İstanbul-100 yıl

İstanbul binlerce yıl dünyanın en önemli şehirlerinden biri olmuştur. 1000 yıl Doğu Roma İmparatorluğuna başkentlik yapmıştır. 29 Mayıs 1453 yılındaki fetihten sonra 600 yıl Osmanlı İmparatorluğuna başkentlik yapmıştır.
İstanbul’un fethi dünya tarihindeki önemli olaylara yön vermiştir.
İstanbul hem stratejik hem de doğal güzelliği bakımından dünyanın eşsiz şehirlerden biridir.
Biz şehrin bu iki özelliğini de koruyamamışız. Bilim ve teknikte çağın yeniliklerini yakalayamayan Osmanlı İmparatorluğu başkenti İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmiştir. İstanbul’un güzelliğini anlatmak için şairleri birbirleriyle yarışmışlardır. Ünlü Divan edebiyatı şairlerinden Nedim, İranlı şairlerle beyitlerle atışmışlardır. Şair Nedim’in şu beyiti çok önemlidir.
Bu şehr-i Sitanbul ki bi misli behadır.
Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır.
Şair Nedim “İstanbul şehri paha biçilmez bir şehirdir. Bir parça taşına bile bütün Acem(İran) ülkesi fedadır.” diyerek duygularını dile getirmiştir.
İtilaf Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’na dayanarak 13 Kasım 1918 yılında Haydarpaşa önlere demirleyip İstanbul’u işgal etmeye başlamışlardır. İşgal 4 yıl 10 ay sürmüştür. Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanmasından sonra Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu tarafından 6 Ekim 1923 yılında teslim alınmıştır. Bundan tam 100 yıl önce itilaf devletleri Türk Bayrağını selamlayarak İstanbul’u terk etmişlerdir. 100. Yıl kutlamaları Basın ve yayında yeteri kadar yer bulamamıştır.
Yapılan kutlamalar varsa 20 milyonluk karmaşık bir şehirde kaybolmuştur. 100. Yıl kutlamaları fetih kadar önemlidir. İstanbul’un kurtuluşu gerçekleşmeseydi bugünlerde İstanbul hayali ile avunuyor olacaktık. “Keşke Yunan kazansaydı.” diyen şerefsizlere gün doğacaktı. Yukardaki satırlarda da belirttiğim gibi biz bu şehri tarihi ve doğal güzelliklerini koruyamadık. Bu şehri çok yoğun göçlerle çarpık yapılaşmayla yaşanmaz hale getirmişiz.
Güzelim şehrimizi işgalci düşmanlardan kurtarabilmişiz ama yerli işgalcilerden beton canavarlarından kurtaramamışız. Osmanlı şehrinden kalan eserler sanki görünmez olmuş. Ne Osmanlı şehri olabilmiş ne de modern bir şehir olabilmiş İstanbul şehrine yazık olmuş.
Geçen günlerde bir yakınımın hatim duası için gittiğim İstanbul’da yakınlarımıza, şehitlerimize bir de benim gözümde ölmüş olan İstanbul şehrine bir Fatiha okuyuverdik.