OTELLERİMİZ VE TANITIM

Afyonkarahisar, pek çok vilayetin ortasında, ulaşılabilir bir kent. Bu yönüyle zaten uğrak bir bölge. Yollarımızdan geçen araçların sayısı, 100 bin rakamlarıyla ifade ediliyor. Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı gibi uzun tatil yaşanacağı varsayılan günlerde ise bu rakam katlanıyor.
Böylesine Allah vergisi bir konum sahibi olan Afyonkarahisar, şimdiye kadar yeterli tanıtım şansına sahip oldu mu, tartışılır.
Geçmişteki hataları, eksiklikleri konuşmanın bir faydası yok. Konuşmaktan ziyade ders almak en güzeli.
Son yıllarda ilimizde ardı ardına festivaller düzenleniyor. Her festivalin kendine has bir kitlesi, bir havası oluyor. Bunu kabul etmek gerek. Emeği geçenlere teşekkür ederim.
Festivaller sırasında şehir dışında ağırladığımız misafirlerin katıldığı yemekler veriliyor. Yemeklerin çoğu da göğsümüzü kabartan, bizleri gururlandıran 5 yıldızlı otellerimizde düzenleniyor.
Buraya kadar normal, ama normal olmayan durumlar da burada başlıyor zaten.
Meselâ otellerimiz personel ve yemek çeşitliliği bakımından çok misafir ağırlamaya hazır mı? Sormak ve adamakıllı bir cevap almak gerekiyor. Servisin başladığı ilk masa ile servisin sona erdiği son masa arasında 60 dakikaya yakın bir süre geçiyorsa, otellerimiz kalabalık misafir topluluklarını ağırlamaya hazır değillerdir.
Yine servis sırasında her masadan bir garson sorumlu olmuyorsa, aynı garson tüm masalara hizmet etmeye çalışıp işin içinden çıkamıyorsa; otellerimiz bu tür davetler için uygun değildir.
Konuyu, bir masaya yemek gelip diğer masaya yemek gelmemesi gibi algılamanızı istemem. Festival davetlerine katılan misafirlerimizin çoğu, belki de hepsi İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük organizasyonları alışkanlık hâline getirmiş illerden geliyorlar. Dolayısıyla ister istemez bir kıyaslama içine giriyorlar.
Kâğıt üzerindeki tüm iddiamız, yaşanan eksiklikler ve özensizlikler nedeniyle silinip gidiyor.
Misafirlerimizin edindikleri izlenimler, gittikleri memleketlerde anı olarak konuşulacaktır. Tatlı anılar, ekmek kadayıfı gibi his bırakır.
Biz son tüketim tarihi geçmiş kaymak gibi ekşi anılara imza atmayalım.
Elbette her zaman daha güzeli, daha iyisi vardır. Eleştiri her zaman olacaktır. Çok açık bir kuraldır: Hiçbir düğün sahibi, misafirlerinin hepsini memnun edemez. Düğün sahibi olarak, konuklarımızın en azından yüzde 60’ına hitap etmeyi de görev bilmeliyiz.
Servislerdeki gecikmeden öte, bakış açısıyla ilgili bir sorun yaşadığımız aşikâr.
Daha ucuza daha çok iş yapmak ve yaptırmak hevesinden kurtulmadığımız müddetçe kalitede ve geri bildirimlerde çok sorun yaşarız.
Görece iyi olduğumuz, ancak daha da geliştirdiğimiz takdirde çok fayda göreceğimiz başka bir konu ise yemek çeşitleri…
Biz 600’e yakın yöresel yemeğimizin olduğunu her fırsatta söylerken, uzak diyarlardaki arkadaşlarımıza anlatırken; misafirlerimize sunduğumuz menüler pek bir kısıtlı nedense…
Üzerine durup düşünmek gerekir.
600’e yakın yöresel yemeği layıkıyla üretebilen aşçımız, yamağımız var mıdır?
Velhasıl, tanıtım ciddi bir meseledir.
Otellerimizin, kitle örgütlerimizin, muhtarlarımızın, ulaşım hizmeti veren işletme ve şahısların, en az ilimizin yöneticileri kadar hassas olması ve ortaya koydukları eser ve hizmetleri sorgulamaları gerekir.
Dilerseniz, tanıtımın diğer alanlarını da notlar halinde başka bir yazıda inceleyelim.
…
Bu yazıyı okuyanlar, iki cihanda afiyet ve zenginlik içinde yaşasınlar.