Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Gönlümüz olsun-2 – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 19 Ekim 2012 Cuma 03:00:00
  Hepimiz o kadar koşuşturma içindeyiz, o kadar dünyalık telaşına düşmüşüz ki, kalp gözümüzü ihmal ediyoruz bazen. Ağlamıyoruz, gülümsemiyoruz. Sert bir kaya gibi dolaşıyoruz, sokakta, caddede. Selamlaşmıyoruz bile. Herbirimizin kendi dünyası var, o dünyanın yeterli olacağını sanıyoruz.
Oysa öyle mi hiç? Farklı dünyaları tanıyarak, paylaşarak, iletişim kurarak dünyamızı inşa etmek, en güzeli değil mi?
Bilmiyor muyuz, gönül hiçbir şantiyede inşa edilmez. Bir tek güzel sözle, tebessümle, merhametle yükselir her gönül.
Daha önce kısa, yaşanmış hikayeler anlatmıştım, “Gönlümüz olsun” diyerek. Yine öyle hikayeler anlatacağım. Vesile olur belki gönüllerimizin inşasına.
***
Terörle mücadele sırasında şehit düşen bir askerin ruhunu şad eylemek için düzenlenen yemekteydi şehidin annesi. Acısı gözlerinde. Göz bebeği üzgün, burnu kızarmış ağlamaktan.
Ama herkesin ortasında ağlamadı hiç. Kimse görmeden akmış gözyaşları belli ki. Yemek biterken, şehidin ruhu için dua edilecekti.
Hoca, salonda bulunanları Fatiha’ya davet etmeden evvel dua okudu. Hoca’nın duasında “Bir evladımızı şehit ettik, tüm evlatlarımızı şehit vermemizi, bizim de şehit olmamızı nasip et Allah’ım” sözleri geçerken, içi yanarak da olsa, sarsıla sarsıla, ama başı dikçe “Amin” dedi şehit annesi. Gönlündeki sevgi, şefkat, merhamet yansıyordu göz pınarlarına.
***
Bir polis…Yıllarca devlete hizmet etmiş, amir olmuş, müdür olmuş. Ama gönlünü kaybetmemiş. Şehrin merkezi yerlerinden birinde gezerken, anne ve çocuğunu gördü. Çocuk, kokusu bile insanı cezbetmeye yeten bir yemeği görmüş, annesinden onu istiyordu. Anne ise çaresiz, biraz mahcup. Çocuğu kırmamak için gitti sordu esnafa…
-Bu yemek, kaç lira?
Esnafın verdiği cevaba göre yemek, öyle çok pahalı da değildi aslında. Ama anne, yoksuldu.
-Tamam, hayırlı işler, dedi ve çıktı dükkandan.
Gönlü zengin polis, girdi dükkana peşi sıra.
-Kardeş, al şu parayı, anneyi üzmeyelim…
Esnaf şaşırdı.
Durumunu izah etti polis, esnaf “Tamam” dedi.
Annesinin elindeki yemeği unutmuştu çoktan, o küçük çocuk.
“Amca sen, polis misin” deyiverdi.
Büyük bir gönül, küçük bir çocuğu kazanmıştı işte.
***
Hayalleri vardı, ama hayallerini gerçekleştirebileceğini sanmıyordu. Henüz lise ikinci sınıftaydı. Çok çalışması gerektiğini biliyordu. Çalışmayı da seviyordu aslına bakılırsa. Ama ah bir bilgisayarı olsaydı…
Duydu bunu gönlü olan, gönüllü olan bir insan. Sordu eşine, dostuna. Bu liseli öğrencinin bölümü için gerekli bilgisayarı nasıl temin edebilirdi?
Bir arkadaşı “Ben hallederim” dedi. Sağolsun, sözünde de durdu. Birlikte gittiler liseli öğrencinin evine. Aile ile sohbet ettiler. Konu konuyu açıyordu da, bir türlü bilgisayara gelmiyordu. Fazla vakit de yoktu aslına bakılırsa. Gönlü olan gönüllü insan, kapıyı araladı:
-Dersler nasıl gidiyor?
-İyi sayılır…
-Aslında bir bilgisayarın olsa, daha başarılı olursun değil mi?
-Evet ama…
Yutkundu liseli öğrenci, gözleri doldu. Yoktu ama, istemiyordu da. Çünkü istemek, arsızlık gibi geliyordu ona.
-Madem öyle, al bakalım. Bu bilgisayar senin…
Yüzü aydınlandı birden:
-Benim miiii?
Yine yutkundu liseli öğrenci. Sustu, güldü, ağladı biraz. Her hâlinde parlıyordu gözleri. Nasıl teşekkür edeceğini bilemedi.
-Ama bir şartımız var. Her dönem derslerini kontrol edeceğiz…
-Tabii ki. Ben çok çalışacağım…
Gönüllü gönüller buluşunca gözler hep ışıl ışıl olurdu.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti