Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

KAYMAKAM KEMAL BEY’İN İDAMI – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 24 Kasım 2013 Pazar 02:00:00
  Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in Divan-ı Harp tarafından Ermeni katliamına katıldığı suçlamasıyla idamı yakın tarihimizin en acı olaylarından birisidir. Yine acı olan bu idam kararının altında devrin padişahı Vahdettin’in imzasının bulunmasıdır. Bu idamın fetvasını ise Şeyh’ül İslam Mustafa Sabri Efendi hazırlamıştır. Zamanın Adalet Bakanlığı müsteşarı ve İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin Başkanı Sait Molla’nın da idam sırasında; “Asın bu haini, söyletmeyin, sallandırın” diye bağırdığı kaynaklarda yer alır. Her ikisi de bu davranışlarından dolayı nefretle anılırlar.
Kaymakam Kemal Bey, 1884 yılında Beyrut’ta doğdu. Antalya ve İzmir Liselerinde okudu. Mülkiye’yi bitirdikten sonra 1908’de Beyrut Vilayeti Maiyet Memurluğuna dâhil oldu. Babası, Sirkeci gümrüğünde memur Arif Bey’dir. Arif Bey ise bugün Yunanistan sınırlarında kalan Yenişehir Teselya eşrafındandır.
Kemal Bey, 1909 yılında Cezair-i Bahri Sefid (12 Adalar Valiliği) maiyet memurluğunda stajını bitirip kaymakam olmuştur. Sırasıyla Doyran, Gebze, Karamürsel ve Boğazlıyan Kaymakamı olmuştur. İdamına giden süreç bu göreviyle başlamıştır. Mütareke döneminde Damat Ferit Paşa Hükümeti’nin kararıyla yargılanmak üzere 7 Ocak 1919 da gözaltına alınmış ve 30 Ocak 1919’da İstanbul’a getirilmiştir.
I. Dünya Savaşı’nda iktidarda bulunan İttihat ve Terakki hükümeti yıkılmış yerine Hürriyet ve İtilaf iktidara gelmişti. Hürriyet ve İtilaf Partisi, Ermenilere ve onlarla bir olan Batılı devletlere yaranmak için İttihat ve Terakki ileri gelenlerini Divan-ı Harb’e sevkini savunur. Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey de böyle bir tertibin kurbanı olarak Nemrut Mustafa Paşa’nın başkanlığındaki Divan-ı Harp tarafından yargılanır. Kemal Bey, hiç inandırıcılığı olmayan bu düzmece mahkemenin usulsüz kararıyla 10 Nisan 1919 günü akşamüstü saat: 17.20’de Beyazıt Meydanı’nda asılır.
Kemal Bey’in idam fermanı Vahdettin’e sunulduğunda; “Şimdi çirkin bir hal karşısında kaldık, ama iş bununla bitmeyecek. Onun için şimdiden bu yolun önünü kesmek lazım. Şeyh’ül İslam efendiyi telefonla arayın, bu kararı görmüş mü? Görmüş ise benim bunu imza etmem için yarın sabaha kadar bir fetva vermeye dair söz veriyorlar mı? Bu adamın (Kemal Bey) sabit olan suçuna nazaran hükmün tatbikinde tereddüt etmiyorum. Fakat bu yoldaki hükümler artış kaydedecek. İş intikam bilahare mukatele şeklini alacaktır” cümlelerini sarf etmiştir.
Bu cümleler üzerine Şeyh’ül İslam Mustafa Sabri Efendi, Padişahı ziyaret etmiş ve Vahdettin; “Benim iki sıfatım vardır: Biri Saltanat, diğeri Hilafet. Saltanat sıfatı gereğince bu hükmü imzada tereddüt etmezdim. Çünkü anayasa hükümlerine göre ben sorumlu değilim. Ancak Hilafet sıfatı icabınca önce Allah’a, ikinci olarak da müvekkilim olan Şeyh’ül İslama karşı sorumluyum. Siz Hilafet sıfatıyla vekilimsiniz. Sizi de bu sorumluluğa ortak etmek isterim. Bu sebeple gerek idam ve gerekse müebbet hapis hakkında verilecek her hükmü tarafınızdan ayrı ayrı fetvaya bağlanmadıkça imzalamam” uyarısında bulunmuştur.
Bu cümlelerden anlaşıldığı kadarıyla Padişah Vahdettin; yalancı şahitlerle sonuçlandırılan mahkeme kararlarının adaletini sorgulamak yerine verilen cezaların kılıfına uydurulmasını Şeyh’ül İslam’dan talep etmektedir. Nitekim Başmabeyincisi Ali Fuat Bey’e; “Şeyh’ül İslamla çok mücadele ettik. Kemal Bey hakkında istenilen fetva ifta değil kaza olur. Benim ise kazaya yetkim yoktur” dediği, Başmabeyinci Ali Fuat Bey’de; “Verilecek fetvada Kemal Bey’in mahkûmiyetinden bahsetmeye hacet yok. Zeyd (adı geçen) şu fillerin faili olursa şer’an idamı lazım gelir mi? diye fetva ita olunur ve onun altına da Kemal Bey hakkındaki Divan-ı Harpçe verilecek hüküm işbu fetva-ı şerife ye muvafıktır, diye tasdik edersiniz maksat hasıl olur, dedim” diyerek hatıralarında işi nasıl kılıfına uydurduklarını hikaye eder.
Şeyh’ül İslam Mustafa Sabri Efendi istenilen fetvayı göndermiş ancak Vahdettin bu fetvayı beğenmeyerek yeniden yazılmasını talep ederken Kaymakam Kemal Bey hakkında mahkemeden gelen kararı da imzalamaktan geri durmamıştır. Nitekim bu imza ile 10 Nisan 1919 Perşembe günü Kemal Bey idam edilirken fetva arkadan gelmiştir. İdamın ertesi günü saraya gelen Mustafa Sabri Efendi yanında getirdiği İbn-i Abidin adlı fetva kitabına dayanarak Kemal Bey’in idamına şer’an uygunluk vermiştir. Böylece Kemal Bey önce idam edilmiş sonra da bu idamın fetvası hazırlanmıştır.
Ermeni katliamı suçlamasıyla darağacına giden Kemal Bey, M. Kemal’in girişimiyle TBMM tarafından 14 Ekim 1922’de çıkarılan özel bir kanunla Milli Şehit olarak kabul etmiştir. M. Kemal şehit kaymakamın çocuklarını evlat edinmek istemişse de gümrük memuru emeklisi Arif Bey torunlarından ayrılmak istememiştir. Bunun üzerine kendisine ev ve tüm çocuklarına aylık bağlanmıştır. Boğazlıyan’da bir mahalleye Kaymakam Kemal Bey adı verilmiş, yine Kemal Bey adına bir ilkokul açılmıştır. Milli Şehidimizin kabri Mülkiyeliler Birliği tarafından anıt mezar olarak düzenlenerek, 15 Aralık 1973 günü ziyarete açılmıştır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti