Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

MİLLÎ KAHRAMAN ALİ ÇETİNKAYA’YI MİNNETLE ANARKEN -II-

DEVLET ADAMI
Ali Bey, Albay rütbesiyle emekliye ayrılır ve asker kimliğinden uzaklaşıp, bütünüyle siyasete ve sivil olarak devlet hizmetine soyunur…
Meclise girer girmez çok önemli görevler üstlenmiştir. Bu görevlerden birisi, Kâzım Karabekir, Ziya Gökalp, İsmail Canbolat, Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu ve Celâl Bayar’la birlikte oluşturulan Anayasa Komisyonu üyeliğidir. Yani, yeni Türk Devletinin ilk Anayasasının hazırlanmasında O’nun da payı vardır.
Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi)’nın kuruluşu ve bu Partinin tüzüğünün hazırlanması aşamasında da önemli işlevler üstlenir ve uzun yıllar bu Partinin “Grup Reisliğini” (bugünkü deyimiyle Grup Başkan Vekilliğini) ve Genel Sekreter Yardımcılığını yapar…
Başardığı çok önemli işlerden birisi de, Meclis içerisinde, uyumlu bir Genel Kurul oluşturulması çabalarında en büyük hizmeti yapmış olmasıdır. Zira o günlerde Meclis içerisinde üç siyasal grup bulunmaktadır. Bunlar İttihat Ve Terakki görüşünü devam ettirmek isteyenler; Milli Mücadelede istihbarat hizmetini ifa eden M.M., yani Millî Müdafaa Grubu ve nihayet Müdafai Hukuk Grubudur ki; Atatürk bu gruptan yanadır; çünkü bu Grup, Millî Birlik ve beraberliği amaçlamaktadır…Seçimler yapılacaktır ve seçim öncesinde Millî Birlik sağlanmalıdır. Atatürk, Ali Bey’i, en kalabalık nüfusa sahip olan ve Başkent konumundaki İstanbul’a gönderir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun desteğiyle Ali Bey, Atatürk’ün istediği doğrultuda çalışmalar yaparak, Müdafai Hukukçuların seçimi kazanmalarını sağlar.
Ali Çetinkaya, 1946 Genel Seçimlerine kadar, Afyonkarahisar Milletvekili olarak, TBMM’nde bulundu ve bu kitapta anlatılan, son derece önemli görevleri ifa etti.
Demokrat Parti (DP)’nin başındaki Celal Bayar, Ali Beyin yakın arkadaşıydı. Seçim ortamına girildiği günlerde, CHP’liler akın akın DP’ye geçerlerken, o kendisine yapılan tekliflere şöyle cevap veriyordu:
– Ben siyasete CHP’de başladım; bu partinin tüzüğünü ben hazırladım; yıllarca grubun reisliğini yaptım. Ben ölünceye kadar CHP’nde kalacağım.
Ne yazık ki, Afyonkarahisar, 1946 seçimlerinde yeni kurulan DP listesindeki adayları TBMM’ne gönderirken, ömrünü memlekete, millete ve Afyonkarahisar’a adamış olan Ali Çetinkaya’yı Milletvekili yapmadı!…
BAYINDIRLIK VE ULAŞTIRMA BAKANLIKLARI
Ali Beyi, Libya’da tanıyan Atatürk, 16 Şubat 1934 Tarihinde O’nun, İsmet İnönü Hükümetinde Nafia (Bayındırlık) Bakanı olmasını sağlamış; bu görev Celal Bayar ve Refik Saydam Hükümetlerinde de davam etmiştir.
1939 yılında, Muhabere ve Münakalat (Ulaştırma) Bakanlığı kurulunca, Ali Bey, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Ulaştırma Bakanı olmuştur. O dönemde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlıkları, en çok yatırımların yapıldığı, en fazla paranın harcandığı bakanlıklar olup Yüce Atatürk’ün dürüstlüğüne en güvendiği Ali Beyi, önce Bayındırlık, sonra Ulaştırma Bakanlığının başına getirmiş olmasının iyi değerlendirilmesi gerektiği kanısındayız. Yurdumuzun demir ağlarla örülmesinde; yabancı şirketlerin millileştirilmesinde Atatürk’ten sonra en büyük pay, Ali Bey’indir.
Şimdi bir düşünelim… Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş; Ali Bey, bu genç cumhuriyetin ilk Ulaştırma Bakanı olmuştur. İçinde azıcık fesatlık ve kötü niyet olsa, bugün trilyonlarla, hatta katrilyonlarla ifade edilebilecek bir servetin sahibi olabilirdi. Ama O ve genellikle o kuşağın insanları; memleketin ve milletin tek kuruşunun zarara uğramasına razı olacak yaradılışta insanlar değildi.
Bu küçük kitapta, yer verilen anılardan da görüleceği gibi, Ali Bey, bütün mesaisini ve gücünü, millî menfaatler için harcadı. Örneğin; demiryolları, O’nun sayesinde, para ödenmeden millîleştirildi.
İSTİKLAL MAHKEMESİ BAŞKANI
Koca bir İmparatorluk yıkılmış; Avrupa’nın emperyalist ülkeleri, atmaca gibi gözlerini Anadolu toprakları üzerine dikmişler ve kendi aralarında parselleyip paylaşmak istemişlerdir. Dıştaki düşmanlar bir yana, içeride de bir sürü düşman vardır; kimi Padişahlığın ve Halifeliğin devamını ister; kimi başka devletlerin himayesine girilmesinden yanadır!…
Öte yandan, uzayıp giden savaşlar yüzünden, bir kısım gençler, askerlik yapmaktan imtina ederek, kaçmışlar ve giderek asker kaçaklarının sayılarında artışlar görülmüştür.
İşte böyle bir ortamda, Ülkede huzuru ve Milli Birliği sağlamak için İstiklâl Mahkemeleri kurulur. Ali Bey de Ankara’da çalışma yapacak olan mahkemenin başkanıdır; ünlü “Üç Ali’ler Mahkemesi”. Yani Kel Ali (Bey), Kılıç Ali ve Necip Ali… Bu mahkemenin Başkanı Ali Çetinkaya, Savcısı Necip Ali, Üyeler ise Kılıç Ali (Galatasaray’ın unutulmaz futbolcularından Gündüz Kılıç ve Gazeteci-Yazar Altemur Kılıç’ın babaları) ve Reşit Galip Beylerdir.
Atatürk, Ali Bey’e, her zaman son derece güvenmiş ve O’na, halledilmesi en zor görevleri vermiştir. Çünkü O, son derece dürüst, namuslu, haysiyetli, şerefli bir insandır.
Bu mahkeme, sonraları yazılıp çizilenlerin aksine, derece dürüst yargılama yapmış; TBMM’nin ittifakla aldığı kararla takdirname kazanmıştır. Yakın zamanlarda, İstiklal Mahkemeleri ile ilgili bilimsel araştırmalar ve yayımlanan tezlerle, mahkemelerin yararlı hizmetlerde bulunmuş olduğu belgelenmiştir.
BANKACI
Büyük Atatürk, Bankacılığın önemini çok iyi bildiği için, daha Cumhuriyetin başında, kendisinin de ortak olduğu Türkiye İş Bankasını kurdurmuştur.
Ayrıca, 19.Yüzyılın sonlarına doğru Mithat paşa’nın Niş Valisi iken kurduğu Memleket Sandıkları’nın, Türkiye Ziraat Bankası haline dönüşmesi de Yüce Önder’in direktifleriyle olmuştur. Ama orada, güvendiği kişilerin görev almış olması gerekmektedir. İşte en güvendiği arkadaşı Ali Bey, iki yıl süreyle bu Millî Bankamızın Yönetim kurulunda yer alarak, Bankacılık da yapmıştır. Türk Bankacılık ve Kooperatifçilik hareketinin, müstesna şahsiyetlerinden birisi olan Nurettin Hazar, Kooperatif Dünyası Dergisinin Mart 1984’de yayımlanan 156. sayısının 20-27 sayfalarında yer alan “Ziraat Bankasında Hizmet Verenler” başlıklı araştırma yazısında 1926-1927 yıllarında Ali Çetinkaya’nın, T.C.Ziraat Bankası İdare Meclisi Üyesi olarak fiilen bankacılık yaptığını yazmıştır.
KOOPERATİFÇİ
Her alanda olduğu gibi, Türk Kooperatifçilik Hareketinin de öncüsü Atatürk’tür. Bugün Türkiye’nin her yerinde örgütlenmiş olan Tarım Kredi Kooperatifleri hareketini başlatan Atatürk’tür. Silifke Tekir Çiftliğini satın alarak, burada, 1 Numaralı Tarım Kredi Kooperatifi kurulmuş; Atatürk de bu kooperatifin 1 numaralı ortağı olmuştur. Keza, Ankara’da kurulan Türkiye Cumhuriyetinin ilk Tüketim Kooperatifi olan Ankara Memurlar Kooperatifi’ni de Atatürk kurdurmuş ve 1 numaralı ortak olmuştur.
Atatürk ve arkadaşları gerçek devrimcilerdir. O’nlar Türkiye’yi dört bir yandan geliştirmeye and içmişler; varlıklarını Türk Milletine armağan etmişlerdir. Atatürk ölmeden önce yazdığı vasiyetine göre, her şeyini Türk milletine bağışlamıştır. Ali (Çetinkaya) Bey de öldüğü zaman, Ankara’nın Samanpazarı semtindeki küçük bir evden başka, ardında hiçbir şey bırakmamıştır. Çünkü çalmamış; rüşvet almamış; daima Devletin ve Milletin hizmetinde olmuştur.
Onlar askerdir ama, ekonomiden endüstriye, ticaretten kültüre her konuda büyük bir bilgi birikimine sahiptirler. İşte Asker Ali Bey, Nafia Vekilliği yaptığı dönemde Ankara’da kurulan Bahçelievler Yapı Kooperatifi’nin, Fahri Başkanlığını üstlenmiş ve Başkent’in ilk Yapı Kooperatifi’nin başarıya ulaşması için her türlü desteği vermiştir. 1970’li yıllarda Ankara’da düzenlediğimiz bir “Ali Çetinkaya Anma Toplantısı”nda konuşan, Bankacılık ve Kooperatifçilik Tarihimizin ölümsüz kişilerinden Nusret Namık Uzgören, bu konuda, ayrıntılı bilgiler vermiş ve Ali Beyi hayırla yâdetmiştir.
ATATÜRK’LE DOSTLUĞU VE ÇETİNKAYA SOYADI
Soyadı Kanunu çıktığı zaman Ali Bey, “Afyon” soyadını almak istedi, fakat yakın arkadaşı Atatürk buna karşı çıkarak O’na “Çetinkaya” soyadını verdi ve kendi elleriyle “Ali oldu, Çetinkaya” yazarak, Ali Bey’in bu soyadını almasını istedi.
Nitekim; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof.Dr.Sadık Tural’ın tanımlamasıyla O, “Milli bilincin Çetin kayası oldu.
Ali Çetinkaya Atatürk’ün sevdiği, takdir ettiği ve çok güvendiği bir kişiydi. Bu nedenle O’na, içinden çıkılması çok güç olan görevleri verdi. Kuşkusuz o da, Atatürk’ün karşısında mahcup duruma düşmedi; verilen her görevi en iyi şekilde ifa etti.
Türk Tarih Kurumu’nun 1971 yılında yayımlanan Belleten’inde, Atatürk’ü etkileyen 40 kişinin isimleri sıralanırken; Ali Beyin adı da, listenin başlarında yer alıyordu.
Esasen, Yüce Önder, her vesileyle, Ali Bey hakkında sitayişkâr sözler sarfediyordu. Örneğin, Gazeteci (Bir dönem Afyonkarahisar Milletvekili de olan) Ruşen Eşref Ünaydın’a verdiği bir mülâkatta, Trablusgarp savaşlarından söz ederken; şu cümleye de yer veriyordu:
-”Bingazi’de İtalyanlara karşı aslanca çarpışmış ve başarıyla savaşmış olan genç subayların başında Ali (Çetinkaya)’ler, Hacı Eminler, Mümtazlar, Şevketler, Nurettinler, Rasuhiler, Reşitler, Eşrefler, Fuadlar bulunuyordu…”
Ali Beyin Atatürk’ü ve İsmet Paşa’yı önemli ölçüde etkilemiş olduğuna ilişkin pek çok hatıralar yayımlandı. Kimi önemli anılar ise, tanık olanlar tarafından, çevresindeki insanlara aktarıldı. Örneğin; Afyonkarahisarlı Gazeteci-Şair Ali Türk Keskin’in; yine Afyonkarahisarlı Gazeteci-Avukat Mahir Erkmen’den naklen bize söylediği bir şey var ki, son derece önemlidir. Mahir Bey, bir gün Ali Türk’e “Ali Çetinkaya bana Kuvayi Milliye sözünün patenti bana aittir…” dedi, demiş…
Kuşkusuz, şifahi söylemlerin bilimsel bir geçerliliği yoktur; ama bir çok tarihi gerçeklerin de sözlü kaynaklarla saptanabildiği de bir gerçektir.
Tarih, 17 Ocak 1981. Yer, Ankara-Anadolu Klubü. Antoloji Dergisi’nin yemeğinde; Köyişleri Bakanı Münir Güney, Müsteşarı Celalettin Çubukçu, İmar-İskan Bakanı Şerif Tüten, E.Milletvekili-Şair-Avukat Nurettin Özdemir ve Hukukçu-Şair (sonradan Anayasa Mahkemesi Başkanı) Yekta Güngör Özden’in yanında Emin Paksüt; “Size tarihi bir sır veriyorum: İsmet Paşa’ya, Atatürk’le ilgili, Devletimizin banisi ve Milletimizin fedakar, sadık hadimi, insanlık idealinin aşık ve mümtaz siması, eşsiz kahraman Atatürk! Vatan sana minnettardır. Bütün ömrünü hizmetine verdiğin Türk Milleti ile beraber senin huzurunda tazim ile eğiliyoruz. Bütün hayatında bize ruhundaki ateşten canlılık verdin. Emin ol, aziz hatıran sönmez meşale olarak, ruhlarımızı daima ateşli ve uyanık tutacaktır, şeklindeki veciz konuşmayı, İsmet Paşa’ya, kayın pederim Ali Çetinkaya söyletmiştir” dedi.
ALİ BEY ADASI
21 Şubat 1949 Tarihinde vefat ettiği zaman, Ayvalık’tan bir hey’et İstanbul’a giderek Ali Beyin aziz na’şını Ayvalık’a getirmek istedi. Afyonkarahisarlı hemşehrileri daha sonra harekete geçip, na’şın doğduğu yere getirilip, Asri Mezarlığa defnedilmesini sağladılar…
Ayvalık’ta “Cunda Adası”nın adı resmen değiştirilerek “Ali Bey Adası” na dönüştürüldü. Ve artık bu adla anılmaya başladı. Ne var ki son zamanlarda bilerek veya bilmeyerek, Ali Bey Adası yerine Cunda Adası yazılmak suretiyle, tarihimize, tarihi değerlerimize karşı saygısızlık yapılmakta; hem de resmi yer adlarımızın yerine, eski Rum-Yunan adlarının yazılması suretiyle suç işlenmektedir. Nasıl ki, İstanbul yerine Kostantinopolos yazılamayacak ise; Ali Bey Adası yerine, Cunda Adası da yazılamaz; yazılmamalıdır. Yazan olursa buna, öncelikle Ayvalık halkı ve Ayvalık’ı yönetenler karşı çıkmalı ve gereğini yapmalıdırlar. Biz, bu konuda hassasiyet gösterilmesi için Ayvalık Kaymakamı ve Belediye Başkanı’na mektuplar yazdık; ama duyarsızlığın devam ettiğini görmekle de üzgün olduğumuzu burada vurgulamak isteriz.
Ayvalık’ta bugün “İlk Kurşun” adlı bir dergi-Gazete yayımlanmaktadır. Atatürkçü bir çizgide yayın yapan bu yayımorganının logosunun sol yanında Atatürk’ün, sağ yanında ise Ali Çetinkaya’nın portreleri vardır. Yıllar önce Ayvalık Lisesi’nin Atatürkçü öğretmenleri tarafından, yine “İlk Kurşun” adıyla bir dergi yayımlanıyordu.
Ali Çetinkaya adı, Yurdumuzun çeşitli yörelerinde de bazı yerlere verilmiştir. Bizim saptayabildiğimiz yer adları şunlardır:
Ali Çetinkaya Caddesi (Antalya)
Ali Çetinkaya Kız Meslek Lisesi (Afyonkarahisar)
Ali Çetinkaya Caddesi (Afyonkarahisar)
Ali Çetinkaya Caddesi (Silivri)
Ali Çetinkaya Gar (Afyonkarahisar)
Ali Çetinkaya İlkokulu (Dikili)
Ali Çetinkaya Müzesi (Balıkesir-Burhaniye-Karaağaç Köyü)
Ali Vezir Çeşmesi (Afyonkarahisar)
Çetinkaya Çeşmesi (Kop Dağı)
Çetinkaya Köprüsü (Bafra)
Çetinkaya Tren İstasyonu
Çetinkaya Caddesi (Alsancak-İzmir)
İlk Kurşun Okulu

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER