Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

RAMAZAN’DA DİLEYEN İSTEDİĞİNİ DİLESİN

Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor:
“Ramazan ayının ilk gecesi girince, şeytanlar zincirlere vurulurlar, cehennem kapıları kapanır, Cennet kapıları da açılır. Ulu Allah “ Her gece üç defa şöyle seslenir. “Dileyen yok mu? Dileğini yerine getireyim; tövbe eden yok mu, kabul edeyim; rahmet ve mağfiretime erişmek isteyen yok mu, eriştireyim.”
Ramazan’da yapılan hayır ve hasenatın diğer zamanlara göre farklı bir ecir ve sevabı vardır. Bu konuyla ilgili olarak Peygamberimiz (SAV)şöyle buyuruyor:
“Ramazan ayında bir camiyi-mescidi (gerek cami yaptırarak, gerek yapılmasına katkıda bulunarak ve gerekse her hangi bir eksiğini karşılayarak ) aydınlığa kavuşturan kimsenin Allah da kabrini aydınlatır ve ona camide ( kıyamete kadar ) namaz kılanların kazandıkları sevap sayısınca sevap yazar. Ayrıca cami baki kaldıkça melekler o kimseye dua eder, Arş ehli de mağfiret diler.”
Sevgili Peygamberimizin ifadesine göre:
“ Ramazan en güzel bir biçimde (insan şekline girerek) kıyamet günü Allah’ın huzuruna varacak ve O’nun karşısında secdeye kapanacaktır. Bu sırada Ulu Allah Ramazan’a şöyle seslenir:
“ Ey Ramazan! Ne istiyorsun, söyle git senin hakkını veren ( oruç tutan ) kimseleri yakalayıp getir de onların dileklerini karşılayalım.”
Bunun üzerine Ramazan, Arafat meydanında dolaşır ve Oruç tutan müminleri tutarak Allah’ın huzuruna getirir ve tam O’nun karşısında saygıyla durur. Bu sefer Ulu Allah şöyle buyurur: “Ey Ramazan ne istiyorsun söyle bakalım” deyince o da, “ Dileğim, oruç tutan kullarına karşı olanca rahmet ve mağfiret sıfatlarınla tecelli etmendir.” Ulu Allah hemen bin tane rahmet ve mağfiret sıfatıyla tecelli eder, ardından da Ramazan, oruç tutanlardan büyük günah sahibi olan yetmiş bin mümine şefaat eder. Sonra yetmiş bin oruç tutan kişiyi binlerce huri kızları ile evlendirir.
Daha sonra Ramazan Burak’a binerek Cennet’e varır: Ulu Allah yine, “Ne istiyorsun, ey Ramazan?” diye sorar. Ramazan şöyle cevap verir: “Allah’ım oruç tutan bütün müminleri sevgili Peygamberin Muhammed’e komşu kıl.” Allah onun bu dileğini hemen yerine getirir ve onu Firdevs Cennetine gönderir ve yine, “ Başka bir dileğin var mı, ey Ramazan? Diye sorar.
Ramazan da, “ Ey Rabbim, bütün dileklerimi yerine getirdin. Şimdi ise fazladan lütuflarını bekliyorum. Ulu Allah Ramazanı şerifin bu son isteği karşısında da ona (oruç tutanların kalacağı) Cennette her birinde binlerce köşkler bulunan kırmızı yakutlar ve yeşil zümrütlerle bezenmiş yüzlerce şehir armağan eder.”
NİYET
Diğer ibadetlerde olduğu gibi oruç ibadetinde de niyet şarttır. Her hangi bir oruca kalben niyet etmek, hangi orucu tutacağını kalbinden geçirmek yeterlidir. Bu niyetin dil ile ifade edilmesi, onun teyit edilmesi ve perçinlenmesi anlamına geldiğinden mendup sayılmıştır. Sahura kalkıp yeme içme de niyet yerine geçer. ( İlmihal 1,sayfa:399, Türk Diyanet Vakfı yayını )
Niyetin Vakti
Her türlü oruca mümkün olduğu kadar, sabah vakti girmeden veya geceden niyet etmek en faziletli olanıdır.
Hanefilere göre ramazan orucu, nafile oruçlar ve vakti belirtilmiş adak (nezr-i muayyen ) oruçların niyet etme vakti gün batımından başlayıp ertesi günün kuşluk vaktine hatta öğle namazının vaktinin girmesinden az önceki vakte kadar devam eder. Sahura kalkmak niyet sayılır, oruç tutmayı kalpten geçirmek niyet için geçerlidir. Sahura kalkan ve oruç tutmayı kalbinden geçiren dil ile niyet etmese de de niyet etmiş sayılır.
Malikilere göre, güneşin batmasından itibaren, fecrin doğuşuna kadar niyet şarttır.
Şafilere göre ise Ramazan orucu, kaza orucu ve adak orucuna geceden niyetlenmek şarttır.
Zimmette sübut bulmuş oruçlar: kaza, keffaret ve adak oruçlarına imsak vaktine kadar niyet edilmesi gerekir. Tutulmakta iken bozulan nafile oruçların kazası da bu kapsamdadır.
KİMLER ORUÇ TUTAR KİMLER TUTMAZ
Namaz mükellefiyeti için gerekli olan şartlar Orucun mükellefiyeti içinde geçerlidir. Yani namaz kılması farz ve vacip olanlara oruç tutmak ta farz ve vacip olur. Bunlar: Müslüman olmak, ergenlik çağında olmak, akil- akli olgunluk düzeyinde olmaktır.
Bu genel şartların yanında ayrıca kişinin oruç tutmaya güç yetirecek durumda, sağlıklı olması ve yolcu olmaması da şarttır. Hasta ve yolcu olanlar isterlerse oruç tutmaz, daha sonra tutamadığı bu oruçları kaza ederler. Hayız, nifas ve lohusa kadınlar oruç tutmaz, tutamadıkları orucu kaza ederler, çocuk emziren kadınlar da kendilerinin veya çocuklarının zarar görmesi muhtemel ise oruçlarını tutmaz daha sonra kaza ederler.
Yine yaşlılık sebebiyle oruç tutmaya gücü yetmeyenler, bunun yerine bir fakir doyumluğu olan fidye verirler. Fidye, fitre tutarı kadar para olarak hesaplanır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER