Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

ZEKÂT VE İNFAK YAZILARI-19 – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 8 Ağustos 2012 Çarşamba 03:00:00
  VERGİ ZEKÂT YERİNE GEÇER Mİ?

Hz. Peygamber ve ilk dört Halîfe döneminde bütün zekât türleri görevli zekât memurlarınca toplanır ve yıl boyunca ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı. Hz. Osman döneminden itibaren “bâtınî mallar” denilen altın, gümüş, nakit para ve ticaret mallarının zekâtı yükümlülerce hesaplanıp verilmesi esası benimsendi. Zekâtın dışında kamu harcamaları için harac, cizye, gümrük, rüsum ve benzeri vergiler ihtiyaca göre örfi olarak alınmağa devam edildi. Zekâtın verileceği sekiz sınıf bizzat Kur’ân-ı Kerîm’de belirtildiği için, onu bunun dışındaki yerlere harcama imkânı bulunmaz: Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Zekâtlar, Allah’ın bir farzı olarak ancak yoksulların, düşkünlerin, zekât toplama memurlarının, kalpleri İslâm’a ısındırılmak istenenlerin, kölelerin, borçluların, Allah yolunda olanların ve yolda kalmışların hakkıdır.”
Günümüzde devlet tarafından çeşitli adlarla alınan vergilerde böyle bir “harcama alanı” sınırlaması yapılmadığı için, verginin zekâttan sayılmaması gerekir. Bu yüzden mümin vergi olarak verdiği meblağı, zekâtından düşemez. Ancak zekât veriyorum diye vergi vermeme hakkı da söz konusu olmaz. Çünkü her devirde İslâm toplumlarında Devlet, kamu harcamaları için zekâtın dışında başka adlarla örfî vergiler almıştır. Zekâtın harcama yerleri dışında kalan kamu hizmetlerinin yürütülebilmesi için buna ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü yol, köprü, baraj, elektrik santrali, askerin ve güvenlik güçlerinin harcamaları, sağlık hizmetleri gibi toplumun bütününü ilgilendiren işlerin yürütülmesi zekâtın dışındaki kaynaklardan elde edilen vergi gelirleriyle sağlanır.
Diğer yandan vergi, ticaret ve sanayi kuruluşlarında kârdan alınırken, zekât, nisabın üzerinde elde bulunan ve yıllanmış olan sermayenin bütünü üzerinden alınır. Bu yüzden vergi matrahı ile zekât matrahı farklı esaslara dayanır. Ancak şunu da belirtelim ki, sosyal güvenlik ve yardımlaşma kurumlarının çok geliştiği Osmanlı döneminde eğitim, sağlık, yoksulluk ve din hizmetleri gibi en önemli kamu harcamaları infak ehli zenginlerin kurduğu vakıfların gelirleriyle karşılanmış, devletin büyük ölçüde vergi toplamasına gerek kalmamıştır. Başka bir deyimle daha az vergiyle kamu işleri yürütülürken, merkezî yönetim, güvenlik işlerine ve otoritenin güçlenmesine daha fazla eğilme fırsatını bulmuştur.
Zekât kimlere verilebilir?
Kur’an-ı Kerim’de zekâtın kimlere verileceği şöyle sıralanmıştır:
“Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak fakirlere, miskinlere, (zekat toplamakla) görevli olanlara, kalpleri (Müslümanlığa) alıştırılmak istenenlere, kölelere, esirlere, borçlulara, Allah yolunda (harcamaya, bu yolda şehit düşenlere ve ailelerine) ve yol oğluna (yani memleketinde zengin bile olsa meşru bir sebeple yolda kalmışlara) verilir” (Tevbe /60)
Bir başka ayette ise:
“Sadakalarınızı (ve zekâtlarınızı) o fakirlere verin ki; onlar Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için tanımayanlar onları zengin zannederler. Ey Resulüm sen onları simalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyla bilendir.” (Bakara/273 )
Tevbe suresi 60. ayet, mala düşkün bazı kişilerin toplanan zekâta göz dikmesi ve Hz. Peygamber’den haksız isteklerde bulunması üzerine inmiş, onların bu davranışları kınanmıştır. Böylece zekât fonunu, kamu gücünün dilediği şekilde kullanmasına engel olunmuştur.
Abdullah İbn Abbas (r. anhümâ)’dan rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, Muaz İbn Cebel’i Yemen’e gönderirken ona şu emri vermiştir:
“… Eğer onlar zekâtın farz olduğunu kabul ederek sana itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine zekâtı farz kıldığını ve zenginlerden alınıp fakirlerine verileceğini onlara bildir.”
Bu hadis zekâtın devlet tarafından Müslümanların zenginlerinden alınıp fakirlerine harcanacağına delil sayılmıştır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti