Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

2226 YILLIK KURUM – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 7 Temmuz 2017 Cuma 12:42:27
 

Türk Ordusu’nun 2226’ncı (yazıyla iki bin iki yüz yirmi altıncı) kuruluş yıldönümü kutlanıyor. Kutlu olsun. Bu rakam kimilerini şaşırttığı için rakamla yazdığımız gibi bir kez de yazıyla yazdık. Türk Silahlı Kuvvetleri Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan Milattan önce 209 yılı esas alınmıştır. O nedenle şaşırmaya gerek yok aslında.
Afyonkarahisar halkı, Büyük Zafer’e ev sahipliği yapmış, Cumhuriyet’in kazanıldığı toprakların sahipleri olarak şanlı Türk Ordusu’na her zaman olumlu gözle bakmış, sahiplenmiş, Mehmetçik’i kucaklamıştır. Bunun yakın örneklerini yakın zamanda da görmek mümkün. Hemen bir kaçını saymamız gerekse Ramazan ayı içerisinde Askerlik Şubesi bahçesinde düzenlenen “Asker-vatandaş” iftarını, şehitlerimiz ve gazilerimiz için aralıksız düzenlenen etkinlikleri sıralayabiliriz.

 

AH, ŞEHİTLERİMİZ

 

Üzülerek ifade ediyoruz ki yüce Türk Milleti hemen her gün evlatlarını şehit vermektedir. Şehitlerimizin büyük çoğunluğunu Ordu mensuplarımız oluşturmaktadır. Bir başka üzüntü kaynağımız ise şehitlerimizin sayısı artarken, toplumumuzda bıraktığı etkinin aynı oranda artmamasıdır. Her şehidin ardından isyan edelim, sokaklara çıkalım demek istemiyoruz. Ama onların aziz hatıralarına olan hürmetimizi de yitirmemeliyiz. Sözümüz herkes için değil ama, şehitlerimizle ilgili duyarlılığın azaldığı da bir gerçektir.
Bugün Türk Ordusu ülke sınırları içerisinde de, ülke sınırları dışarısında da bir çok operasyona, etkinliğe, başarıya imza atıyor. Tek tek saymaya bu satırlar yetmez, Genel Kurmay Başkanlığı’nın internet sitesine girilirse ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılabilir. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın kuruluş yıldönümü vesilesiyle Şanlı Türk Ordusu’na ve onun değerli mensuplarına, Millet adına attıkları her adımda dualarımızın yanlarında olduğu bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Allah burunlarını dahi kanatmasın…

 

ŞANLI TARİHİN
SEMBOLÜ KOCATEPE

 

“2226’ncı yıldönümü” ifadesine şaşıranların şaşkınlığının giderilmesine hizmet etmesi amacıyla Türk Kara Kuvvetleri’nin tarihçesinden bir kesiti buraya alıyoruz:
Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınmıştır.
İlk kez Mete Han tarafından M.Ö. 209 yılında kurulan düzenli Türk Kara Ordusunda sayı itibarıyla 10.000 atlıdan oluşan en büyük birlik, “Tümen” olarak adlandırılmış, tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış, her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilmiş ve aşağıdan yukarıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlanmıştır.
Mete Han ile tarih sahnesine çıkan bu teşkilatlanma modeli günümüze kadar uzanan yelpaze içerisinde hüküm süren diğer Türk devletleri ile süregelmiş, özellikle Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türk Ordusu dünyanın sayılı ordularından birisi olmuştur.
1040 yılında Dandanakan Meydan Muharebesi’nde Gaznelileri yenerek bağımsızlığına kavuşan, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Bizanslıları yenerek, Anadolu’yu yeni bir Türk yurdu yapan Büyük Selçuklu Devleti’nde, Kara Kuvvetlerinin teşkilat ve eğitimi sağlam esaslara bağlanmıştır.
Büyük Selçuklu Devleti’nden sonra, Anadolu Selçukluları ve Mısır Türk Memlukları da mükemmel ordular meydana getirmişlerdir.
1299 yılında kurulan Osmanlı İmparatorluğu hızla büyüyüp güçlenmiş bu güçlenmeye paralel olarak da , 1363’den itibaren Anadolu dışına çıkan Osmanlı orduları; batıda Sırpsındığı, Kosova, Niğbolu, Varna, İstanbul’un Fethi ve Mohaç; doğuda Çaldıran, Mercidabık ve Ridaniye muharebelerinde büyük zaferler elde etmişlerdir.
Osmanlı ordusunun teşkilatlı bir şekilde ortaya çıkışı ise, Sultan I inci Murat zamanında olmuştur. Tarihte ilk süvarili ordu olma niteliğini taşıyan Osmanlı Ordusu, önceleri yalnızca Atlı Akıncılardan oluşmakta iken, daha sonraları yaya birliklerin de katılmasıyla Yeniçeri Ocağı adı altında sürekli bir yapıya dönüştürülmüştür. İmparatorluğun yükseliş dönemlerinde elde edilen zaferlerde Yeniçeri Ocağı önemli rol oynamıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme devri ile birlikte etkinliğini yitiren Yeniçeri Ocağı, 15 Haziran 1826’da başlayan Yeniçeri Ayaklanmasının bastırılmasını müteakip kaldırılmıştır. Bu ordunun yerine ‘Asakiri Mansure-i Muhammediye’ adı ile yeni bir ordu kurulmuştur. Bu gücün temelini “Kol” adı verilen taburlar oluşturmuştur. Yine bu teşkilat devresinde; 1834 yılında orduya komuta edecek subayları yetiştirmek amacıyla, ‘Mekteb-i Harbiye-i Şahane’ adıyla Kara Harp Okulu açılmıştır.
Tanzimat Fermanı’ndan 4 yıl sonra, 1843’te, yeni bir düzenlemeye gidilerek, beş yıllık hizmet süresine tabi personelle oluşturulan beş ordu kurulmuş ve 1848 yılında yapılan bir değişiklikle ordu sayısı altıya çıkarılmıştır. Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane olarak adlandırılan Harp Akademisi, 20 Temmuz 1848 yılında İstanbul’da kurulmuştur. Diğer yandan, bu dönemde askerî okullar da çoğaltılmış ve lise seviyesinde askerî okullar; 1845 yılında İstanbul ve Bursa’da, 1846 yılında Edirne ve Manastır’da, 1847 yılında Şam’da, 1872 yılında Erzurum’da ve 1875 yılında Bağdat’ta açılmıştır. Bunlar Harp Okulunun öğrenci kaynağını teşkil etmiştir. Bu askerî liselerden sadece İstanbul’da bulunan Kuleli Askerî Lisesi eğitim öğretimine devam etmektedir.
İkinci Meşrutiyetin ilanıyla birlikte, idari alandaki yeniliklere paralel olarak, ordu teşkilatında yeni bir düzenleme yapılmak suretiyle silah ve malzeme miktarı artırılmış ancak, Trablusgarp ve Balkan Savaşları nedeniyle ordudaki gelişmeler sekteye uğramıştır.
Bunun hemen arkasından girilen 1’inci Dünya Savaşında Galiçya’dan Yemen’e ve Kafkaslara kadar uzanan cephelerde kısmi başarılar kazanan Türk Ordusu, Çanakkale Zaferi ile tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Değişik cephelerde elde edilen başarılara rağmen, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ağır hükümleriyle karşı karşıya kalmıştır.
Mondros Mütarekesi’nin hükümlerine göre, vatan sözde galip devletler tarafından küçültülmüş, kara kuvvetlerinin mevcudu indirilmiş, silahları elinden alınmış, vatan toprakları işgal edilmiştir.
Türk Ulusu, işgalleri tanımayarak direnişe geçmiş, memleketin her tarafında oluşan gönüllüler ve milis grupları faaliyet göstermeye başlamıştır.
Dağınık hâlde ve küçük birlikler şeklindeki unsurların çabaları ile arzu edilen başarıları sağlamanın mümkün olamayacağını gören Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, düzenli ordunun kurulması için 1920 yılı ortalarından itibaren çalışmaya başlamış, sonuçta Batı Cephesi Komutanlığı teşkil edilmiştir.
Tüm olanaksızlıklara rağmen büyük güçlükler altında teşkil edilen bu ordu sayesinde I inci ve II nci İnönü Savaşları ile “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” parolası ile Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmış, 26 Ağustos 1922 tarihinde Yunan ordusuna karşı başlatılan Büyük Taarruz ve devamında Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat Başkomutan sıfatıyla yönettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi büyük bir zaferle sonuçlanmıştır.
Bugün Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın armasında Atatürk’ün Kocatepe sırtlarındaki tarihi silüeti bulunmaktadır. Bu nedenle Afyonkarahisar ve Ordumuz arasındaki bağ başka bir anlam ifade etmektedir.

 

BAŞBUĞ PAŞA
YÜCE DİVAN’DA

 

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin zirve noktası Genelkurmay Başkanlığı makamıdır. Afyonkarahisar’dan yetişip Cumhuriyet tarihinde bu makama ulaşabilen tek hemşehrimiz İlker Başbuğ’dur. Bugünlerde ülke gündemi yeniden İlker Başbuğ’un yargılanması haberleri ile meşgul. Ergenekon davası sanığı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ artık Yüce Divan’da yargılanacak. Yargılamayı Yüce Divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi yapacak. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi Başbuğ’un dosyasını ayırarak Anayasa Mahkemesi’ne gönderdi. Ramazan ayı öncesinde Ankara siyasetinde iki Afyonkarahisarlı’nın etkin rol alabileceği söylentilerinin yayılmasının ardından Başbuğ Paşa ile ilgili yargı haberlerinin yeniden gündeme girmiş olması önemli. İlker Başbuğ’un ismi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olası başkan adayları arasında zikrediliyordu. Referandumda oluşan “hayır” cephesinin Cumhurbaşkanı adayı olabilecek isimler arasında İlker Paşa öne çıkıyordu. Bakalım Başbuğ ile ilgili yargı süreci nasıl neticelenecek…

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER