Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

120.Doğum Yıldönümünde Haşim Nezihi Okay’ı Anarken

Gazetemizin değerli okuyucuları, “yahu bu adam da hep ölülerden söz ediyor!” diye beni eleştirebilirler. Böyle düşünenlere kısaca arzetmek isterim ki, bir gün, herkes öteki âleme göç edecek. Benim amacım öte yakaya gidenlerin neden unutulmaması gerektiğini belirtmek ve böylesi önemli doğum ve ölüm yıldönümlerini hatırlatmaktır.

Haşim Hoca, 10 Haziran 1904 tarihinde Amasya’da doğdu. Orta öğrenimini  Trabzon Öğretmen Okulu’nda yaptı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Edebiyat öğretmeni olarak Sinop, Zile, Develi, Bursa, Bandırma gibi il ve ilçelerde görev yaptı. İstanbul Atatürk Kız Lisesi’nde edebiyat öğretmeni olarak görev yaptığı dönemde emekliye ayrıldı. 9 Mayıs 1998’de İstanbul’da vefat etti.

Bilimsel yönüyle birlikte şair de olan Hoca’nın, İlk şiirleri öğretmen okulu öğrencisiyken Trabzon’da yayımlanan “İzler” dergisinde neşredildi. Önceleri gazel ve kaside türü şiirler yazdı. Halk edebiyatı konusunda araştırmalar ve derlemeler yaptı. Birçok halk şairlerinin eserlerini, makaleler ve kitap bütünlüğünde yayımladı. Üç şiir kitabından başka, Sümmani, Seyrani, Dertli, Dadaloğlu ve Köroğlu adlı kitapları bulunmaktadır. Ozanlarla ilgili bu kitapları ve çeşitli yayımorganlarında yayımlanmış olan halk edebiyatı ile ilgili makaleleri nedeniyle kendisine, Folklor Araştırmaları Kurumu olarak, 1983 yılında “Türk Folkloruna Hizmet Ödülü” verdik.

***

Haşim Nezihi Okay’la, önce mektuplaşarak tanışmış; sonraki yıllarda da, zaman zaman biraraya gelerek, gıyabi tanışıklığı, vicahiye çevirmiştik.

Hocadan aldığım ilk mektup şöyleydi:

“Çok kıymetli kardeşim

Dedelerimizin unutulup giden manevi miraslarını ortaya koyan, sizler gibi hayırlı insanlar her zaman tebrike lâyıktır.

Ilgaz dergisinde Afyon Şairleri adıyle yayınladığınız kitabın ilânını görünce inanın ki sevindim. Şöyleki: Emekli bir edebiyat hocasıyım. Yıllardır ben de sizin çalışmalarınıza benzer çalışmalar yapmaktayım. Bu çalışmalarım arasında Adanalı Ziya da vardı. Onun son yıllarını Afyon’da geçirmesi ve orada ölmesi dolayısıyla eserlerinin de orada bulunacağını umarak bir hayli araştırdım. Bir terzide bazı metrukâtı olduğunu öğrendim. Terzinin adını ve adresini verdiler. İsmail mi neydi yazdım yazdım cevap alamadım, hatta adresi bu mektupla size yollayayım diye de düşündüm, fakat aradım bulamadım. Kimbilir nereye koydum. Bir de Çizmecizade Vehbi’nin Emekli Albay oğlu var burada. Ziya ile bir mezara gömülen zat, bu Vehbi bey. O da şairce bir zat imiş. Oğlu emekli Albaydan Ziya’ya ait birkaç şey aldım. Fakat yeterli değil, şimdi sizin kitabın ilânını görünce belki birşeyler vardır, onda diye sevindim. Adresime bir nüsha lütfederseniz memnun olurum. Hürmetle ve muhabbetle gözlerinizden öperim. Ben de size yayınlanmak üzere olan Köroğlu kitabımı yollarım. Sevgili kardeşim. Başarınız büyük olsun.” 4.4.972 İstanbul

***

Bu mektup, Haşim Nezihi Hoca ile kurduğumuz samimi ilişkilerin başlangıcı oldu. Tabii ben, hemen istemiş olduğu “Afyonkarahisarlı Şairler Yazarlar Hattatlar” kitabımı posta ile gönderdim. Bunun üzerine 19.4.1072 tarihli mektubu geldi. Uzun mektubunda şunları da yazıyordu:

“Ünver kardeşim,

Kitabın mektubundan, mektubun kitabından güzel, ne diyeyim bilmem ki. Terbiyene hayran oldum, doğrusu. Kitap büyük emeklerin mahsulü. Çok yorulmuş, çok araştırmalar yapmışsın, gayretin her türlü takdirin üstünde. Hele yazarlar kısmında çok bilgi bulmuşsun. Araştırmacı olmayan bunun zorluğunu bilmez…”

***

Haşim Hoca, hayatının önemli bir kısmını Afyonkarahisar’da geçiren Adanalı Ziya üzerinde çok duruyordu. 24.7.1972 tarihli mektubunda bu konuda bana ne yapmam gerektiğini yazıyordu. Ben zaten o konu hakkında çalışmalarımı sürdürüyordum ve merak ettiği hususlarla ilgili olarak kendisine bilgiler yollamıştım.

***

Haşim Hoca bana “Örümden Yapraklar” kitabını göndermiş ama, adresi eksik yazdığı için geri gitmiş. Bunun üzüntüsüyle yazdığı 4.1.1979 tarihli mektubu ile birlikte kitabı tekrar gönderdi ve dedi ki; “kitabımın bir eleştirisini yap…”

Ben o tarihlerde, Ankara’da yayımlanmakta olan Devrim Gazetesi kadrosunda, gazetecilik yapıyor, bu gazetede folklor, edebiyat, sanat, kooperatifçilik sayfaları düzenliyordum. Gazetenin 31.1.1979 tarihli nüshasında uzunca bir yazı yayımlamıştım. O yazının bazı bölümleri şöyleydi:

“Haşim Nezihi’nin Şiirleri: ÖmrümdenYapraklar

Nezihi’nin şiirlerinde sevgi, aşk, insanlık kolkola geziniyor

Türk Edebiyatı tarihinin ölümsüz kişilerinden Haşim Nezihi Okay’ın yaşamı boyunca yazdığı şiirlerinden bir bölüğü, Ömrümden Yapraklar adlı kitapta yayımlandı…Onun kuşağı ve yaşı kırkı geçenler, onun ne denli güçlü bir şair olduğunu bilirler. Ömer Bedrettin, Kemalettin Kamu ve Behçet Necatigil kuşağının seçkin şairi Haşim Nezihi aslında bir edebiyat tarihçisidir. Özellikle halk edebiyatı konusunda yayımlanan birçok eseri ve sayısız makaleleri bulunmaktadır.

…Ömrümden Yapraklar, 10 bölümden oluşmaktadır. Sunuş niteliğindeki ilk bölümde yer alan iki şiirden birisi, şairin okuyucularına vedasıdır. Oysa bizim tanıdığımız Haşim Nezihi Okay hâlâ dinç ve bir delikanlı gibi canlıdır. O nedenle bu veda şiirini, zamansız bulduğumu, özellikle belirtmek isterim.

Yaşama Sevinci başlıklı ikinci bölümde şair, gençlik duygularını yansıtan şiirlerini yayımlamaktadır. Üçüncü bölüm ise, duygusallığın doruğuna varan şiirleri içeriyor. Bu bölümde Okay Hoca’nın iç dünyasını saptamak mümkün olmaktadır…”

***

Gazetedeki yazımı okuyan Haşim Hoca, 24.5.1979 tarihli mektubunda şöyle diyordu:

“Ünver Yavrucuğum;

Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Kitabımın çok güzel bir eleştirisini yapmışsın. Hemen cevap yazma imkânını bulamadım. Bugüne kadar gecikti. Beni hoş gör.

…Benim Zile Ozanları’nı Kültür Bakanlığı basılamaz diye sebep göstermeden iade etti. Tercüman Gazetesi istedi, mecburen ona verdim, Kervan Yayınları arasında çıkacak…

 

***

 

Hoca son mektubunda şöyle yazmıştı:

“Türkiyemizde kendimi senin kadar fevkalade ve kendi kendini yetiştirmiş bir, ikinci kişi yoktur sanırım. Ünün Türkiye hudutları dışına Yugoslavyalara kadar uzandı. Seni nasıl takdir etmeyeyim yavrucuğum. Tanrı gücünü artırsın, başka diyecek bir şey bulamıyorum.

…Yavrucuğum, benim vefalı Ünverim. Adının hakkını verdin. Ünver hakikaten ün verdin…

“…Bu ihtiyar hocanı hatırlayışın çok mutlu etti beni. Aylardır hastayım. Yaş 83. Oralara gelmek değil, evden bile zor çıkıyorum. Size Dergisindeki yazılarını dikkatle izliyorum. Adanalı Ziyayı bastırdın mı? Gözlerinden hasretle öperim canım yavrum. Başarılarınla iftihar ediyorum. Evden eve selam ve sevgiler…”

Ve bir yıl sonra da Haşim Nezihi Okay, bu dünyadan ebedi aleme göç etti…

Allah Rahmet eylesin.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti