Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

KUR’AN-I KERİM’DE PEYGAMBERLERE SELÂM, – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 16 Ocak 2018 Salı 14:11:20
 

Cenâb-ı Hakk, Kurân-ı Kerim’deki ifadesiyle peygamberleri bizzat kendisi selâmlamaktadır:“Şan ve kudret Rabbi olan senin Rabbin, onların taktıkları sıfatlardan yücedir, münezzehtir.Gönderilen peygamberlere selam olsun.  Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.”(Saffat sûresi, 37/180-182.)
Müslümanlar bütün konuşmalarında Allah (c.c.)’ın peygamberlerinden söz ettikleri ve onları andıkları zaman ‘Aleyhi’s-Selâm’ yani ‘Selâm O’nun üzerine olsun’ deyimini kullanırlar. Yazı dilinde ise yine aynı selâmın kısaltılmış şekli olarak (s. as. sav.) yazarlar. Bu ise Müslümanların bütün peygamberlere olan hem saygısını ifade etmekte ve hem de kıyamete kadar onlarla manevi iletişimi gerçekleştirmektedir.
Hz. Âdem (A.S.)’İn Verdiği Selâm
Yeryüzünde ilk yaratılmış insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem (a.s.) aynı zamanda ilk selâm veren insandır. Kendisinden başka insan olmadığı için de O selâmını meleklere vermiş ve melekler de O’nun selâmına karşılık vermişlerdir.
Ebû Hureyre (r.a.)’nin naklettiği bir Hadîs-i şerif’e göre, Peygamberimiz (s.)  şöyle buyurur:
“Allah Teâlâ, Âdem (a.s.)’i yarattığı zaman, ‘Git sen oturan meleklere selâm ver, senin selâmını nasıl karşılayacaklarını dinle. Zîra onların karşılığı senin ve senden sonrakilerin selâmı olacaktır.’ buyurdu. Bunun üzerine Hz. Âdem (a.s.), ‘Esselâmu Aleyküm’ dedi, melekler de ‘Esselâmu Aleyke ve Rahmetullah’ diye karşılık verdiler. ‘Ve Rahmetullah’ kelimesini ilave ettiler.” (Buhari, İsti’zan; Müslim, Cennet.)
Hz. Nuh (A.S.)’A Verilen Selâm
Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerim’de, Nûh (a.s.)’ı da özel olarak  “Selâm” kelimesi ile selâmlamaktadır:
“Sonradan gelenler arasında O’na güzel bir ad bıraktık. Âlemler içinde Nûh’a selâm olsun. İşte biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”  (Saffat sûresi, 37/78-80.)
Hz. İbrahim (A.S.)’E Verilen Selâm
Cenâb-ı Hakk, Hz. İbrahim (a.s.)’e de özel olarak selâm veriyor: “İbrahim’e selâm olsun. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.” Ve yine Hz. İbrahim (a.s.)’a gelen melekler, O’nunla karşılaştıkları zaman aynı şekilde selâmladılar. Bunu Allah (c.) şöyle bildiriyor:
“Kuşkusuz elçi (melek)’lerimiz İbrahim (a.s.)’e, müjdelemek üzere geldiler. ‘Selâm sana’ dediler. O da ‘selâm size de’ diye karşılık verdi. Ve az bir zaman sonra (yemeleri için) kızartılmış bir buzağı getirdi.” (Hud sûresi, 11/69; Saffat sûresi, 37/109-110.)
Elçilerimiz yani meleklerimiz İbrahim (a.s)’a müjde ile geldiler, dediler ki : “Selâm”. Buradan şunu anlıyoruz ki, selâmlaşmak sadece Peygamber Efendimize mahsus bir durum olmayıp, çok eskilere dayanmaktadır. Ayette “Bir selâmla selâmlandığınız zaman, ona daha güzel şekilde veya aynı ile selâmla karşılık veriniz.” ( Nisa sûresi, 4/86.) buyruluyor. Bu ayetten anlaşıldığı gibi Hz. İbrahim (a.s.) zamanında da selâmlaşma var. Melekler Hz. İbrahim (a.s.)’a selâm verince O da onlara selâm veriyor. Bu ayetten hareketle sünnete uygun selâm “Selâmün aleyküm”dür. Sadece selâm demek de yeterlidir ama sünnete uygun değildir.  
‘Kimlik Sınavı’ndan ateşle sınanarak geçen Hz. İbrahim (a.s.), ‘kişilik sınavı’nı da ‘kurban’la verip, öz benliğine ve onun işaret ettiği mutlak hakikate yaklaşması üzerine, göklerden işte bu şekilde tebrik alıyordu:
“Babası, ‘Ey İbrahim, sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş, dedi. İbrahim şöyle dedi: ‘Selâm senin üzerine olsun. Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O beni nimetleriyle kuşatmıştır.” ( Meryem sûresi, 19/46-47.)
Hz. Musa (A.S.) Ve Harun (A.S.)’In Selâmı
Cenâb-ı Hak, Hz. Musa (a.s.) ve Harun (a.s.)’ı tevhit inancına davet etmek üzere Firavun’a gönderdiğinde O’na nasıl selâm vereceklerini öğretmektedir. Burada bir incelik görülmektedir. Hz. Musa (a.s.) ve Harun (a.s.)’un Firavun’a selâm vermediği ‘Selâm doğru yola uyanlara olsun’ denilerek O’nun selâm kapsamının dışında tutulduğu önemli bir usuldür. Allah Teâlâ buyuruyor:
“O’na (Firavun) gidin ve şöyle deyin: Şüphesiz biz Rabbimizin elçileriyiz. İsrailoğullarını serbest bırak ve bizimle gönder. Onlara işkence etme. Sana Rabbimizin katından mucize getirdik. Selâm doğru yola uyanlara olsun.” (Tâha suresi 20/47)
HZ. İSA (A.S.)’IN SELÂMI
Allah Teâlâ, Hz. İsa (a.s.)’a selâmın nasıl verildiğini şöyle anlatmaktadır:
“Bebek (Hz. İsa) şöyle konuştu: ‘Kuşkusuz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı.’ ‘Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.’ ‘Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.’ ‘Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana “Selâm” (esenlik) verilmiştir.” (Meryem suresi 19/30-33)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER