Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Eyüp İMİR

LOZAN – Kocatepe Gazetesi

Eyüp İMİR 25 Temmuz 2018 Çarşamba 13:30:46
 

Bugünlerde, 24 Temmuz 1923 yılında imzalanan Lozan antlaşması 95. yılını tamamlamış oluyor.
Lozan Barış Antlaşması, Türkiye Devleti’nin hem sınır, hem kurumlar, hem de hayatı bakımından kuruluşunu tayin eden çok önemli bir antlaşmadır. Hâlâ üzerinde zafer mi, hezimet mi diye kavgalar devam ediyor.
En doğru sözü tarihçiler söylüyor:
Lozan bir uzlaşmadır.
Yeni Türkiye hukukunu kabul ettirmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın yenik devletleri içinde kendine dikte edilen Sevr’i kabul etmeyen tek ülke Türkiye’dir. Sevr’i aslında Osmanlı hükümeti de kabul etmemiştir. Çünkü ortada meclis yoktur. Daha sonra kurulan Millet Meclisi Hükümeti 1923’te ilk Lozan oturumunu reddetmiştir. Lord Curzon ve İsmet Paşa arasındaki münakaşa da ilginçtir. Bu dönem ikisinin arasındaki en önemli atışma, Curzon’un Mondros Mütakeresi’ne atıfta bulunmasından ileri gelmiştir. İsmet Paşa da “Ben buraya Mudanya’dan geldim” diyerek cevap verir.
Lozan’ı bir hezimet olarak görenler de bir zafer olarak nitelendirenler de mevcuttur. Bize Lozan’da hiçbir şey verilmedi, biz kendimiz aldık. Harpten yeni çıkmış bir millet olarak meşum (uğursuz) antlaşma Sevr’i kabul etmedik. Lozan mantıki ve gayet onurlu bir uzlaşmadır. Nitekim kalıcı ve düzeni sağlayıcı bir antlaşma olduğu görülmüştür. Lozan antlaşması, Cumhuriyet ilân edilmeden evvelki geçiş döneminde gerçekleşen ve kabul edilen bir kurucu belgedir. Bu çok ilginç bir noktadır, bundan dolayı Lozan’a bütün bir Cumhuriyet dönemi politikacıları “Cumhuriyet’in temel antlaşması hatta temelidir” derler.
Lozan hem muhalif devletlerle bir antlaşmadır hem de Türk halkıyla kurulacak yeni rejim için bir antlaşma sayılır.
1922 yılı Kasım ayında son padişah ülkeyi terk eder. Henüz Cumhuriyet ilân edilmemiştir. Lozan’ın ilk safhası 20 Kasım 1922 ile 4 Şubat 1923 tarihleri arasındadır.
Lozan’ın en önemli konusu sınırlardan önce yüzyıllardır devam eden kapitülasyonlar ve iktisadi ilişkilerdir.
Bu konularda çetin pazarlıklar oldu ve bir türlü çözüme kavuşturulamadı. İsmet Paşa başkanlığındaki delegasyonumuz Lozan’ı terk etti. 23 Nisan 1923’te ise yeniden konferans masasına oturuldu.
Görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923’te bir antlaşma imzalandı. Ortada 17 ek belgeyle birlikte beş bölüm, beş antlaşma, beş adet protokol ve beş bildiriyi içeren 143 maddelik bir Lozan Antlaşması vardı. Uzun yıllar Türkiye Cumhuriyeti yönetimi; “Cumhuriyetimizin ve yeni toplum yapısının esası bu antlaşmadır” demiştir.
Adalar sorunu Balkan Savaşı’ndan sonraki statüde, Türkiye dışında (ikisi hariç) kaldı. On iki Ada ise İkinci Dünya Savaşının sonunu bekleyecek hiçbiri bize verilmeyecektir. Durumu belirsiz olan Hatay, Boğazlar sorunu daha sonraki yıllarda çözüme kavuşturulmuştur.
Musul meselesi askeri ve ekonomik zorluklar nedeniyle halledilememiştir.
Birinci Dünya Savaşı hukuken böyle bitmiştir. Lozan sayesinde Türkiye ezilmişlik, haksızlığa uğramışlık duygusu yaşamamış ve bu durumun yol açacağı bir özlemle İkinci Dünya Savaşı’na (1939-1945) katılma kabusundan uzak kalmıştır.
Bu bütün Balkan ve Orta Doğu devletleri arasında çok önemlidir. Lozan Antlaşması da bütün antlaşmalar gibi aşınacak ve eskiyecek ama oldukça kalıcı düzen sağlayıcı bir antlaşma olarak değerlendirilmelidir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti