz olmak üzere devletimiz ve milletimiz için çok büyük bir tehlike ve tehdit oluşturduğunu defalarca yazmış ve bu konuda defalarca uyarmıştır. Tarih Ahmet Gelişgen ve Ahmet Gelişgen Hoca gibi düşünen biz Ehli Sünnet ve’l-Cemaat’in savunucularını haklı çıkarmış ve ülkemiz 15 Temmuz 2016’da bu hain örgütün darbe girişimi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu darbe girişimi yüce Türk Milletinin feraseti ve Cenâb-ı Allah’ın yardımları ile bertaraf edilmiştir. Fakat FETÖ terör örgütü bunca tutuklamalar ve gayretlere rağmen henüz tam manasıyla yok edilememiştir.
Özellikle son zamanlarda, ne yazık ki, Afyonkarahisar’ımızdaki bazı Ak Partili yetkililerinin de Ahmet Gelişgen gibi Ehli Sünnet âlimleri ile uğraşmaya devam ettiklerini haber alıyoruz. Sayın Bakan Veysel Bey’in bu oyunların maşası olmayacağını umud ediyoruz.
Hükümet ve Devleti ricali başta Sayın GELİŞGEN HOCA olmak üzere biz Ehli Sünnet müdafilerine kulak vermiş olsaydı belki de Türkiye’de 15 TEMMUZ süreci yaşanmazdı.
Yeni 15 TEMMUZLARIN yaşanmaması için, toplumda birlik ve beraberliğin, huzur ve asayişin teminatı sayılabilecek irşad ve faaliyetlerinin devamı için, Ahmet Gelişgen’lere sahip çıkmak bizim ve sevgili hemşerilerimizin boynunun borcudur. Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyib beyin gölgesinde aldıkları emanet görevlerine dayalı olarak, Afyonkarahisar’ımızdaki bir kaç Ak Parti yetkilisinin de, derdi davası, din devlet ve vatan millet olmaktan başka bir şey olmayan Gelişgen Hoca’nın üzerinden ellerini çekmelerini istiyoruz. Ahmet Gelişgen’e yönelik özellikle son günlerdeki bazı olumsuz tavırlar, Afyon kamuoyunu epeyce rahatsız etmiştir. Bu tür hareketlerin, Ak Parti’ye de önemli ölçüde zarar vereceğini düşünüyoruz. Bu konuda Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu’na düşen görev, Ahmet Gelişgen’lere sahip çıkmaktır. Değilse tarih de bunu yargılar. Yerin kulağı olur derler, bazı şeyler, isteseniz de istemeseniz de fısıltı gazetesinde yayılır gider… Haberdar olduğu takdirde sayın Cumhurbaşkanı’mız da haksızlıklara müsaade etmeyecektir. Kısaca, Ahmet GELİŞGEN Hoca, biz Afyonluların Sayın Bakanımıza Emanetidir. Bu emânetin kılına dokunulmasına gönlümüz razı gelmez. Hayatı boyunca Fetöcülükle yolu kesişmemiş olan ve 12 yıldır Fetöcülüğün ana fikri olan ılımlı İslam ve Dinler Arası Diyalog safsatalarını tenkit eden yazılarıyla maruf olan Ahmet Gelişgen hemşerimize, 15 Temmuz’dan 15-20 gün sonra FETÖCÜ yaftası takılarak görevden uzaklaştırılmak istenmesi de akıllara durgunluk verecek cinstendir. Böyle bir şeyi FETÖcüler yapsa şaşırmazdık.
ALLAH DOSTUNA SAVAŞ AÇAN
ALLAH’A SAVAŞ AÇMIŞ DEMEKTİR
İslam’ın emirlerini yaşayıp yasaklarından sakınan, Allah rızasını bütün davranışlarında gaye yapan mü’minler, Allah’ın sevdiği, dost edindiği kimselerdir. Böyle kimselere düşmanlık beslenmesi, kötülük ve zarar vermek için gayret gösterilmesi, Allah’ın gazabına yol açar. Allah, dostlarının ve sevdiği kullarının hâmisi, yardımcısı, koruyucusu ve kurtarıcısıdır. Allah dostlarına düşmanlık, Allah’a düşmanlık anlamına gelir.
Ebu Hureyre radıyallahuanh’den rivayet edilen bir hadisi kudside, Resulullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Her kim (ihlâs ile bana kulluk eden) bir dostuma düşmanlık ederse ben de ona karşı harp ilan ederim.” (Buhari, Rikak, 38).
Diğer hadis-i şerifte ise, “Kim Allah’ın dostlarına düşmanlık ederse, Allah’a savaş açmış olur” buyurulur. (İbn-i Mace, Hakim, Beyhaki)
Maide suresi 54. Ayette Mü’minlerin özellikleri anlatılırken söyle buyrulur:
“Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler…”
Fetih suresi 29. Ayette ise, (mü’minler) kafirlere karşı çetin, müminlere karşı da merhametlidirler” buyurulur. Dolayısıyla mümin olan mümine kahraman kesilmez, hele Allah yolundaki bir hocaya.
Herkes için söylüyorum, siz siz olun, Allah yolundaki adamlarla uğraşmayın, yoksa hasmınız Allah ve melekleri olur.
Unutamadığım bir hatıramla sözümü bitireyim: CHP’in koalisyon ortağı olduğu bir dönemde öğretmenlik yaptığım bir muhitte, CHP’li vatandaşlar o yörenin vaizini şikâyet etmişlerdi. O vekil onlara şöyle diyerek geri çevirmiş: “Hemşerilerim, babamın vasiyetidir, bana “oğlum, hayatında, gayesi Allah olan bir din adamıyla uğraşma” dedi, kusura bakmayın, ben din adamıyla uğraşmam.”…
Sevgili Hemşerilerim, neden bu konuyu yazdım? Ben Merhum Hocam Prof Dr. Esad Coşan’dan (Allah ondan razı olsun) sorumluluk sahibi olmayı ve haksızlıklara karşı durmayı öğrendim. Bir mümin olarak ve bir Afyonlu olarak sorumluluğumu yerine getirmek için. Vatana millete faydalı yetişmiş vasıflı ve dürüst bir şahsiyetimize yapılan haksızlıklara rıza göstermediğim için.  Bir de espri yapayım müsaadenizle: Her ne kadar öğretmenlikten emekli olsam da temelde İmam Hatip okulu mezunu ve hoca olduğumdan, bir hocaya yapılan haksızlıklar kanıma dokunduğu için…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER