Geçen hafta İzmir’e otobüs yolculuğu yapmak istedim. İzmir’e hareket saati, gece 01:45’teydi. Saat gece 1 dolaylarında düşünmeye başladım: Otogara acaba halk otobüsü ile mi gitsem, taksi mi çağırsam,,,
15 dakika düşündükten sonra halk otobüsünün gece saatlerini tam olarak bilemediğimin farkına vardım. Ben Karayolları Kavşağı’nda bekleyecektim. Halk otobüsü, Karayolları Kavşağı’ndan gece 01’de mi geçiyordu, 01:30’da mı? 01’de geçiyorsa, zaten şehirlerarası otobüse yetişme imkanım yoktu. Saat 01:30’da geçiyorsa yine İzmir için hareket vaktine yetişip yetişmeyeceğim meçhuldü.
Peki Karayolları Kavşağı’na gitmesem de Kurtuluş Caddesi’nde gezinsem, otogara yetişebilir miydim?
Hayır.
Çünkü otogara gece giden halk otobüsleri, ya Yoğurt Pazarı’ndan Bankalar Caddesi’ne doğru gidiyordu, ya da Karayolları Kavşağı’ndan Şuhut Yolu istikametinde ilerliyordu.
Sonuç olarak, otogara taksiyle gitmeye karar verdim.
Afyonkarahisar-İzmir arası otobüs biletinin fiyatı 38 liraydı.
Arkeoloji Müzesi-otogar arası taksi tutmak 30 liraya mâl oldu.
Aradaki farkı verseydim de beni İzmir’e götürseydi taksi, bari…
Buradan hareketle birkaç sorunu gündeme getirmek istiyorum:
Birincisi, Afyonkarahisar Otobüs İstasyonu Turizm Anonim Şirketi yolcu servislerinden elini çekince, bir hengâme ortaya çıktı. Daha önce da yazmaya gayret ettiğim gibi halk otobüsü şoförlerinin, kenti temsile yakışmayan hareketlerinin yanı sıra yolcuların zaman kaybı da konuşulur oldu.
Şehir merkezinden ve otogardan gidiş-dönüş, saatte bir olduğu için gereksiz beklemeler meydana geldi.
Şehir dışından gelen kişilerin otogarda 1 saat beklemesi, belki işletme mantığı açısından yararlıdır. Yolcunun orada vakit geçirmesi, işletmeye para kazandırabilir. Yine şehir merkezinden gelenlerin de en az yarım saat önce otogarda olması, mekan içindeki yolcu harcamalarını artırabilir.
Ancak kendinizi yolcunun yerine koyduğunuzda durum hiç de öyle değil. Şehir dışından gelen kişi, zaten yorgun; varacağı ikametgâha bir an evvel ulaşmak istiyor. Gözü, işletmedeki ürünleri görmüyor.
Şehir merkezinden şehir dışına gidecek kişi, telaşlı. Bir an önce otobüse binmek istiyor.
Yorgunluk ve telaş hâlinde, kim, hangi alışverişi yapacak?
Dolayısıyla gece ulaşımı için ya halk otobüsü firması sefer sayılarını “yarım saatte bir” şeklinde artırmalı, ya AFTAŞ yeniden yolcunun neredeyse yüzde 100 memnun kaldığı servisleri hizmete sunmalı; ya da otobüs firmaları kendi yolcularını en azından gece saatlerinde taşımalı.
Benim gönlüm AFTAŞ’ın kaliteli hizmetini sürdürmesinden yana, ama tabii her işletmenin kendi konumu ve kararı özeldir.
Gece yolculuğunda –en azından benim başıma gelen durumda- ikinci sorun ise taksi ücretlerindeki artış.
İzmir’e giderken 38 lira veriyorum, otogara giderken 30 lira veriyorum.
Sizce de burada bir tuhaflık yok mu?

ŞOFÖRLER, SİGARA İÇMEYECEK Mİ?
Afyonkarahisar Şoförler ve Otomobilciler Odası’nın seçimleri yaklaştıkça Başkan Adayları demeçler vererek kendilerini anlatmaya, seçmenlerinden daha fazla oy kazanmaya çalışıyor. Bu normal, fakat “15 Ocak’tan sonra her şey bambaşka olacak” cümleleri üzerinde kafa yormak gerekiyor.
15 Ocak’tan sonra her şey bambaşka olacaksa, şoförler şöyle davranacaktır bana göre:
-Dolmuş ve halk otobüsü şoförleri, hiçbir koşulda minibüs içinde sigara içmeyecekler.
-Dolmuş ve halk otobüsü şoförleri, duraklarda kafalarına göre 15-20 dakika “bekleme” yapmayacaklar.
-Dolmuş ve halk otobüsü şoförleri kendilerine soru soran ya da kendilerini eleştiren yolculara her hal ve şartta nazik davranacaklar.
-Dolmuş ve halk otobüsü şoförleri, telsiz konuşmaları ile yolcuyu rahatsız etmeyecekler.
-Dolmuş ve halk otobüsü şoförleri esnaflık bilinci ile hareket edecekler.
-Yanlış hareketlerde bulunan şoförlerin pabuçları dama atılacak.
-Doğru hareketler yapan şoförler, toplum önünde teşvik edilecek.