Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan ÖZPINAR

100. YILDÖNÜMÜNDE MİLLİ MÜCADELE’DE HAVA ŞEHİTLERİMİZ

Afyonkarahisar Kocatepe Mezarlığı’na ana kapıdan girip yemyeşil ağaçların arasından ilerlediğiniz zaman mütevazi bir anıt ve şehit mezarları sizleri karşılar. Beton bloğun üzerinde kanatları açık olarak duran kartal adeta uzaktan hava şehitlerimizin burada yattığını hatırlatır.
Milli Mücadele düşmanla karada olduğu kadar havada mücadeleyle geçmiştir. Her türlü imkansızlığa rağmen Türk havacıları Milli Mücadele dönemince 15 düşman uçağı düşürmüş veya ele geçirmiş buna karşın 3 uçağımızda düşman tarafından etkisiz hale getirilmiştir. Yine savaş sırasında 23 Yunan pilotu ölmüş veya esir edilmiştir.
Bu üç uçaktan bir tanesi de Büyük Taarruz’un hemen öncesinde 24 Temmuz 1922’de Afyonkarahisar semalarında düşman hatlarını keşfe çıkmış bir tayyaremizdir.
Yunan hatları üzerinde her zamanki gibi keşif uçuşu yapmakta olan bir uçağımız Yunan uçakları ile yaptığı hava mücadelesinde düşer ve 2 havacımız şehit olur.
Şehitlerimizden Yüzbaşı Ahmet Bahaattin Bey, 1309 (1893 ) Girit Yanya doğumludur. İlk ve ortaokul tahsilini Yanya’da yapar daha sonra İstanbul’a gelerek Jandarma Subay okulunu bitirir. Birkaç yıl jandarma subaylığı yaptıktan sonra Hava rasıt (gözetlemecilik) talip olur ve 1333 (1917) yılında İstanbul Yeşilköy Safra Köyü’nde hava okulunda üç aylık bir eğitimden sonra Doğu Cephesi’ne gönderilir.
Mondros Mütarekesi üzerine İstanbul’a gelir ve daha sonra İzmir’e gönderilir. İzmir’in Yunanlılarca işgali üzerine Aydın civarında çetelere katılarak düşmana karşı piyade olarak savaşır.
Milli Mücadele sırasında Konya’da üç uçaktan oluşan hava kuvvetimiz önce Uşak’a gönderilir. 1920 yılı Ağustos aylarında Uşak’ın Yunanlılarca işgali üzerine bu bölük Afyon’a çekilir. Bahattin Bey’de Afyon’a gelerek bu bölüğe katılır.
Afyonkarahisar’ın Temmuz 1921’de işgali üzerine bu hava bölüğü önce Polatlı ve Mallı Köy civarlarına, Sakarya Savaşı sonrasında Akşehir yakınlarında Maruf köyüne nakledilir.
Uçaklarımızın çoğalması üzerine iki uçağımız Akşehir’den ayrılarak 2. Ordu emrinde Emirdağ yakınlarında bulunan Muhacir Akören Köyü’nde görevlendirilirler.
Pilot Cemal Bey’de 1310 (1894) doğumludur. İstanbul’da astsubay okulunu bitirdikten sonra Yeşilköy’de pilot kursuna gitmiş ve bitirdikten sonra Irak Cephesi’nde, Doğu Cephesinde görev yapmıştır. Milli Mücadele’nin başlaması üzerine Akşehir’de bulunan hava bölüğüne katılır. Daha sonra Emirdağ’a nakledilirler.1
Afyonkarahisar’ın Yunan ordusunca işgali süresince, düşman ordusu hem halk üzerinde hem de Milli kuvvetler üzerinde baskı kurmak amacıyla elindeki bütün imkanlardan yararlanıyordu.
Düşman ordusunun elindeki bu imkanlardan birisi de gayet gelişmiş hava gücü idi. Günümüzde Uydukent diye adlandırdığımız semtte Akarçay kenarındaki düzlüklerin uçakların inip kalkması için çok elverişli olması sebebiyle Yunan ordusunun hava gücü ve karargahları buraya kurulmuş bulunuyordu.
O dönemlerde uçakların çok uzak mesafeleri uçması henüz mümkün olmadığı için Yunanistan’dan kanatları ve pervaneleri sökülmüş bir şekilde gemilerle İzmir’e nakledilen uçaklar buradan da trenle Afyonkarahisar, Eskişehir gibi illere naklediliyor ve buralarda monte edilerek uçuşa hazır hale getiriliyordu.
Büyük Taarruz öncesinde Türk ordusunda cephe gücü olarak 7 keşif, 3’te avcı uçağı olmak üzere toplam 10 uçak bulunmaktaydı. Bu uçakların konuşlandığı yer ise önceleri Akşehir iken Büyük Taarruzun hemen öncesinde Çay, Bolvadin yolunun doğusunda Çay’a üç kilometre mesafede Develi köprüsünün yakınındaki düz ve yeşil bir sahada hava meydanı hazırlanmıştı.
Gerek düşman uçakları gerekse Türk ordusunun elindeki uçaklar hem keşif, gözetleme faaliyeti hem de askeri birliklerin üzerlerine saldırı amaçlı kullanılmaktadır. Yunan uçaklarının yerleşim yerlerini de bombaladıkları ve sivil halkın ölümüne de yol açtıkları bilinen bir gerçektir.2
Büyük Taarruzun hemen arifesinde Yüzbaşı Yahya komutasında 2’nci Ordu Komutanlığı emrine Emirdağ yakınlarındaki Muhacir Aköreni Köyüne gönderilen müfrezenin görevi de keşif ve Yunan uçaklarının Türk cephesindeki faaliyetlerin gözetlemesini önlemekti. Sıcak bir yaz günü 24 Temmuz 1922 tarihinde Rasıt Üsteğmen Ahmet Bahattin Bey ve Pilot Gedikli Erbaş (Astsubay) Cemal Bey kendilerine verilen görevi yerine getirmek maksadıyla havalanır ve çok geçmeden Afyonkarahisar semalarında görülürler, uçağımızı gören Yunan ordusu Akarçay kenarındaki düzlükten iki uçak kaldırarak kahramanlarımıza saldırır.
Kahramanlarımız Yunan uçaklarından birisini Sincanlı Ovası üzerinde düşürür diğeri kaçar fakat inişi esnasında uçağı kırar. Türk uçağı Yunan karargâhına havadan bomba attıktan sonra bölgeden ayrılır, ancak Yunan tarafı iki uçak daha kaldırarak mermisi kalmayan Türk uçağını Gazlıgöl civarında düşürür havacılarımız ise şehitlik mertebesine erişirler. Uçağımız düştüğü bölge günümüzde hâlen halk tarafından uçak düştü mevkii olarak bilinmektedir.
Yunan Ordusu Başkomutanı olarak Afyonkarahisar’lı Ahmet Çavuş (Ünlü) tarafından Uşak yakınlarında esir edilen Trikopis yıllar sonra yayınladığı anılarında olayı şöyle aktarmaktadır;
“Bir gün askerler sabah istirahatini yaparken bir Türk uçağı Afyon üzerine gelerek birkaç bomba attı ve bir hayli askerin ölmesine sebep oldu. 12 Temmuz’da (Yunan takvimine göre) şafakla beraber bir Türk uçağı hatlarımızın üstünde uçmaya başladı. Bunun üzerine Başçavuş Cristophoros Stauropulos’un idaresindeki bir uçağımız havalandı ve onlarla havada muharebeye tutuştular. Sonunda içinde biri Binbaşı, diğeri Yüzbaşı olan iki Türk subayının bulunduğu uçak düşürüldü.
Uçak ateşler içinde ve subaylar kömür halinde Afyon yakınındaki hatlarımızın içine düştü. Derhal bunların defnedilmesini ve bir taburumuzun ihtiram görevini yerine getirmesini emrettim.
Bu merasimde ben de hazır bulundum ve bu hareketimiz Afyon’daki Türkler arasında büyük memnuniyet uyandırdı.
Arkadaşlardan bazıları Türklere karşı gösterilen bu saygıya hayret ettiler. Onlara buraya bizim kendimizin geldiğini, ölülerle değil canlı ve silahlı kişilerle savaştığımızı ve ölenlerinde vatanları için çalışıp görevlerini yaptıklarını anlattım.’’ 3
Trikopis’in bu anlattıklarına bakılırsa Yunan ordusunun ne kadar insancıl, cana yakın olduğunu düşünebiliriz ama belgeler, bilgiler bizi böyle düşünmekten alıkoyuyor.
O her ne kadar pilotların yanarak öldüğünü yazsa da düşen uçağın Yunanlılar tarafından çekilen ve bugünlere kadar ulaşan fotoğrafında sedye üstünde iki yaralının olması pilotun ve gözetlemecinin yaralı olduğunu ve sonradan öldüğü-öldürüldüğü tezini akıllara getiriyor.
Yine uçağımızı düşüren pilot Stauropulos’da uçaktan çıkan pilotlarımıza ait kimlik ve şahsi eşyalarını incelediklerini belirtmektedir.
Bu konuda yine o günleri yaşayanlardan eski müze müdürü merhum Süleyman Gönçer de Taşpınar Dergisi’nde anılarını kaleme almıştır.
Anıt ve şehitlik 1982 yılında Afyonkarahisar Belediyesi’nce Hava Meydan Komutanlığı’na devredilir.6
Afyonkarahisar’a özgü andezit taş bloklardan oluşan eski anıt, Kültür Bakanlığı Konya Konya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 4 Kasım 1988 tarih ve 321 sayılı kararı gereğince Korunması Gerekli Kültür Varlığı olarak tescil edilmesine rağmen Afyonkarahisar Valiliği’nin ‘’Abidenin onarım kabul etmeyecek durumda olduğu’’nu belirten raporu doğrultusunda 1993 yılında yıkılarak, betonarme olarak yeniden yapılmıştır. 7
Bu anıt da 2016 yılında Milli Savunma Bakanlığı tarafından yeniden ele alınarak ilk yapılışındaki orijinal haline dönüştürülmüştür.
Şehitliğin yeşil saha kısmı, ihtiyaç üzerine düzenlenmiş, buraya da yeni şehitler gömülmüştür ve zamanla Garnizon şehitliğine dönüştürülmüştür.
Geride kalan 100 yıllık zaman diliminde hava şehitlerimize dair elimizde birkaç fotoğrafın haricinde çokta fazla bir bilgi yok iken yaptığımız araştırmalarda bu olaya dair yeni fotoğraflara ulaştık. Fotoğraflarda uçağın düştüğü anda başında Yunan askerleri dikilirken çekilmiş hali, şehitlerimizin sedye üzerinde yatarken çekilmiş birkaç kare fotoğrafı ve yine şehitlerimizin cenazelerinin Mevlevi Türbe Camii’nde Afyon halkına teslime edilme anı ile Paşa Camii meydanında yapılan cenaze törenine dair fotoğraflar mevcut. Bilhassa Paşa Camii önünde yapılan törene katılan binlerce Afyonlunun şehir Yunan işgalinde olmasına rağmen bu şekilde bir araya gelmesi Büyük Taarruz öncesinde Afyonkarahisar halkının ruh halini göstermesi bakımından takdire şayan.
Bu iki kahraman hava şehidimizin en azından isimlerinin uçaklarının düştüğü yere yakın Gazlıgöl’de bir parkta, okulda yaşatılması kadirşinas bir davranış olacaktır.
100. Ölüm yıldönümlerinde Afyonkarahisar’da ki ilk hava şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Ruhları şad olsun.
DİPNOTLAR
1- OKAR Avni ,’’ Afyon’da Yatan Tayyare Şehitlerimiz Hakkında ‘’, Taşpınar Dergisi sayı 136-137,Mayıs-Haziran 1946,s.1-2
2- Teğmen İbrahim Sorguç’un Anıları.İzmir 1995
3- Trikopis’in Anıları ( Çeviren Ahmet ANGIN –Akşam Yayınları 1967 )
4-GÖNÇER Süleyman ,’’ Acı Bir Günün Yıldönümü 22 Temmuz 1922 ‘’ Taşpınar Dergisi sayı 33,19 Temmuz 1935,s.150-152.
Yukardaki yazının başlığı dergide sehven 22 Temmuz yazılmıştır,doğrusu 24 Temmuz olacaktır.
5-Cumhuriyet Gazetesi, 25 Mart 1936, Sayfa 1
6- Afyonkarahisar Belediyesinin 10.09.1982 ve 1876 tarihli “Encümen Kararı
7- YÜKSEL İbrahim,’’ Sessiz Tanıklar’’ , Ankara 2008 s.47

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti