Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu

ANTRENÖRLÜK VE FELSEFİ DÜŞÜNCE

Geçtiğimiz haftalarda yazdığım “Transfer Aşkı Bitmez” ve “Antrenörlük Felsefesi” başlıklı yazılarım “hayli ilgi gördü” diyebilirim.. Özellikle kendi Facebook sayfamdan ilettiğim yazılarıma gelen beğeni ve paylaşımlardan anlıyorum bunu..
Birinci yazımda takımların her yıl yeni yeni oyuncular transfer ettiklerini, hazır oyuncular bularak işin kolayına kaçtıklarını, kısa vadede başarılı olmak için, günü kurtarmak adına kulüplerinin geleceğini ipotek altına alan savurganlıklar yaptıklarını, alt yapıdan oyuncu yetiştirmek yerine 30 lu yaşlarda “hazır” yabancı oyuncuları tercih ettiklerini vurgulamıştım. Bu yazıyı yazarken gazetede gördüm.Abdullah Avcı Torino ile hazırlık maçında 3-0 yenilince “Hemen stoper alın “diyor..
GS teknik direktörü Okan Buruk, “Bu kadro yetmez, dedi ve 5 transfer istedi” manşeti okunuyor başka bir gazetenin spor sayfasında..
İkinci yazımda da “Antrenör”’ün farklı bir kişilik olduğunu, bir antrenörün “antrenörlük felsefesi” ve “futbol felsefesi” oluşturmasının ve geliştirmesinin hemen olamayacağını, bunlar için belirli aşamalardan geçmek gerektiğini dökmüştüm bu sütunlara..
“Farklı biri olmaktır antrenör” demiştik.. Farklı biri olmak da aydın bir ruh ve kafaya sahip olmaktır aynı zamanda.. ”İntellectal-specialist” bir kişilik.. Bilgili görgülü bir kişilik… Yığmaca bilgi değil, geniş alanlı,geniş açılı, üretici, dinamik, soran araştıran bilgi… Düşünmeyi bilen kişidir aydın kişi; katı kuralcı,ezberci değildir… Çağdaş ve sürdürülebilir başarıya koşan bir antrenör de bu niteliklere sahip olmalıdır şüphesiz.. Olaylara, dünyaya faklı açılardan bakan farklı biri ve farklı sonuçlara ulaşan… Futbolun statik değil dinamik bir oyun olduğunu düşünen ve dinamik bir ruhlu… Sorumluluk sahibi, yaratıcı, toleranslı, cesaretli, azimli ve çalışkan bir lider.. Gerektiğinde de risk alabilen bir lider..
Yukarıdaki görüşlere göre,merak eden,sorgulayan, eleştiren, eleştirilere de açık bir düşünce insanıdır antrenör… Ancak bu düşünce her zaman sıradan, günlük ihtiyaçlardan doğan bir düşünce olmaz.. Bir futbol takımının sevk ve idaresi, onu başarıya götürecek teorik ve pratik yolların aranmasına dair derin düşüncelerdir bunlar.. ”Neden, nasıl, niçin, nedir, nereye, kim?” sorularını soruyorsa, felsefi düşünce içindedir antrenör.. Çünkü gözlemlerini, yaşantılarını, deneyimlerini sorguluyorlar, beyin fırtınası yapıyor demektir.
Bir futbol maçı oynanırken her an, yeni yeni pozisyonlar,aksiyonlar oluşur; Her maçın ayrı bir hikayesi yazılır …Hiçbir maç bir başka maçın tıpa tıp aynısı olamaz.. Antrenör bu süreçte zihinsel etkinlik içindedir.Futbol oyun felsefesi girer bu süreçte devreye…. Her oyunun bazı koşulları vardır. Bu yüzden her oyun için düşünülen sistem, strateji ve takım taktikleri de farklılıklar gösterir…Taktikler ve stratejiler futbol antrenörlüğü felsefesinin ürünüdür ki bunlar; sıradan, basit ve harc-ı âlem düşünceler değildir .. Felsefi düşüncelerdir bu zihinsel etkinlikler..
“Bu maçta nasıl oynamalıyız?”düşüncesini işlemek, geliştirmek bu soruya dâir antrenman stratejileri, alıştırmalar, uygulamalar antrenörün futbol felsefesinden ortaya çıkarlar… “Her davranışın atası düşüncedir”(Emerson) savı, bize yol gösterici olabilir… Örneğin “Toplu hücum toplu savunma.” ilkesi, “Başarılı bir savunma, takımın bütün oyuncularının birlikte hareket etmeleriyle mümkündür.” düşüncesi, takımın o maçtaki savunma strateji ve taktik uygulamalarına kadar gider…
Antrenör bir eylem adamıdır elbette, ancak zamanla bir fikir adamı da olmalıdır.. “Bir şeyi bilmek ayrı, bildiğini uygulayabilmek ayrıdır. Bilgiye sahip olmak ayrı, bilgeliğe, sahip olmak ayrı…Bilgelik uygulamaya konmuş bilgidir.. ”
“Susayınca kuyuya inebilen ama; kuyudan nasıl çıkılacağını da düşünen “ bir yolcudur antrenör…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER