Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

SIDK KAVRAMI KUR’ÂNİ BİR KAVRAMDIR

Muharrem Günay 10 Nisan 2017 Pazartesi 13:25:27
 

Kur’anî bir kavram olup Sa-Da-Ka fiilinden masdar olan ve “Her şeyde doğru olma” anlamına gelen “Sıdk”, “konuşanın inancı itibariyle söz ve fiilinin birbirine uygun olması” demektir.. Bir va’din yerine getirilmesi bakımından sözün doğru olması “sıdk” olduğu gibi;  Bir olayın haber verilmesi bakımından da sözün doğru olması “sıdk” dır. Sıdkın zıddı kizb/yalan ve yalancılıktır
 Kur’an-ı Kerim de “Hadis (olayları haber veren söz) bakımından Allah’tan daha doğru olan kimdir…” (en-Nisa, 4/87) ve “Allah (c.c) hak olarak va’detti. Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır…” (en-Nisa, 4/122) buyrularak Allah (c.c)’ın hem haber verme, hem de va’dini yerine getirme bakımından hiç kimsenin tahayyül edemeyeceği şekilde “sıdk” sahibi olduğu belirtilir. Kur’an’da daha çok rasûller için kullanılan “sıddîk” ise sıdk’ı en fazla olan, yani asla yalan söylemeyen kimse demektir.
Yukarıda sözlük anlamı kısaca açıklanan “sıdk” terimi, peygamberlerin en önemli özelliklerinden biridir. Risalete ehil olabilmek için her peygamberin bu sıfatı üzerinde taşıması gerekir. Çünkü insanlar doğru söylemeyen bir peygambere güvenemez. Bu sıfatı taşıyan peygamberlerin herhangi bir surette gerçeğe ters düşen bir söz söylediği görülmemiştir.
Kur’an-ı Kerim’de bir çok peygamber için doğruluk vasfı kullanılmakta, bazılarına “sıddîk” denilmektedir.
“Kitap’ta İsmail’i de an. Çünkü o va’de sadık rasul bir nebi idi” (Meryem, 19/54). “Yusuf, ey sadık kimse!.” (Yusuf, 12/46). “Kitap’ta İbrahim’i de an. Çünkü o sıddîk nebi idi” (Meryem, 19/41). “Kitap’ta İdris’i de an: Çünkü o sıddîk bir nebi idi” (Meryem, 19/56).
Kendine inanmayanlar ve düşmanları tarafından bile sıdkına ve doğruluğuna şahadet edilen ve kendisine “Muhammedül Emin” lakabı verilen son peygamber Hz. Muhammed (s.a.s)’in de sadık olduğu, yalancılardan olmadığı Kur’an-ı Kerim’in bir çok yerinde anlatılmaktadır.
İslâm tarihine, özellikle risaletin Mekke dönemine bakıldığında Rasûlüllah (s.a.s) gerçeğin şahadeti, inananların ve düşmanların şehadetiyle “Sadıkul-Va’dul-Emin” olduğu ortaya çıkmaktadır.
Sıdk kavramı, Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’nın va’dettiği şeyleri yerine getirmesi özelliği olarak da kullanılır:
“Rabb’ının sözü sıdk (doğruluk) ve adâlet bakımından tamamlanmıştır. O’nun kelimelerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O hakkıyla işiten ve bilendir” (el-En’âm, 6/115);
“İşte onlar öyle kimselerdir ki, amellerinin en güzelini onlardan kabul ederiz ve onların kötü amellerinden vaz geçeriz: onlar Cennet ashabı arasındadırlar. Bu, onların va’d oluna geldikleri sıdk (dosdoğru) bir va’ddır” (el-Ahkaf, 46/16).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER