ŞİKAYETLERİMİZ VE SONUÇLARI

Değerli dostlarım bilindiği gibi 15 yıldır haftada bir veya iki gün sizlerle düşüncelerimi paylaştığım; Bu köşe de bu son üç dört ayda olduğu gibi bazı zamanlarda yoğunluktan yazamadığım oluyor.
Doğduğum ve yaşadığım bu şehir AFYONKARAHİSAR’I çok seviyorum. Türkiye’nin en kavşak noktasındaki şehrimizin önümüzdeki yıllarda bu önemli özelliğini kaybetmesinden korkuyorum.
Cenab-ı Allah’ın lütfü olan bu nimeti de şimdiye kadar iyi değerlendiremediğini biliyorum. Yaşanabilir gelişmişlik, sosyal ve ekonomik seviyelerin iç açıcı olmadığı bilinmektedir.
Bu olumsuzlukların elbette bir çok sebepleri vardır. Ancak bana göre her şeyin sebebi insandır. Yönetenler de, yönetilenler de, seçenler de seçilenler de insandır. Bu durum insanın vatandaşlık anlayışından tutun da sorumluluk, hatta hemşericilik ve siyaset bilinciyle doğrudan ilgilidir.
Yıllardır insanımızın birlik, beraberlik olamadığı kollektif düşüncenin gelişmemiş olduğu, esnaf dayanışmasının yeterli olmadığından dert yanarız. Kendi işleriyle uğraştıklarından daha çok başkalarını takip etmekle meşgul oldukları, işinde aşında başarılı olanlara sebepsiz ve dayanaksız, olumsuz, söylem geliştirdiklerinden şikayet ederiz. Yeterince tanımadığı insanları tanımak yerine onları başkalarının husumeti ile karalamaya çalıştığını konuşur dururuz. Oysa bunları yapanların da meşguliyetsiz, hak, hukuk bilmeyenlerin yaptığını da biliriz.
Muhterem okuyucum; Bütün bunlar bize Bizans’tan bulaşmış hastalıktır. Eğer bir yerlerde olumsuz giden bir şeyler var ise öncelikle kendi durumumuzu değerlendirmemiz gerekmektedir.
Eğer kendimizden başlayıp toplumsal düzelmeye katkı sağlayamazsak şikayetlerimiz bitmeyecek ve sonuçları da iyi olmayacaktır.
Kuru ile beraber yaşta yanmaya mecbur olacaktır.