Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İLİM TAHSİLİ EN ŞEREFLİ İŞTİR

İnsanoğlunun yapmış olduğu en şerefli işlerin başında ilim tahsil etmek/öğrenmek gelir.
Sevgili Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyorlar:
“Yeryüzünde işlenen şeylerin en şereflisi üç tanedir.
Bunlar:
1. İlim tahsil etmek, 2. Allah yolunda cihat etmek, 3. Helâlinden kazanmaktır.”
Sevgili Peygamberimize göre, ilmin, bizzat terbiye edici bir özelliği vardır. İlim, zamanla insanların hem niyetlerini, hem de davranışlarını ıslah eder. Şanlı Peygamberimiz bu konuda şöyle buyuruyor: “Allah rızasından başka maksatlar için öğrenilmiş bir ilim, henüz sahibi ölmeden ona galebe çalar ve Allah rızası için tahsil edilmiş duruma gelir. Sırf Allah rızası için ilim tahsil eden bir kişi, Allah katında gündüzünü oruçla, gecesini de namazla geçiren bir kişi gibidir.” Nitekim İmamı Gazali Hazretleri de büyük bir tevazu ile “İlmin Allah rızasından başka bir maksat kabul etmediğini bizzat yaşayarak öğrendiğini” itiraf etmektedir. Demek ki ilim Allah rızasından başka sebepler için öğrenilmiş olsa dahi zaman içerisinde o ilim sahibini terbiye ederek, doğruya ve Allah rızasına ulaştırmaktadır.
Kur’an-ı kerim’den öğrendiğimize göre, Yüce Allah, Peygamberleri, insanlara “Allah’ın âyetlerini” okumak, “hikmeti” öğretmek, onları her türlü cehaletten, bilgisizlikten ve pislikten “temizlemek” için göndermiştir. Nitekim Bakara suresi 129. âyette şöyle buyrulur: “Ey bizim Rabbimiz, bir de onlara içlerinden öyle bir peygamber gönder ki, onlara senin âyetlerini okusun, kendilerine kitabı ve hikmeti öğretsin, içlerini ve dışlarını tertemiz yapıp onları pâk eylesin. Hiç şüphesiz Azîz sensin, hikmet sahibi Sensin.” Âlimler bu ayeti kerimede sayılan işleri gerçekleştirdiklerinden dolayı “Peygamberlerin varisleri“ olarak görülmüşlerdir.
İslam’a göre âlim ile cahil arasındaki fark; gece ile gündüz, aydınlık ile karanlık, ölü ile diri, gören ile görmeyen, işiten ile sağır arasındaki fark gibidir. Yüce kitabımız da bu gerçeğe parmak basar : ”Ne kör ile gören, ne karanlık ile nur bir olur” (Fatır suresi/19–20), “Dirilerle ölüler bir olmaz.”(Fatır/22)
Ebu’d-Derdâ (r.anh)dan:
Allah’ın Resûlü sallallahü aleyhi vesellem buyurdu:
“Ker kim ilim talep etmek için bir yola girerse, Cennet yolarından birine girmiş olur. Melekler kanatlarını ilim talibine ondan hoşlandıkları için gererler. İlim talep edene göklerdekiler, yerdekiler, su içinde balıklar bile günahlarının affı için Allah’a mağfiret dilerler. Âlimin abide olan üstünlüğü, dolunayda ayın diğer yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Âlimler hiç şüphesiz peygamberlerin varisleridir. Peygamberler, ne dinarı ne de dirhemi miras olarak bırakmışlardır. Onlar miras olarak ilim bırakmışlardır. Kim o ilmi alırsa çok büyük bir nasip almış olur.” (Tirmizi ve Ebu Davud)
“İnsanlar arasında nübüvvet makamına en yakın kimseler, ilim ve cihad ehli olan kimselerdir. İlim ehli olanlar, halkı peygamberlerin getirdiği ilahî nizâma yönelttiler. Cihad ehli olanlar ise, peygamberlerin getirdiği bu ilahî nizâmı kılıçlarıyla korumak için cihad ettiler.” (Ebu Nuaym, İbn Abbas’dan zayıf isnadla); ayrıca Ebu Talib el-Mekkî,kut’ul-kulûb, Muaz b. Cebel’den)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti