Allah kuluna kabul etmeyeceği duayı yaptırmaz; yeter ki kul dua etmesini bilsin. Duanın kabul olmasının bazı şartları ve çeşitli safhaları vardır. Kabul olunmayan dua, şartlarına uygun yapılmayan duadır. Âyette “Bana dua edin!” kaydı bütün şartları kendinde özetlemiştir. Yani dua ederken malınıza, mevkinize, dost ve akrabalarınıza ve hiçbir maddi kuvvete güven beslemeden Allah’a yalvarıp yakarmak ve kalbin o anda Allah’tan başka her şeyden ilgisini kesmek ve yalnız O yüceler yücesine yönelmek ve dua ederken aşağıdaki özelliklere dikkat etmek gerekir:
1. Duaya “Sübhane Rabbiyel-Aliyyil-A’lal-Vehhab “ diyerek başlanır.
Selman bin Ekva diyor ki:
“Allah’ın (CC) Resulünden dinlediğim bütün duaların başlangıcında O, mutlaka “Sübhane Rabbiyel-Aliyyil-A’lal-Vehhab” derdi.“ (Ahmed ve Hâkim) Maüezzinin camide duadan önce “Sübhâne rabbiyel e’lel vehhâb” demesi yine tek başımıza yapmış olduğumuz dualarada aynı şekilde başlamak sünnettir. Bunun ardından duaya euzü besmele, Allah’a hamd ve salavatı şerife ile başlamalı; hamd ve salavatı şerife ile bitirmelidir.
Fedâle bin Ubeyd’den (r.a.) rivayet olundu: Peygamber Efendimizle (s.a.v.) beraber oturuyorduk. O sırada içeri bir adam girdi ve namaz kıldı. Sonra ‘Allah’ım, beni mağfiret et ve bana rahmet et’ diye duâ etti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Ey namaz kılan acele ettin. Namaz kılıp oturduğun zaman Allah’a layık olduğu şeyle hamd et ve benim üzerime salât getir. Sonra duâ et” buyurdu.
Duanın başında, ortasında ve sonunda Peygamber Efendimize selavat getirilir. Çünkü Peygamber Efendimize salâvat getirmek duanın kabul olmasının şartlarındandır.
Hz. Enes (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Duâ, bana salâvat getirilinceye kadar perdelenmiştir.”
Hz. Ali (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) “Hiçbir duâ yoktur ki, benim ve âl (ashabımın)imin üzerine salâvat getirilinceye kadar Allah ile arasında perde olmasın. Bana salâvat getirilirse perede açılır, onun duasına icabet olunur. Bunu yapmazsa duâ geri döner” buyurduğunu rivayet etmiştir.
Dua ederken Allah’ın ismini ve sıfatlarını, hatırlamak ve onlarla hitap etmek gerekir. Ey Allah’ım Sen Rahmansın, Rahimsin, Tevvabürrahimsin gibi… Nitekim Kur’an’da “En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na güzel isimlerle dua edin” buyrulmaktadır. (A’raf,180); “Deki ister Allah deyip dua edin, ister Rüahman deyip, hangisini derseniz O’nundur güzel isimler.” (İsra 110) Nice İslam âlimleri Kur’an’da geçen Allah’ın isimlerinin yanı sıra Allah’a “Çalabım“,”Mevlam“ , “Ulu Tanrım“, “Hüda“ diye duada ve yakarışta bulunmuşlardır. Çünkü bütün güzel isimler Alah’ındır. O’na hitabımız hangi dil ve lisanla olursa olsun farketmez çünkü bütün dil ve lisanları da bizzat yaratıp “Benim gücümü kudretimi gösteren delillerimdendir diyen“ (Rum/22 ) Allah’tır.
2- Dua edecek kimse pişmanlık içinde bulunmalı ve günahlarından tövbe etmeli, günah işlememeye azmetmeli, gayret etmelidir. İçi dışı temiz olanın duası da kabul olur.
3-Dua için şerefli vakitleri gözetmeliyiz. Arafe günlerini, aylardan Ramazan ayını, haftanın Cuma gününü ve saatlerden seher vaktini gözetmek gibi. Nitekim Cenâb-ı Hak, Zariyat suresinin 18. ayetinde. “Sabahın erken vakitlerinde de istiğfar ederler.” buyurmaktadır.
ASAYİŞ
21 Mart 2023GÜNDEM
21 Mart 2023GÜNDEM
21 Mart 2023ASAYİŞ
21 Mart 2023ASAYİŞ
21 Mart 2023UNCATEGORİZED
21 Mart 2023UNCATEGORİZED
21 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.