Elbet Bir Gün Buluşacağız

Türkiye’de gençlerin ve kendini genç hissedenlerin gökyüzü ile ilgili düşünce dünyasını değiştiren, “Yapabiliriz” duygusunu geliştiren, ülkemizin her bölgesinden teveccüh gören Teknofest, sonu tek rakamla biten yıllarda İstanbul’da; sonu çift rakamla biten yıllarda İstanbul dışında düzenleniyor.
2020 yılında Gaziantep, 2022 yılında Samsun merkez olmak üzere Karadeniz’de gerçekleştirilen Teknofest, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de de binlerce kişiyi bir araya getirdi. Cumhuriyet’in 100. Yılı kutlamaları çerçevesinde Teknofest, İstanbul’un yanı sıra Ankara ve İzmir’de de büyük etkinlikler düzenledi.
Peki ya Afyonkarahisar?
Biz, Büyük Taarruz’un 100. Yıldönümü olan 2022 yılında Teknofest’e ev sahipliği yapmayı çok istemiştik. Hakkını verelim, bir etkinlik düzenlendi ama milyonların buluştuğu asıl Festival değildi bu.
2024 yılı için umutlandık; ancak sosyal medyadan duyurulan açıklamaya göre Teknofest 2024, Adana’da yapılacak.
Ne diyordu şarkıda:
“Elbet bir gün buluşacağız
Bu böyle yarım kalmayacak.”
Türkiye’nin gururları ve geleceğinin mimarları olan Selçuk Bayraktar ve Haluk Bayraktar, milletimize iki büyük iyilik yapıyorlar: Birincisi, milli savunmamızı güçlendirdiler; böylece dışa bağımlılık konusu aşıyoruz; kendi savunmamızı kendimiz gerçekleştiriyoruz.
İkincisi ise, 1930’lardan sonra akamete uğrayan havacılık ve gökyüzü sevdamızı pekiştirip perçinliyorlar.
Rahmetli Özdemir Bayraktar’ın emeklerinin de bu bağlamda anılması gerekiyor.
Afyonkarahisarımız’ın gençleri ve çocukları da “İstikbal göklerdedir” ilkesine gönülden bağlıdır; Bayraktarlar’ın başarılarına hayrandır.
Afyonkarahisar, Milli Mücadele’de üstlendiği çok önemli rol ile, Büyük Taarruz’un başladığı topraklar olması dolayısıyla Teknofest’in büyük etkinliğini hak ediyor.
Devlet büyüklerimiz durumu değerlendirip en iyi kararları vereceklerdir.
2024’te çok istememize rağmen olmadı; 2026’da Teknofest’e Afyonkarahisar’da ev sahipliği yapalım.
Afyonkarahisar buna çoktan hazır; konaklama imkanlarımız var.
Afyonkarahisar, iyi bir ev sahibidir, kimse bu topraklardan pişman ayrılmaz.
Sözün üstadı merhum Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Beklenen’ şiirindeki dizeleri ile bitirelim yazımızı.
(Tek farkla: Biz şiirin ikinci kıtasındaki gibi ‘Gelme artık neye yarar’ demiyoruz, gelin başımısın üzerinde yeriniz var, diyoruz.)
“Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.”

CEKETİMİ KOYSAM…

Her seçim öncesinde artık alıştığımız bir yaklaşım vardır:
“Şu parti, ceketini koysa seçtirir” denir.
Siyasi partilerin gücünü temsil eder bu söz; ancak seçmene karşı bir aşağılama değilse bile görmezden gelme anlamı da içerir.
Seçmenin tercihleri yerine, partinin ve siyasetçilerin gücü ön plandadır.
“Ceket” konusunun aslında siyasi partilerin yönetimleri tarafından benimsenmediğini, bu sözün partilerin çevreleri tarafından dile getirildiğini de biliyoruz.
Önümüzde yerel seçimler var. Hiçbir parti, kendisini garanti olarak gördüğü yerlerde bile acele etmedi, etmiyor. Herkes ölçüyor; tartıyor; anketlere, sokağın nabzına bakıyor. Başkanlık için başvuran adaylar değerlendiriliyor; başvurmayan kişiler arasından da ihtimaller ele alınıyor. Siyasi partilerimiz.seçmenin karşısına Genel Merkezler’in gözden geçirdiği en uygun adayla çıkmak için yoğun bir mesai harcıyor.
Seçmen, bu saygıya kayıtsız kalmayacak; içine sinerek oy kullanacaktır.