Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

“Hak”lı günler

Bugün Dünya Kadınlar Günü.
8 Mart 1908’de Amerika Birleşik Devletleri’nde grev yapan işçilerin kilitlendiği fabrikada yangın çıkmasının aralarında kadınların çoğunlukta bulunduğu işçilerin hayatlarını kaybetmelerinin yıldönümü.
Günün anlam ve önemini dile getiren açıklamalar yapılacak.
Kutlamalar, etkinlikler düzenlenecek yurt genelinde.
9 Mart’ta da gazetelerden okuyacağız etkinlikleri.
10 Mart’ta her şey kaldığı yerden devam edecek.
Bir protestoda neden kadınlar ön planda durur, sorgulamayacağız mesela. Hatta sadece kadınlar değil, çocuklar da neden eylemlerde başgösterir, unutup gideceğiz.
Hem yalnızca protestolarda değil, basın açıklamalarında, açılışlarda, kapanışlarda, tartışmalarda… Her ilgi çekmek isteyen kişi, kuruluş, kurum, kadınları öne sürüyor. Durum, ön planda tutmak değil, altını çiziyorum, öne sürmek…
Açılış mı var? Hazırlayın üç-beş güzel genç kızı, ilgi çeksin…
Basın açıklaması mı yapacaksınız? Verin bir genç kızıneline megafonu, bağırsın…
Yardım mı yapacaksınız? Öpün bir teyzenin elini kameralar karşısında… Sizden âlâ yardımcı olmaz.
Gösteri bitip perdeler kapandığında, her kadını kendi haline bırakın sonra. Bir dahaki açılışa, bir dahaki yardım kampanyasına, bir dahaki basın açıklamasına kadar ilgilenmeyin.
Unutup gidin…
Unutup gittiklerimiz sadece bunlar mı?
10 Mart’ta görüceğiz…
Fidan diken kadınları unutacağız,
Tarım işçisi kadınları unutacağız.
Otopark görevlisi kadınları unutacağız…
Daha garibi, annelerimizi, eşimizi, çocuğumu unutacağız.
Dünya meşgalesi deyip geçeceğiz.
Bir de kadın hakkını mobilya sahipliğine indireceğiz. 2 dakika süren bir reklamın sonunda sanatçı kadın pencereyi açıp mahalleye seslenecek: “Mobilya benim hakkım.” Böylece cennetin ayaklarının altında olduğu anaların sorunları giderilmiş, Türkiye’yi erkek nüfusla birlikte ileriye taşıyacak kadınların hakları, özgürlükleri kendilerine verilmiş olacak.
Kadın girişimciliği tartışacağız yeri gelince. Çünkü hak-hukuk meselesi, ancak şirket kurmak isteyen, kendi ayakları üzerinde duracak gücü olan kadınlar için geçerli.
Pek ya bu imkana sahip olmayanlar?
Onlar, gizli ve açık şiddete maruz kalmaya devam edecekler. Açık şiddeti biliyoruz, sözlü ve fiili hareketler, hakaretler…
Gizli şiddet ise erkeğin ya da bir başka kadının, bir kadın üzerinde kurduğu baskı, içinden gelenleri cümle içinde kullanmasa da yaşamın akışı içinde kullanması, hedefteki kişiyi bunaltması. Psikolojik savaş, tam anlamıyla.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Türkiye Temsilcisi Dr. Zahidul Huque, Türkiye’de 4 mil-yona yakın kadının okuma-yazma bilmediği, 1 milyon kız çocuğunun da okula gidemediğini belirtiyor. Ve ekliyor: “Türkiye’de her 10 kadından 4’ü şiddet görüyor.”
Oysa sadece kul hakkına riayet etsek yaşamımızda, ne erkeğin sorunu olur ne de kadının…
Bakın bu yazı da günlük bir yazı, 8 Mart’tan sonrası Allah kerim…
Kutlu olsun…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER