Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

MÜ’MİN VE MÜNAFIĞIN CAMİDEKİ HALLERİ

Cemaatle namaz, mescide şevkle devam, müminle münafığı ayıran bir ölçüdür. Hz. Peygamber (a.s.) Zamanında cemaate devam etmeyen, İslâm toplumunun üyesi sayılmazdı.
Münafıklar da ister istemez mescide devam ediyorlardı. Fakat isteksiz, üşene üşene geç gelip, namaz biter bitmez hapishaneden çıkar gibi çıkmaları onların isteksiz ibadet ettiklerini gösteriyordu.
“Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki Allah, onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Namaza kalktıkları zaman da onlar gönülsüzce üşenerek, tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar.” (Nisâ, 142)
Mü’min camide kendini göklerde uçan kuş gibi özgür ve rahat hisseder. Münafık ise camide kafes’teki kuş gibi daralır, sıkılır. Biran önce oradan çıkmak kaçmak ister.
Bursa’daki altı asırlık yadigâr camii kebir’in minberinin kafesine, bir hadis-i şerif yazmışlar. O yazı, şöyledir:
(El-mü’minü fi’l mescit ke’s semeki fi’l – ma) . (ve’l münafıku fi’l mescit ka’t tayri fi’l kafes) mümin mescitte sudaki balık gibidir. Sudaki balık gibi zevk içindedir, camiden çıkmayı istemez. Mesciddeki münafık da kafesin içine sıkışan kuş gibi, kaçmaya çalışır.” Aynı hadis Konya’nın Karatay ilçesindeki Selimiye camisinin giriş kapısının sağına ve soluna kitâbe olarak yazılmıştır.
Cami ve mescitlerin İslâm toplumlarında pek önemli birçok işlevi varsa da, bunlardan en başta geleni cemaatle namaz kılınan mekânlar olmasıdır. Namaz, Mü’minleri günde beş defa bir araya getiren toplayıcı bir ibadettir. Bu sebeple namaz kılınan özel mekâna toplayıcı anlamına cami veya Allah’a secde edilen, ibadet edilen yer anlamına mescit denilir. Fakat biz Türkçemizde, çoğunlukla büyük olanlarına cami, daha küçük olanlarına da mescit deriz.
Sabah akşam camiye gidip gelmekten maksat, sadece sabah ve akşam namazına gidip gelmek değil, beş vakit namazda camiye gidip gelmektir. Çünkü hadiste geçen “gudüv” kelimesi sabahtan güneşin zevâline kadar geçen zamandaki gidiş gelişi, “ravâh” da zevâl vaktinden gecenin evveline kadar olan zamandaki gidip gelişleri ifade eder. Böylece bu iki kelime, bir gün boyunca yapılan yürümeleri kapsamına alır. Nitekim dilimizde de bir insan için “sabah akşam yürür” denilince aynı mâna anlaşılır. Cami ve mescidlere gidip gelmekten maksat namazları cemaatle kılmaktır. Gidip gelmeler bu sevaba ulaşmanın vesilesidir.
Harekette bereket vardır. Samimi niyet ve ihlâsla yapılan her iş ve davranış karşılığında Cenâb-ı Hakk’ın ecir ve mükâfat vereceği inancı, dinimizin bize öğrettiği temel prensiplerden biridir. Allah Teâlâ, mü’minlerin yapacağı hayırlı işler ve güzel davranışlar karşılığında onlara cennette pek çok ikram hazırlatır. İşte beş vakit namaz için cami ve mescidlere giden mü’minlerin de bu ikramlardan büyük hissesi olduğunu bu hadisten açıkça öğrenmiş olmaktayız. (Riyazüssâlihin )
Ebû Mûsa radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Şüphesiz namazdan en çok sevap kazanacak insanlar, uzak mesafelerden camiye yürüyerek gelenlerdir. Namazı imamla birlikte kılmak için bekleyen kimsenin sevabı, namazı tek başına kılıp sonra uyuyan kimseden daha büyüktür.” (Buhârî, Ezân 31; Müslim, Mesâcid 277. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Mesâcid 15)
“innâ nahnu nuhyil mevtâ ve nektubu mâ gaddemû ve âsârehum ve kulle şey’in ahsayn��hu fî imâmin mubîn (mubînin).”
“Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır.” (Yasin: 12.)
Bu ayetin iniş sebebi şöyledir:
Ensardan bir kabile, bulundukları yerle mescidin arasının uzak ve yolun uzun olduğundan şikâyet ederek evlerini mescid-i nebevi’nin civarına nakletmek istediklerini söylediler. Bunun üzerine, bu âyet-i kerime nâzil oldu ve yakın yerlerde oturarak mescide gelmekle alınacak sevabın uzak yerlerden gelenlerin sevaplarından daha az olacağı ve binaenaleyh uzaktan gelenlerin daha büyük ecre nail oldukları beyan buyruldu. (Envâr-ul kulûb, s. 284 Elhac Muzaffer Ozak)
Müfessirler bu ayeti kerimenin ashaptan seleme oğullarının evlerinin mescide uzak olması dolayısıyla mescidin yakınında bir yere taşınmak istemeleri üzerine nazil olduğunu belirtirler:
“İmâm Ahmed ibn Hanbel der ki: Bize Abdüssamed… Câbir ibn Abdullah’ın şöyle dediğini nakletti: mescidin etrafındaki yerler boş kalmıştı. Seleme oğulları mescidin yakınında bir yere taşınmak istediler. Rasûlullah (s.a.)a bu durum bildirilince buyurdu ki: Bana ulaştığına göre siz, mescide yakın bir yere taşınmak istiyormuşsunuz? Onlar; evet ey Allah’ın Rasûlü, biz bunu istiyoruz, dediler. Rasûlullah (s.a.) Buyurdu ki: Ey Seleme oğullan, sizin yurdunuz sizin eserlerinizi yazar, sizin yurdunuz sizin adımlarınızı kaydeder. Bu rivayeti Müslim, Saîd kanalıyla… Câbir’den nakleder.” (İbni Kesir)
Kırk Gün Üst üste Sabah Namazını
Camide Kılana İki Adet Berat Verilir
Peygamber Efendimiz bir hadis-şeriflerinde:
“Her kim, kırk gün sabah namazını ilk tekbiri kaçırmadan imam ile kılarsa, ona iki tane beraat verilir. Birisi nârdan, yani; cehennemden berâ’at, birisi de münafıklıktan berâ’attır” buyuruyor. Peygamber efendimiz, bu hadis-i şerife göre, ilk “Allahu ekber!” Demeyi kaçırmamak şartıyla, bir insan kırk gün sabah namazını camide cemaatle kılmaya muvaffak olursa kendisine, iki tane şehâdetnâme verilir, iki tane berat verilir. Birisi, cehennemden azatlık beratı; “Sen cehenemlik değilsin, cehenneme girmeyeceksin, bu senin kurtuluş belgendir.” diye kendisine bir belge, cehennemden kurtuluş belgesi verilir. Bir tanesi de münafıklıktan kurtuluş belgesi; “Sen münafık bir kul değilsin, sen has bir müslümansın, iyi bir müslümansın, al bu senin medâr-ı iftiharındır.” diye yazılmış bir belge verilir diyor.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti