İki kişinin arasını düzeltmek için yalan söyleyebilir. Bir de eşlerin arasında huzuru sağlamak için her birine, (en çok seni seviyorum gibi) en sevgili eşin o olduğunu söyleyebilir. Hanım, kocasından gücü yetmeyecek şeyler istiyorsa, gönlünü hoş tutmak için o an kabul edebilir.
Aslında yalan sakıncalı bir iştir; ancak bu saydığımız yerlerde doğruyu söylediğimizde de birçok sakınca ortaya çıkmaktadır. Bu durumda doğru ve yalan söylemenin sonuçları adalet terazisinde önce tartılmalı. Doğruyu söylemenin getireceği zarar daha büyükse yalan söylenebilir. Şayet, doğruyu söylediği takdirde ulaşacağı fayda, yalan söylemesinden daha iyi ise bu durumda doğruyu söylemek zaruridir.
Bazen da doğru ve yalan söylemenin sonuçları fayda bakımından aynı olur. Bu durumda doğruya meyletmek daha uygun olur. Çünkü mühim bir ihtiyaç ve zaruret için yalana izin verilmiştir. Yalana ihtiyaç olup olmadığına tereddüt edildiğinde ise yalanı tercih etmemek gerekir; Çünkü yalanın aslı haramdır.
Yalanın sonuçlarını tam olarak hesaplayabilmek, doğru ya da yalan söylemenin yol açacağı neticeleri fark etmek kapalı ve zor olduğu için mümkün olduğunca yalandan sakınmalıdır. Bundan dolayı şöyle denmiştir:
İhtiyaç insanın kendisiyle alakalıysa, uygun olan yalanı terk etmektir. Ancak durum başkası ile ilgili ise, yalana müsaade edilerek onun hakkının çiğnenmesine ve zarara uğratılmasına engel olunmuştur.
İnsanların söylediği yalanlar genelde kendi menfaatleri içindir. Meselâ, çokları mal ve itibarını artırmak amacıyla yalan söyler. Yine elde etmemesi onu dinen hiçbir şekilde zarara uğratmayacağı halde gereksiz bir takım şeylere ulaşmak için yalan söyler. Hatta kadın, diğer kumalara karşı sadece övünmek için kocasının kendisini ne kadar çok sevdiği hususunda yalanlar uydurur. Bütün bunlar haramdır. (Dil Belası, İmamı Gazali, sayfa: 144, Tercüme: Muhammed Hakan Öner, Aralık 2007,Semerkand)
Bir âlimin bilmediği bir konuda bilmiyorum demekten çekinip te fetva vermesi, kaynaksız, dayanaksız hadis rivayet etmesi de yalan kapsamına girer. Bu da haramdır. Peygamber Efendimiz.
“Kim benim adıma yalan uydurursa, ateşteki yerini hazırlasın” buyurmuştur. (Buhari, İlim, 38, Müslim, Zühd, 72, Ebû Davud, İlim, 4; Tirmizî, Fiten, 70, İbn Mâce, Mukaddime, 4)
Yalan Söyleyenler
Kabir Azabı Çekecekler Mi?
Yalan söylemek, Kur ân öğrenip ahkâmıyla amel etmemek, zina yapmak, faiz yemek: bu dört fiilin kabirde azap sebebi olacağına, rüya hadisi delildir. Peygamber Efendimiz in rüyasında azap içinde gördüğü kimselerin azap sebeplerinin bu dört fiil olduğunu Cebrail (aleyhisselâm) kendisine bildirmiştir. (Buhari, Cenaiz , 92)
Yalanla iman bir arada bulunmaz. Müslümanın özü ile sözü bir olur. Müslüman özünde ve sözünde doğru olan ve aynı zamanda doğrularla bir ve beraber olan insandır.
Allah’a İnandım De
Sonra Da Dosdoğru Ol
Bir rivayette, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den sadece beş hadis rivayet etmiş olan Ebû Amr Süfyân İbni Abdullah es-Sekafî radıyallahu anh diyor ki; -“Yâ Resûlallah! Bana İslâm’ı öylesine tanıt ki, onu bir daha senden başkasına sorma ihtiyacı duymayayım” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: – “Allah’a inandım de, sonra da dosdoğru ol!” buyurdu ( Müslim, İmân 62; Nesâî, es-Sünenü’l-kebir, VI, 458; İbn Hibban, Sahih, III, 221; Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr, VIII, 69)
Evet, İslam doğruluk demek olup; Müslüman ise doğru sözlü olan, yalandan şiddetle kaçınan insandır.
ASAYİŞ
26 Mart 2023GÜNDEM
26 Mart 2023GÜNDEM
26 Mart 2023ASAYİŞ
26 Mart 2023ASAYİŞ
26 Mart 2023UNCATEGORİZED
26 Mart 2023UNCATEGORİZED
26 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.