Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İSLÂM’DA ZEKÂT-4

“Eğer Allah’a güzel bir borç verirseniz Allah onu size kat, kat öder ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını verendir, Halim’dir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir)” (Tegabun: 67/17)
“(Ey ibadet edenler!) İyi ve erdemli olmak (yalnızca) yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. (önceki Hıristiyanlar doğuya, Medine ve civarındakiler ise kuzeybatıya düşen Beyt-i Makids’e yüzlerini dönerek, Müslümanlarda önce Beyt-i Makdis’e dönerek inadet ediyorlardı. Burada gerek böyle gerekse namazda selam verirken yüzü doğu ve batıya dönerek selam vermek kastedilmektedir.) Fakat iyi ve erdemli (muttaki) kişi; Allah’a, âhiret gününe, meleklere, Kitab’a (Kur’an’a) ve peygamberlere inanıp malı(nı), sevgisine rağmen (Allah rızası için) akrabaya, yetimlere, yoksullara ve yolda/sokakta kalmışlara, dilenenlere ve boyunduruk altında bulunanlara (kurtulmaları için) veren, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, ahitleştiği zaman sözlerini yerine getiren, sıkıntıda, hastalıkta ve savaşın şiddetlendiği anda sabredendir. İşte (imanlarında, yaptığı iyilik ve tatta) doğru olanlar onlardır. Ve takvaya erenler de onlardır.” (Bakara 2/177)
Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz ise, zekât konusunda şöyle buyuruyor: “Mallarınızı zekâtla koruyun. Hastalıklarınızı sadaka ile tedavi edin. Bela dalgalarına dua ve tazarru- Allah’a yalvarma ve yakarma- ile karşı koyun.”
Kur’an-ı Kerim’de kurtuluşa erecek müminlerin özellikleri sayılırken;
“Onlar ki, zekâtı öderler” (Müminun,22/4) “Kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar.” (Bakara,2/3)
“Sizin dostunuz ancak Allah’tır, Resulüdür ve Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren müminlerdir.” (Maide,4/55) buyrulmaktadır.
Zekât, Allah’ın buyruğuna uymanın açık bir işareti ve fiili bir şahididir.
“Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için çıkardıklarımızdan Allah yolanda harcayın” (Bakara,2/267)
“Herhangi birinize ölüm gelip de ,”Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! Demeden önce, size verdiğimiz rızktan harcayın“ (Münafikun,63/10) anlamındaki ayetler bu gerçeği belirtmektedir.
Zekât, Allah’ın rızasını kazanmanın, dünya ve ahiret mutluluğunu elde etmenin yoludur. Yüce Allah, Kur’an-ı Kerimde; Allah yolunda yapılan her iyi ve güzel davranışın karşılığını vereceğini belirterek şöyle buyurmaktadır.
“Allah müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır.” (Tövbe,9/111) Zekât, Allah’ın verdiği nimetlere şükrün ifadesidir.*
“Ey iman edenler! İnfakı gerek kazandıklarınızın, gerek sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamayacağınız fenasını vermeye yeltenmeyin. Biliniz ki, Allah sadakalarınıza muhtaç değildir ve hamde layık olandır.” (Bakara/267)
FITIR SADAKASI
Türkçe’de “Fitre“ olarak söylenen Fıtır sadakası : “Ramazan bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçları dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları mali bir ibadettir.”
Bir başka deyişle, fıtır sadakası yükümlülüğü, Yüce Allah’ın kişiye ve velayeti altındaki şahıslara canını bağışlamış olmasına karşılık olmak üzere bir şükran borcu olmak üzere konmuş bir farz ibadettir. Bu sebeple fıtır sadakası Türkçe’de “CAN-BAŞ SADAKASI“ diye de adlandırılır.
Fıtır sadakası, ramazan orucunun farz kılındığı hicretin 2. yılının Şaban ayında, zekâttan önce farz kılınmıştır.
Abdullah b. Ömer’in rivayetine göre: “Hz. Peygamber fıtır sadakasını 1 sa’ (2.75 litrelik bir ölçü) hurma ve 1 sa’ arpa olmak üzere köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlara (bayram) namazından çıkmadan önce verilmesini emretmiştir. (Buhari, “Zekât“ 76, Müslim, “Zekât”, 12)
Yurdumuzda Fitre tutarı her yıl Diyanet İşleri Başkanlığınca tesbit edilip, ilan edilmektedir. Diyanetin tespit ettiği miktar en alt sınırdır. Bu sınırın üstüne ne kadar çok çıkılırsa o kadar da çok sevap kazanılır.
Fıtır sadakası zekattan farklı olarak daha geniş bir mükellef kitlesi tarafından yerine getirilir.
Sağ olan ve yine zekâtta olduğu gibi nisab miktarınca mala sahip olan her Müslüman’a farzdır. Yalnız fıtır sadakasında, zekâtta olduğu gibi malın “artıcı“ özellik taşıması ve üzerinden bir yıl geçmesi gerekmez.
Maliki, Şafi ve Hanbelî mezheplerine göre zenginlik ölçüsü olan nisaba sahip olmak şart değildir. Zengin fakir her Müslüman fitre ile yükümlüdür.
Yükümlülük için, akil ve baliğ olmak ta şart değildir. Küçüklerin ve akıl hastalarının mallarından da fitre verilir.
Fıtır sadakası bayramın 1. günü verilebileceği gibi, Ramazan ayı girer girmez de verilebilir, doğrusu bir an önce vermektir.
Niyet
Fitre bir ibadet olduğundan, bu vecibenin yerine getirilmesi için niyet şarttır Fitre ayrılırken niyet edilebileceği gibi, onu verirken de niyet edilebilir. Niyet, bu ödemeyi, Allah rızası için fitre olarak verdiğini gönülden geçirmek veya dil ile söylemekten ibarettir. Fitreyi fakire verirken onu incitmemek açısından “bu fitredir“ demeye gerek yoktur.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER